Translation of "Zamanda" in Japanese

0.068 sec.

Examples of using "Zamanda" in a sentence and their japanese translations:

Aynı zamanda yoğunlaşıyor.

人口密度が高くなっており

Aynı zamanda dinleyin.

積極的に耳を傾けてください

Aynı zamanda kaygan.

‎足が滑る

Yakın zamanda öldü.

最近彼が亡くなった。

Aynı zamanda yengeçlerle dolu.

それに カニがたくさんいる

Aynı zamanda hoşgörülü toplumları,

寛容な社会も誕生させたのですから

ışıklarını doğru zamanda açıyor.

タイミングよく照明を当てます

Aynı zamanda sürdürülebilir gelişime

また持続可能な開発に ずっと役立っていく

Yanlış zamanda, yanlış yerde.

間違った時代、間違った場所。

Onu yarı zamanda yapabilirim.

- 私なら半時間でやれる。
- 私は半分の時間でできます。

Oraya aynı zamanda vardık.

私達はそこに同時に着いた。

Onlar aynı zamanda başladılar.

彼らは同時に出発した。

Tam doğru zamanda geldin.

ちょうど良い時に来てくれたね。

Ne kadar zamanda varacağız?

後どのくらいで着きますか。

Size uygun bir zamanda.

ご都合の良いときに。

Uygun bir zamanda geldiniz.

あなたはちょうどよい折に来た。

- Bizi herhangi bir zamanda arayabilirsin.
- Bizi herhangi bir zamanda arayabilirsiniz.

いつでも私たちにお電話ください。

Aynı zamanda burada, New York'ta,

ここニューヨークの場合

Aynı zamanda sınıfın içinde dolaşırdı

しかもクラス全体を歩き回ります

Aynı zamanda bunları okulda öğretmenin

学校でこういった事を教えていると

Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.

「good(善)」という意味も持ちます

Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.

‎ゆっくりと移動していく

Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.

過去にでなく現在に生きねばなりません。

Gelebildiğin kadar kısa zamanda gel.

- できるだけ早くしなさい。
- 出来るだけ早く来て。

O, oldukça yakın zamanda oldu.

それはつい最近のことです。

O uygunsuz bir zamanda geldi.

彼はまずい時にやってきた。

Yakın bir zamanda geleceksen gidebilirsin.

早く帰ってくるなら行ってもいい。

Umarım kısa zamanda sağlığına kavuşursun.

早くよくなってね。

Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.

同時に二つの事はできない。

Herhangi bir zamanda arabamı kullanabilirsin.

僕の車いつでも使っていいよ。

O zamanda güneşte banyo yapıyordu.

彼女はそのとき日光浴をしていました。

İşi belirtilen zamanda bitirmeye çalışıyorum.

- 締め切りは守るようにしてるんだ。
- 期限は守るようにしてるんだ。

Umarım kısa zamanda iyi olursun.

早く良くなるといいね。

İstediğiniz bir zamanda ofisime uğrayın.

- いつでも私のオフィスを訪ねなさい。
- いつでもオフィスに遊びに来てください。
- いつでも事務所にいらしてください。

Kısa zamanda doktoru görmek istiyorum.

すぐに診察をお願いしたいのですが。

Bu kutuyu kısa zamanda götür.

- すぐにこの箱を片付けなさい。
- すぐこの箱を片づけなさい。

Hepimiz aynı zamanda suya atladık.

みんなで一斉に水に飛び込んだんだ。

O, o zamanda uyuyor olabilir.

あの時彼は眠っていたかもしれない。

Aynı zamanda belirti ölçeği de kullandık.

また 症状を数値化し

Aynı zamanda, diğer insanlar da tarafsız,

それと同時に他の多くの人たちも 切り離されていたのです

Ama aynı zamanda sevgiyi tecrübe ettim.

同時に愛を経験もしました

Aynı zamanda şaşırtıcı derecede iyi yüzücüler.

また 驚くほど泳ぎが達者です

Öğrenciler aynı zamanda geçerliliği oldukça kanıtlanmış

また 生徒には感情を

Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi

また 宇宙は限りないインスピレーションの 源泉になっています

Fakat aynı zamanda Lauran'ı da tanıyorum.

でも 私はローランも良く知っています

Yakın zamanda bir deprem olacak mı?

近い将来、地震があるだろうか。

Trafiğin en yoğun olduğu zamanda yakalandım.

ラッシュアワーの交通渋滞にあった。

Bu kitap ilginç, aynı zamanda öğretici.

その本はおもしろい、それにまたためになる。

O hasta herhangi bir zamanda ölebilir.

その患者はいつ死ぬかわからない。

Yarın bu zamanda ne yapıyor olacaksın?

あすの今ごろ君は何をしているだろう。

Her zaman söz verilen zamanda gel.

約束の時間までに必ずきてください。

Belirlenen zamanda buraya gelmeyi ihmal etme.

約束の時間までにここに必ずくる。

İngilizce ve aynı zamanda Savahilice konuşur.

