Translation of "Gün" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Gün" in a sentence and their korean translations:

Her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,

매일 좋은 하루를 보내고 싶다면,

O gün tüm gün sinirli ve öfkeliydim,

온종일 짜증이 나고 마음이 불편했어요.

400 gün sürdü.

400일이 걸렸습니다.

Her gün çıkabilirsiniz

[지금 당장이라도 올라 타 봐]

Her gün kapıdan,

저는 매일 아침 문을 나섰습니다.

Gün geçtikçe ucuzluyor.

점점 저렴해지기 때문입니다.

Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.

우리는 매일 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

İşte bu gün, evet

[이게 바로 그 날이었어]

Bir gün seçme olursa

하지만 몇년 안에, 어쩌면 오디션을 보게 될 지도 모르니까,

2019 Ocağında bir gün

2019년 1월 어느 날,

Rıhtımda otururken bir gün

어느 날, 그는 부둣가에 앉아

Hâlâ her gün alıyorum.

여전히 매일 받고 있습니다.

Bir gün ofiste otururken

하루는 사무실에 있는데,

Her gün, silahlı saldırılar,

매일 보는 기사는 총기 사건

Brexit oylamasından sonraki gün,

브렉시트 투표 그 다음날

Daha sonra, aynı gün içinde

그리고 난 다음날

Eğer güzel bir gün geçiriyorsanız,

좋은 하루를 보내고 계신다면,

Tek bir gün bile yoktur.

하루도 없습니다.

Neden iyi bir gün geçiriyorum?

왜 나는 좋은 하루를 보내고 있지?

Neden kötü bir gün geçiriyorum?

왜 나는 나쁜 하루를 보내고 있지?

İyi bir gün geçirmemize dair

우리가 왜 좋은 하루를

Içinizdeki bu huzuru gün içerisinde

이 내적 평화를 꼭 가져가시겠다고 결단하시고

Gün başlarken, yeniden harekete geçiyoruz.

날이 밝자 다시 추적에 나섭니다

Yarın büyük bir gün olacak.

내일은 힘든 하루가 될 겁니다

Bir sonraki gün tekrar aradım

그러고는 다음날 다시 전화를 했어요.

Bunu işte her gün görüyorum.

제가 매일 일을 하며 느끼는 것이 있어요.

Standart test sürecinde bir gün,

절차상 진행된 표준 테스팅을 하는 동안

O gün yardıma ihtiyacı vardı

오늘까지도 도움이 필요해서

Tüm gün sahne arkasında oturdum,

세계에서 가장 유명한 프로레슬러들과 함께 하루를 보냈어요.

O gün için de olsa

그날부로

Bir gün, Cambridge'de ikinci sınıftayken

캠브리지 대학 물리학과 2학년일 때

Onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.

매일 스스로의 행동을 통해 이 질문에 답하고 있습니다.

Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.

‎날마다 톰에게 문어 얘기를 했죠

Ve gün sonunda, yıkamaya bırakın.

바로 세탁기에 넣으세요."

Gerçek şu ki; her gün

진실을 말하자면 매일 매일

Bunu her gün yapmaya başlayın.

이제 매일매일 싫어하는 걸 관둬보세요.

Gün doğumunda alçakta duran sis gibi

[해뜰녘에 낮게 내려앉은 안개처럼]

Bir gün, Afrikalılar şirketimi ziyaret etti.

후에 제 회사에 미국인들이 방문해주었습니다

Yoksa kötü gün için mi biriktiriyorsunuz.

혹시 모를 일에 대비해서?

Sınırda insanlara her gün şunu söylüyoruz

저희는 국경에서 매일같이 사람들에게 경고합니다.

Sonra bir gün, kurucu ortağım Alvin

그러던 어느 날 공동 창립자인 앨빈이

Gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

헬리콥터가 저를 후송하러 올 때까지요

Bu çalışmanın tamamlanması 29 gün aldı.

연구를 마치는데 29일이 걸렸어요.

Her gün ne kadar muz tüketiyoruz?

매일 소비되는지 아세요?

10 gün içinde bir gecede kaybolur,

10일이 지나 한밤 중에 사라집니다.

Ve bir gün tüm dünyaya yayılabilir.

언젠가는 온 세상을 뒤덮을 것입니다.

Gün sonunda topladığı materyalleri bize getiriyor,

일과가 끝나면, 리스 씨는 수거한 플라스틱을 가져옵니다.

Her gün Amerika'da ve dünya çevresinde

매일 아메리카 대륙 전역과 지구 전역에서 온 사람들이

Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.

‎다음 날 새벽 ‎두려운 마음으로 바다에 들어갔죠

''Neden kötü bir gün geçiriyorum'' veya '' neden iyi bir gün geçiriyorum'' sorularına verdiğiniz yanıtlar

"왜 내가 좋은 날을 보내고 있지?", 아니면 "왜 나쁜 날을 보내고 있지?" 에 대한 대답이,

Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.

‎저는 매일 찾아가서 ‎괜찮은지 들여다봤죠 ‎다신 못 보게 될까 봐 ‎불안해하면서요

Her gün yataktan kalkıp heyecanla işime gidiyorum.

저는 매일 아침 일어나서 일하러 가는 길이 즐겁습니다.

Tercihen iyi bir gün mü geçirmek istersiniz,

좋은 하루를 보내실건가요?

Yoksa kötü bir gün mü geçirmek istersiniz?

아니면, 나쁜 하루를 보내실건가요?

Peki, yarından sonraki gün için ne düşünüyorsunuz?

내일 모레는 어떤가요?

