Translation of "Eden" in Korean

0.006 sec.

Examples of using "Eden" in a sentence and their korean translations:

Yardım eden teknolojiye evriliyor.

그들이 시각적으로 세상에 더 가까이 다가갈 수 있도록요.

ön sevişmeyle devam eden

뜨겁게 애무를 하다가

Bunu inkâr eden zihniyet,

이런 것들을 부정하는 사고방식

Bunları feda eden CEO’lar değil.

그런데 CEO가 직접 겪는 아픔은 아니에요.

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

부모님들이 자신의 수학 능력을 걱정하면서

Ona "Azat Eden" ismi verildi.

그는 해방자로 칭송받았다.

Hikâyem "davet eden düş" ile ilgili.

그건 '희망은 불러들인다'란 이야기입니다

Beni umutsuzluğa sevk eden şey ise

저를 정말 절박하게 만드는 건

Etrafımızdaki dünyayı anlamamıza yardım eden şey.

세상사를 이해할 수 있게 합니다.

Barınacak bir yer inşa eden sanattır.

공동체에 안식처를 만들어주는

Duyguları harap eden, yıkıcı bir hastalık.

암은 엄청난 감정적 소모를 가져오는 파괴적인 병입니다.

Evrenin döngüsel ritmini inkâr eden zihniyet

부정하는 사고방식은

Sıfırdan sosyal değişime öncülük eden insanlardan biri

저는 근본적으로 사회를 변화시키려고

Bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

간청 끝에 겨우 일자리도 구했고

Amerikalılarla kavga eden Almanlar ve Rusları düşünüyorum.

독일인과 러시아인과 미국인들이 싸우고 있습니다.

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

살아 있는 것 자체가 벅찬 감동이죠,

Iyi olacağını iddia eden bir uzman vardı.

그렇지 않다고 주장하는 전문가들도 있습니다.

O kaynağı idare eden belli bir topluluk

그 자원을 관리하는 특정한 공동체.

O halde insanları asıl motive eden ne?

그래서, 대체 무엇이 사람들을 자극하는 것일까요?

Onlar duvar boyunca devam eden gözetleme kuleleri.

벽에 세워진 감시탑이 만들어 진거죠

Kalp atışı gibi bilinçaltı süreçleri kontrol eden sinirler

심장박동과 같은 무의식적 작용을 담당하는 신경은

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

전 움직이는 나무늘보에게 홀려 정말 행복한 시간을 보내고 있어요.

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

아이들의 수학 숙제를 도와줄 때면

Hapsedilmeyi takip eden ilk 3 gün içinde gerçekleşiyor

처음 수용된 지 3일 안에 발생합니다.

Hava soğudukça... ...şehirlerimizi ziyaret eden yaratıklar iyice tuhaflaşır.

‎날씨가 추워지면 ‎우리의 도시를 방문하는 ‎짐승들도 더욱 특이해집니다

Bir cerrah olarak bu beni çok rahatsız eden

외과의사인 저로서는 신경 쓰이는 세계적 문제예요.

Takip eden yıllarda Venedik, Bizans İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazandı.

이후 수십 년 동안 베네치아는 비잔티움 제국으로부터의 독립을 주장했다.

çocukları ziyaret eden, gönüllü olan bağış yapan insanlar

아이들을 방문해서 자원봉사를 하고 기부를 했던 우리들이

Karar vermeyi kontrol eden parçada gerçekleşiyor, dili değil.

언어가 아닌 의사 결정을 관장하는 뇌의 한 부분이죠.

Ve kâr dışındaki şeyleri de temsil eden bir kitaba.

수익에 매달리지 않고 그 너머를 볼 수 있어야 해요.

Tüm görünen bu risk alma davranışlarını güdüleyen, kontrol eden

모든 신체적이고, 감지 가능하고, 감정적인 기능의 변화들이

2009 yılında İran'da gerçekleşen başkanlık seçimlerini takip eden aylarda,

2009년 이란의 대통령 선거 뒤 몇 달 동안

Ancak bakımını ihmal eden pek çok yaşlı insan var,

하지만 아직 치료를 기피하는 나이 많은 사람들은 많습니다.

Dişi, düetine en iyi eşlik eden erkeği seçme eğiliminde.

암컷은 듀엣을 가장 잘 하는 수컷을 고르는 경향이 있습니다.

Geleneksel tıpta baş ağrısından kansere her şeyi tedavi eden,

전통 의학에서 마법의 묘약으로 칭송받습니다

O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü

끔찍하고 인생을 뒤바꾸고 파괴할 수도 있는 사건을 보고

Gün içinde biriken buhar gece boyu devam eden fırtınalar doğuruyor.

‎그 수증기는 낮 동안 쌓여 ‎밤까지 이어지는 폭풍을 만듭니다

Ve beni istisnasız her gün etkilemeye devam eden bir şey varsa,

놀라운 일이 없었던 하루가 없지.

Belki de dalgayla hareket eden alg ya da yosunları taklit etmeye çalışıyor.

‎물결에 흔들리는 다시마나 조류를 ‎흉내 내려고 그러는 것 같아요

Bunlardan çok fazla sıvı elde edilebilir. Bunlar konusunda beni huzursuz eden tek şey,

여기에는 수분이 많죠 다만 한 가지 걱정되는 건

Her köşede insan var. Ama çok azı, onları gölgeleri gibi takip eden tehlikenin farkında.

‎어딜 가나 사람이 있습니다 ‎하지만 자신의 그림자를 뒤쫓는 ‎위험을 아는 사람은 몇 안 됩니다