Translation of "Kamera" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Kamera" in a sentence and their polish translations:

Kamera için gülümse.

Uśmiechnij się do aparatu.

O, Japonya'dayken kamera aldı.

Będąc w Japoni, kupiła tę kamerę.

Bir kamera getirmeyi unutma.

Nie zapomnij wziąć aparatu.

İyi bir kamera aldım.

Kupiłem dobry aparat.

O, bozuk bir kamera buldu.

Znalazł zepsuty aparat fotograficzny.

O, oğluna bir kamera aldı.

- Ona kupiła synowi aparat.
- On kupił synowi aparat.

Babam bana bir kamera aldı.

Tata kupił mi aparat fotograficzny.

Sınıfta bırakılmış pahalı bir kamera vardı.

W klasie zostawiono drogi aparat.

İki gün önce bir kamera aldım.

Dwa dni temu kupiłem aparat.

- Kameram Nikon'dur.
- Benim kamera bir Nikon'dur.

Mój aparat to Nikon.

Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.

To aparat tego samego typu, jaki zgubiłem.

Sanırım yeni bir kamera almamın zamanıdır.

Myślę, że to czas, żebym kupił nowy aparat.

Lütfen bana kamera için bataryalar verin.

Poproszę baterie do aparatu.

Tom dün bir kamera satın aldı.

Tom kupił wczoraj aparat fotograficzny.

Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,

Prostytutka, z udziałem kamery, lub bez,

Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.

Chodzi o połączenie aparatu z telefonem komórkowym.

Bana iyi bir kamera tavsiye edebilir misiniz?

Czy może pan polecić jakiś dobry aparat?

Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.

Nie stać mnie na taki dobry aparat, jak twój.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

Wykrywająca ciepło kamera termowizyjna może przejrzeć ciemne noce.

Ama termal görüntüleme yapan bir kamera sıcak vücutları görebilir.

Ale kamera termowizyjna wykrywa ciepłotę ciała.

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

Kamera termowizyjna pozwala przejrzeć noc.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

W bezksiężycową noc kamera termowizyjna widzi w ciemności.

Tom nereye giderse gitsin her zaman yanında bir kamera taşır.

Tom zawsze nosi ze sobą aparat fotograficzny gdziekolwiek idzie.

- Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
- Yanına kamera getirmeyi unutma.

Nie zapomnij wziąć z sobą aparatu.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Wysokoczuła kamera odsłania ten zamarznięty świat.

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

Ujawnia sygnaturę cieplną krajobrazu... i zwierząt.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Powyżej kamera termowizyjna zauważa kolejnego łowcę chowającego się w ciemności.

İyi bir video kamera alır almaz, online koymak için videolar yapmaya başlayacağım.

Jak tylko znajdę przyzwoitą kamerę, zaczynam kręcić filmy do internetu.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Wysokoczuła kamera ukazuje samicę niedźwiedzia polarnego oraz dwa niedźwiadki...