''İyi bir gün geçirdin mi?' diye sorar.

"좋은 하루 보냈니?"

İşte o gün basamakları üçer üçer çıktım.

바로 그 날, 저는 세 부분으로 나뉜 계단을 올라갔습니다.

Gün doğumu kemerin alt tarafını turuncuyla aydınlatır

아침노을이 아치의 밑부분을 오렌지색으로 빛나게 하고,

Ve bu denge ile her gün uğraşıyoruz.

우리는 매일 이 균형을 다룹니다.

Bu dehşeti her gün yaşamak beni değiştirdi.

매일같이 이런 끔찍한 상황을 보며 전 많이 변했습니다.

Bana o gün bir tarih yazıldığı söylendi.

그날 역사가 만들어졌다고 하더군요.

Ve kadınlar olarak bunu her gün yaşıyoruz.

여성으로 살아간다면 하루도 빠짐없이 말입니다.

Beni o gün olduğum yere getiren teknolojinin

컴퓨터의 발전을 생각해보면

O gölün yanında durduktan 54 gün sonra

제가 저 호수 옆에 서있은지 54일 후에

Çünkü 16 yaşından beri her gün çalışıyor

왜냐면 부머 세대는 16살 때부터 매일 일했기 떄문입니다.

Daha sonra hatamı fark ettiğim gün geldi.

그러다 어느 날 제 실수를 깨닫게 되었습니다.

Hepimiz bunu gün içinde birçok kez yapıyoruz.

매일 수 차례 반복되는 일이지만

10 gün süresince bir topluluk salonu oluşturulur,

10일 동안 마을 회관이 생깁니다.

Ve ertesi gün ne yapacağınız konusunda endişeliyseniz

내일 해야 할 일들을 많이 걱정하고

Ve aynı düzen her gün devam ediyor.

똑같은 행동 패턴이 날마다 반복되었으니까요.

Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,

매일 밤이 되면, 해저 약광층의 생명체들은

Her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları

우리가 매일 지니고 다니는 숨겨진 재능과 열정을 마음껏 드러낼 수 있도록

Birkaç gün sonra ise sıcaklık sıfırın altındaydı.

그리고 며칠 후, 기온이 동결 온도 아래로 떨어졌다.

O noktada, ormandaki her şey... 304. GÜN

‎이때는 전부 완벽해 보였어요

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

‎저는 날마다 문어를 들여다봤어요

Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.

‎다음 날 ‎큰 상어가 나타났어요

Vancouver'da yaşıyoruz, zaten her gün yağmurlu gibi.

여긴 벤쿠버잖아요. 늘 비가 올 거 같은 날씨라구요.

Anksiyetesi olan kişiler bunu kendilerine gün boyu yaparlar.

불안장애를 가지고 있는 사람들은 하루종일 자기 자신에게 이렇게 합니다.

Sıkı çalışırsa bir gün çello çalabileceğini söylemek gibi.

열심히 연습하면 첼로를 연주할 거라고 말하는 것과 같게 들려요.

Gerçekten sihirli güçlerim olsaydı tüm gün bunu yapardım.

이거야말로 제가 하루종일 할 일이거든요.

Ve hepimiz her gün güzel birgün geçirmek isteriz.

매일 행복해지고 싶어합니다.

Veya bir gün böceklerden korkan bir genç kızın

대담하고 위험한 희망일 수 있습니다.

öğrenciler testi 3 gün boyunca 12 kere aldılar.

반복적으로 위험에 노출되는 상황을 재현해 봤어요.

"Şanslıysak belki bir gün" diye bir şey yok.

"운 좋으면 언젠가는" 라는 식이 아니라

Bunun üstüne, iki hafta üç gün evde kaldım.

그 일 때문에 저는 2주하고 3일씩이나 집에서 머물렀습니다.

Kucağında bir kaç güzel gün geçirmenizi dilerim" dedi.

어머니 갠지스 강 무릎에 앉도록 며칠 더 허락해 주신 것을요."

O gün anneannem kanser ameliyatı olduğu için oradaydı.

그날은 할머니가 암 수술을 받으신 날이었거든요.

Her gün, derin vadilerden ve izole alanlardan geçerek

매일 가는 데만 1시간이 걸려 가파른 협곡을 지나

Hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor

처음 수용된 지 3일 안에 발생합니다.

Neredeyse her gün evlerde, köylerde ve okullarda görülüyorlar.

매일 가정집과 마을, 학교에 나타나고 있죠

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.

‎황혼이 되면 무리는 ‎나무 위로 이동합니다 ‎땅 위의 포식자를 피하기 위해서죠

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

‎많은 나방이 성충으로 ‎며칠밖에 살지 못합니다

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

‎열매가 열리는 건 ‎1년에 며칠밖에 안 되죠

Ertesi gün, çiftçinin oğlu yabani atlardan birine biner,

다음 날, 농부의 아들이 야생마 한 마리에 올라탔다가

Kendini güvende hissettiği ve her gün iş yerine

기업 사다리의 모든 단계에 있고 오르고 있는 곳

Bir gün YZ "Lütfen beni yeniden başlatma" diyor.

어느 날, AI가 말합니다. "제발 저를 재시작하지 말아주세요."

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

매일 아이에게 책을 읽어주는 것도 매우 중요합니다.

Ve Doug ilk gün işe giderken, ana merkezin

그리고 제 친구 더그가 출근한 첫 날에

Dört gün içinde Moskova'nın üçte ikisi yok olmuştu.

4일 만에 모스크바의 3분의 2가 파괴되었다.