Translation of "Kalabalık" in Polish

0.003 sec.

Examples of using "Kalabalık" in a sentence and their polish translations:

Kalabalık trende boğulacağımı düşündüm.

Myślałem, że zemdleję w zatłoczonym pociągu.

Kalabalık olup olmadığı önemli değil.

Nie ma znaczenia, czy jest tłum.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

Razem tworzą onieśmielający tłum.

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.

Tłum ludzi zgromadził się wokoło mówcy.

O, bir gol attığında, kalabalık bağırdı.

Tłum krzyknął, kiedy strzelił gola.

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

W zatłoczonym autobusie przemówił do mnie nieznajomy.

Güneşli günlerde, sahil çok kalabalık olur.

Plaża jest bardzo zatłoczona w słoneczne dni.

Dışarıda büyük bir kalabalık toplanıp kargaşayı izlerken

Gdy na zewnątrz tłum przyglądał się chaosowi,

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

Na dzikich terenach i w niezliczonych miastach trwają epickie bitwy.

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

To jedno z najbardziej zatłoczonych miejsc na Ziemi. Liczba mieszkańców sięga 20 milionów.

"Bugün Salı, değil mi?" "Evet." "Neden bu kadar kalabalık?"

„Dzisiaj wtorek, prawda?” „Prawda.” „Ciekawe, skąd tu taki tłok.”

- Avrupa'da hiçbir şehir Tokyo kadar kalabalık değildir.
- Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

Nie ma w Europie miasta tak dużego jak Tokio.