Translation of "Yeri" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Yeri" in a sentence and their japanese translations:

Köpek yeri kokladı.

その犬は地面をくんくん嗅いだ。

Hizmetçi yeri sildi.

召し使いは床を掃除した。

Park yeri boş.

駐車場が空っぽだよ。

Ona yeri süpürttüm.

私は彼に床を掃除させた。

O yeri seviyorum.

その場所が好きです。

O yeri hatırlıyorum.

- 例の場所のこと、思い出しています。
- 例の場所のこと、思い出してるんだ。
- 例の場所のこと、思い出してます。

Vücudumun her yeri kaşınıyor.

体中がかゆいんです。

Mesire yeri kıyıya paraleldir.

遊歩道は海岸と平行に走っている。

Marie'nin yaşadığı yeri bilmiyor.

マリーがどこに住んでいるのか、僕は知らない。

Tom yeri fırçalamaya başladı.

トムは床を磨き始めた。

Doğduğum tam yeri bilmiyorum.

- 自分が生まれた正確な場所を知らない。
- 私は自分の生まれた正確な場所を知らない。
- 私は自分が生まれた正確な場所を知らない。

Onun bulunduğu yeri belirleyemedik.

われわれは、彼女の行方を突き止めることが出来なかった。

Bir park yeri bulamadım.

- 駐車場が見つからなかったんだ。
- 停めるところが見つからなかったんだよ。

Lütfen bana bulunduğunuz yeri bildirin.

場所を教えてください。

Yeri tekrar tekrar ziyaret ettim.

その場所を私は何回も訪れた。

Onun çalışacak bir yeri yok.

彼には勉強する部屋がない。

Bir park yeri var mıdır?

駐車場は、ありますか。

Nehrin en derin yeri burası.

湖はここが一番深い。

Kyoto'nun görecek çok yeri var.

京都には見るべき場所がたくさんある。

Tam olarak doğduğum yeri bilmiyorum.

- 自分が生まれた正確な場所を知らない。
- 私は自分の生まれた正確な場所を知らない。
- 私は自分が生まれた正確な場所を知らない。

Allah göğü ve yeri yarattı.

神は天と地を創造した。

Onların gidecek başka yeri yok.

彼らには、ほかにどこも行くところがありません。

O yeri ararken sıkıntı çekmişler

- 彼らはその場所を見つけ出すのに苦労した。
- 彼らはその場所を見つけだすのに苦労した。

Tom'un bu yeri seveceğini sanmıyorum.

トムがここを気に入るとは思えない。

Bilgisayarlar her yeri işgal etti.

コンピューターはあらゆる分野に侵入して来た。

Üzgünüm. Bu yeri zorlukla bulabildim.

ごめん。なかなかここが見つからなくて。

Bu geminin varış yeri neresidir?

この船の目的地はどこですか。

Onu yapacak mükemmel yeri biliyorum.

それをするのにもってこいの場所知ってるよ。

Tom Jackson'ın iş yeri nerede?

- トム・ジャクソンのオフィスはどこですか?
- トム・ジャクソンさんの事務所はどこですか?

- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

神、初めに天と地を創り給えり。

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı,

世界は混乱に苦しんでいる

Kargaşa her yeri etkisi altına aldı!

世界が混乱に苦しんでいる!

Toplantının tarihi ve yeri tespit edildi.

会合の日にちと場所が決定された。

Bu nehrin en derin yeri burası.

この川はここが最も深いんだ。

Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.

あなたが皿を洗っている間に、私は床を掃除します。

Karuizawa bir sayfiye yeri olarak ünlüdür.

軽井沢は避暑地として有名である。

Tom gidecek bir yeri olmadığını söyledi.

トムは「行くところがないんだ」と言った。

Başka birinin bu yeri almasına izin vermeyin.

他の誰かにその役割を渡してはいけません

Hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.

自分の生活を保持していた場所を失う 苦しみが分かるでしょう

Geçen yaz babamın doğduğu yeri ziyaret ettim.

去年の夏父の田舎に行きました。

İstasyonun önünde büyük bir park yeri vardır.

駅前に大きな駐車場がある。

Bu şarkıyı dinlediğim zaman büyüdüğüm yeri düşünüyorum.

