Translation of "Tabii" in Korean

0.014 sec.

Examples of using "Tabii" in a sentence and their korean translations:

Tabii heceleyebilirseniz.

스펠링을 알고 있다면 말이죠.

Tabii yakalayabilirse.

‎하지만 일단 잡아야겠죠

Tabii ki hayır.

물론 없죠.

"Tabii ki." dedi.

아이는 "그럼요."라고 대답했습니다.

Tabii ki hallettik.

당연히 우리는 모두 답했죠.

Tabii fırsatlar da.

‎동시에 기회이기도 하죠

Ve tabii hayır dediler,

그래서 그들은 안된다고 말했고,

Tabii ki, bu saçmalık.

물론, 이건 말도 안되는 일이죠.

Taramasını aldı, tabii ki.

당연히 그는 스캔을 받았어요.

Tabii ki güç tatlıydı.

권력은 당연히 달콤했습니다.

Destek de görüyorlar tabii.

‎게다가 그들을 돕는 손길도 있죠

''Tabii evlat, sorun yok.''

"물론이지, 얘야."

Tabii ki orada vardır.

당연히 있겠지요.

Tabii şu sıralar çok değil.

요즘에는 그렇지 않지만요.

Tabii her şey fotoğraf olmuyor.

하지만 사진으로 모든 것을 담을 수 있는 것은 아닙니다.

Tabii ben de durumdan rahatsızdım.

저는 그 상황이 못마땅했어요.

Kampüste yer yerinden oynamıştı tabii.

캠퍼스는 완전히 난리가 났어요.

Ben tabii bu değişimleri göremedim.

전 그 변화를 목격하지 못했습니다.

Onu tabii ki özlüyorum. Ama...

‎당연히 그립죠 ‎하지만

Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.

그들은 저에게 계속해서 거절했습니다.

Bedensel bilgi, tabii ki seks anlamında.

육체적 지식이란, 당연히 성관계를 가리킵니다.

Eski ekonomik model tabii ki doğru;

이전의 경제학 이론은 시장이 제대로 작동하려면

Hastam üzgündü tabii ama kabullendi de.

그녀는 물론 슬퍼했지만 받아들였습니다.

Beni dinleyen insanlardan, halâ dinliyorlarsa tabii,

제 말을 듣고 있을지도 모르는 사람들이

Otizmliler ve otizmsizler, tabii ki de.

물론, 자폐증이 있고 없고도 상관없었죠.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

물론 제 정치적 적들은 저를 보고 웃었죠.

Kağıt üzerinde daha iyiydim tabii ki:

물론 서류상 제 상황은 좋아졌습니다.

Tabii Yeni Dünya'daki domatesler henüz bulunmamışken

그리고 물론, 완벽한 나폴리 피자도 없겠지요.

Tabii ki bu sadece sınıflarda olmuyor.

물론 교실에서만 일어나는 일이 아닙니다.

Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,

물론 여러분은 안타까워하죠. 여러분의 아이니까요.

Tabii ki bunların çoğu şaka yollu ama

물론 이 대부분은 농담이지만

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

물론, "우리"의 유산이라고 할때 우리는 전세계 모든 인류를 의미합니다.

Ve tabii ilişkilendirmeler nedene kanıt teşkil etmiyor.

상관관계가 꼭 인과관계를 나타내는 것은 아닙니다.

Biraz barut kullanıp kapıyı patlatmadığım sürece tabii.

화약을 좀 이용해서 문을 날려버린다면 모를까

tabii bir de tüm dünyadan insanlar var.

전세계에서 온 사람들까지 다 거기에 있었죠.

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

문제는 왜 이런 일이 일어나는 걸까요?

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

하지만 시각적인 것은 단순한 그래픽 아이콘에 불과한 것이 아닙니다.

Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu

물론 이런 대안이 존재하거나 가능한 곳이

Tabii bu durumu daha iyi hâle getirmiyor.

상황이 더 좋아질리가 없죠 그렇죠?

Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;

당연히 에펠탑의 높이에 대해 합의하는 것은

Tabii ki bu, verisel olarak ele alındığında,

물론, 디즈니 월드의 상태는 더 심각해요.

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

그리고 이렇게 답할 겁니다. "응, 그랬어."

Aklınızdan, ''Ya ya tabii,bunu önceden de biliyordum''

이렇게 말씀하실 겁니다, "그래, 저건 이미 알아."

Benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

명상 공정성이라는 주제를 정말로 다루기 위해서 말이죠.

RH: Tabii ki bu büyük bir sembol, tatil,

RH: 맞아요, 휴가는 상징성이 있죠.

Tabii bu uzman cerraha bağlı, ama kendi orada değil.

이것은 주치의에게 달려있지만, 주치의는 아직 수술실에 없습니다.

Ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,

근사한 집에서 혼자이고 싶었습니다.

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

‎열화상 카메라는 ‎자연물과 동물들의 열을 ‎포착합니다

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

물론 혼자 살지만, 외롭지 않는 사람들도 많죠.

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

저는 당연히 수락했죠. 왜냐면 코스타리카는 정말 아름답기도 하지만,