Translation of "Olmadığından" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Olmadığından" in a sentence and their japanese translations:

Muhtemelen fazla oksijen olmadığından.

つまりここは 酸素が少ないんだ

İyileşmem pek mümkün olmadığından

回復の兆しも見えなかったので

Olasılık olmadığından emin misin?

本当に可能性はゼロなの?

Aç olmadığından emin misin?

本当にお腹すいてないの?

Bunun senin hatan olmadığından eminim.

確かに君の責任ではない。

Tom'un burada olmadığından emin misin?

本当にトムはここにいないの?

Bunun gerçek olup olmadığından şüphe ediyorum.

- わたしはそれの真意を疑う。
- それが真実かどうか疑問に思う。

Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.

彼は正直かどうか疑っている。

Orada bir şey olmadığından emin misin?

本当にそこには何もないの?

Bu çorbada et olmadığından emin misin?

本当にこのスープにお肉は入ってない?

Okumak için yeterli zamanı olmadığından yakındı.

彼は読書の時間が十分とれないと不平をいう。

Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.

彼を弁護士でないと思う。

Bunun doğru olup olmadığından emin değilim.

これが正しいかどうか自信がない。

Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.

彼が在宅しているかどうか確かめなくてはならない。

Yine mucizevi şekilde, parası olmadığından vazgeçmek üzereydi.

そして 奇跡的に お金がなくて 諦めようとしていました

Yiyecek başka bir şey olmadığından emin misin?

本当に何も食べるものがないの?

Tom Mary'nin dürüst olup olmadığından emin değil.

メアリーが正直なのかどうか、トムには疑わしかった。

Tom'un yer fıstığına alerjisi olmadığından emin misin?

トムがピーナッツアレルギーじゃないって、確かなの?

Tom'un bir kız arkadaşının olmadığından emin misin?

本当にトムには彼女がいないの?

Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.

君の提案は公正で道理にかなったものではないという理由で、賛成しかねます。

Ayıracak zamanları olmadığından dolayı aceleyle kasabaya geri döndüler.

彼らは暇がなかったので町へ急いで戻った。

Bu suyu içmenin doğru olup olmadığından emin misin?

本当にこの水を飲んでも大丈夫なんだね?

Bu hafta çok fazla insan olmadığından projeyi tamamlayamadık.

今週はたくさんの人が休んでいたので、その企画を完成できなかった。

Senin için yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?

私があなたにできることは本当に他に何もないんですね?

Buranın 15 metreden fazla olup olmadığından emin değilim. Ne düşünüyorsunuz?

15メートルより 高いか分からない どう思う?

Bu bölgede sizi mahvedebilecek bir şey olmadığından emin olmalısınız. Şuna bakın.

この場所は安全だと 確認しないとな 見てくれ

Polis çalınan ayakkabıların orada olmadığından emin olmak için o evi araştırdı.

警察は盗まれた靴がないかとその家を捜索した。

Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.

彼のところを訪ねる前に、彼が家にいるかどうか確かめた方がいいよ。

Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

魚は骨があるから嫌いだなんて、そんなのは嫌いな理由にはならないよ。

Hiç çocuğum olmadığından, gönüllü iş yapmak için ebeveynlerin harcadığından daha çok harcayacak zamanım var.

私には子どもがいないので、両親がしていた時よりもっと多くの時間をボランティア活動に費やすことができます。