その歌を聴くと故郷を思い出す。

Babam benim gidip o yeri görmemi istedi.

私の父はわたしがその場所を見に行くようにと要求した。

Trafik kazasının olay yeri korkunç bir manzaraydı.

自動車事故の現場は恐ろしい光景だった。

Babam yeri görmeye gitmem konusunda ısrar etti.

私の父は、私がその場所を見に行くようにと主張した。

Binanın tam önünde bir park yeri bulabildim.

そのビルのすぐ前に、何とか駐車できる場所を見つけた。

Üç şey lazım olacak: Öncelikle yeri biraz doldurmalıyız.

必要なのは3つ まずは寝具だ

Bunu yiyebilirim ya da... Yeri kazabilirim. Hemen şurayı.

これを食べてもいいし 地面を掘り返してもいい

Aç köpek balıkları için mükemmel bir saklanma yeri.

‎腹をすかせたサメは ‎そこに潜んでいる

- Onun nerede olduğunu bulamadık.
- Onun bulunduğu yeri bulamadık.

われわれは、彼女の行方を突き止めることが出来なかった。

Her öğrenciye kendi adı ve doğum yeri soruldu.

- どの生徒も名前と出身地を聞かれた。
- どの学生も名前と出身地を聞かれた。

Bu yeri neden bu kadar çok sevdiğini anlayabiliyorum.

- 君がこの場所をとても気に入ってる訳が、よく分かるよ。
- どうしてあなたがこの場所が大好きなのか、わかるわ。

Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.

このじゅうたんは床全体に敷けるほどの大きさである。

Her gidiş yeri için gidiş dönüş bileti aşağıdaki gibi.

各目的地までの往復料金は下記の通りです。

Memur bir park yeri alma ricasının reddedildiğini Bob'a bildirdi.

駐車許可を求める要求が却下されたことを、その職員はボブに知らせた。

İyi bir avukat müşterisini savunmak için yeri göğü titretecektir.

良い弁護士は弁護依頼人を守るために、あらゆる手をつくすだろう。

- Onun nerede oturduğunu öğrendik.
- Onun yaşadığı yeri ortaya çıkardık.

私達は、彼がどこに住んでいるのかが分かった。

Bu riskli dinlenme yeri jeladaları karanlığın tehlikelerinden korumaya yeterli olacaktır.

‎ゲラダヒヒは ‎危険な場所で寝ることで‎― ‎他の危険から身を守る

- Beni bu güne getiren amcamdır.
- Bugün olduğum yeri amcama borçluyum.

- 私が今日あるのはおじのお蔭である。
- 私の今日があるのは、おじさんのおかげです。

O yerin yiyeceği lezzetlidir ve fiyatları düşüktür. Ancak onların yeri iyi değildir.

あそこの食べ物はうまいし値段も安いが、地の利が悪いのが難点だね。

O, balık tutmaya gitmeden önce, yem için yeri kazıp birkaç solucan çıkardı.

釣りに出かける前に彼はえさとして虫を掘り出した。

Bu yaz doğduğum yeri ziyaret ettiğimde, şehri on yıl öncekinden farklı buldum.

- この夏に故郷を訪問したとき、10年前とは違うことがわかった。
- 今年の夏にふるさとを訪れた時、街が10年前とは違っていたのに気付いた。

Her zaman kendi kuvvetlerinin yeri ve gücü hakkında güncel bilgilere sahip olmasını sağladı ...

常に自分の軍隊の位置と強さに関する最新の情報と

Prensip olarak, her araç için bir park yeri olmalıdır. Uygulamada, bu doğru değildir.

原則として、客車に駐車場がなくてはならないが、実際にはあり得ない。

Valencia İspanya'nın üçüncü en büyük şehri ve aynı zamanda paella'nın doğum yeri olduğu için bilinir.

バレンシアはスペイン第3の都市で、パエリア発祥の地としても知られている。

Lütfen böyle yüksek sesle şarkı söylemeyi bırakır mısın? Bu ucuz bir içki içme yeri değil.

うちは、安手の居酒屋じゃないんですからね、放歌高吟はお断り。