彼女は英語を話し、その上スワヒリ語も話す。

Geçtiğimiz yıl bu zamanda Filipinler'de geziyordu.

彼は昨年の今ごろフィリピンを旅行していました。

O kısa zamanda benim mektubumu yanıtladı.

彼女は私の手紙にすぐ返事をよこした。

İnsanlar birçok şeyi aynı zamanda yapamazlar.

人は同時にたくさんのことはできない。

Böyle kısa bir zamanda işi bitiremem.

そんな短い時間ではその仕事は終えられません。

Ben uygun zamanda bunu ona anlatacağım.

適当なときに彼にそれを言いましょう。

Yakın zamanda Bay Smith ile görüşmedim.

このごろスミスさんとは連絡をとっていません。

Güle güle. Üzerinde anlaştığımız zamanda görüşürüz.

じゃあその時までね。

Herhangi bir zamanda ofisimi ziyaret edin.

- いつでも私のオフィスを訪ねなさい。
- いつでもオフィスに遊びに来てください。
- いつでも事務所にいらしてください。

Rapor konusu uygun zamanda ilan edilecek.

レポート課題は適切な時期に告知します。

Herhangi bir zamanda ofisimize gel lütfen.

いつでも事務所にいらしてください。

Yakın zamanda karnınızda ağrı oldu mu?

最近、腹痛はありましたか?

Ama bilim aynı zamanda adil bir ortamda

しかし さらに科学でわかっているのですが 公平な環境においては

Tanrı tarafından terk edilmiş hissedebileceğim bir zamanda

神に見放されたと感じるべき時に

Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı

私が話をした企業では 最近

Onlar için ama aynı zamanda onlarla birlikte

彼らのために 彼らとともに 希望や機会という遺産を残すことは

Aynı zamanda benim sanatımı mümkün kılan şey.

私のアートを可能に してくれているのです

Fakat aynı zamanda, destek ve güç vermek

同時に誇らしく語ったことが

Ve aynı zamanda suyum da azalmaya başladı.

それに水も― 少なくなってきた

Bu parçacığı yakın zamanda bulup bulamayacağımıza bakmaksızın

近いうちに この粒子を 見つけられるかどうかは別にして

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

過去へさかのぼることは不可能だと見なされている。

Hangi yoldan giderseniz gidin, aynı zamanda götürecektir.

どちらの道を行ってもかかる時間は同じだ。

Dün gece uygunsuz bir zamanda beni aradı.

彼女は昨夜とんでもない時間に電話してきた。

Sadece güzel değil, aynı zamanda da zeki.

彼女はきれいなばかりでなく、利口だ。

Bu zamanda, o bizim en iyi vuruşçumuz.

彼は目下首位打者だ。

Bir doktor ve aynı zamanda bir romancıdır.

彼は医者でもあり小説家でもある。

Kısa zamanda çok para kazanmak kolay değildi.

短時間で多額のお金を得ることは容易ではなかった。

Lütfen senin için en uygun zamanda git.

都合のいい時に行ってください。

O sadece akıllı değil aynı zamanda güzel.

彼女は聡明なだけでなく美しい。

Küçük kız kardeşimle aynı zamanda mı ayrıldın?

妹と出発が同時でしたか。

En kısa zamanda bu kitabı iade et.

この本はできるだけ早く返してくれ。

Şehirler heyecan verici yerlerdir, aynı zamanda stresli.

都会は刺激的な場所だが、ストレスも多い。

O sadece güzel değildi, aynı zamanda yetenekliydi.

彼女は美しいばかりでなく才能もあった。

Yakın zamanda Peter'ı Japonya'ya davet etmeyi istiyoruz.

私たちは近い将来ピーターを日本に招待したい。

Ben bir paleontolog, aynı zamanda bir karşılaştırmalı anatomistim

古生物学者であり 比較解剖学者でもある私が

Aynı zamanda ödül kazanan bir araştırma makalesinin konusuyduk.

また私たちを取り上げた論文は 賞を取っています

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

それに川をだどって行ける

Aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.

それに川をたどって行ける

Aynı zamanda böylesi dikkatsiz bir şekilde risk alabilirler?

軽はずみなリスクも 冒そうとするのでしょうか?

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

そして恐れや罪悪感を 感じにくくなることが

Batı'da 20. yüzyıl kadar geç bir zamanda gerçekleştiriliyordu.

西洋社会においても なんと20世紀まで行われていたのです

Aynı zamanda, bu konuşmaları kasıtlı göz ardı etme

又これらの会話を 慎重に回避していることを通じて

Veri aynı zamanda muhalif teorilerle de uyumlu olabilir.

そのデータは対立する説とも 矛盾していないかもしれないからです

Biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,

その文化を形成するのは 私たちですから

Ama Elizabeth aynı zamanda liderlik yetisine de sahipti.

しかし彼女は優れた指導力を発揮し、 フランス、オーストリアと同盟