Translation of "Pek" in Japanese

0.041 sec.

Examples of using "Pek" in a sentence and their japanese translations:

Pek sanmam.

行かないと思います

Pek çoğu,

ナポレオンの参謀長であるベルティエ元帥、そしておそらく皇帝自身を含め

Pek faydası olmadı.

‎無駄だったようだ

O gözü pek.

あいつは無鉄砲な男だ。

Pek iyi değil.

あまり具合がよくありません。

Sporu pek sevmem.

僕はスポーツがあまり好きではない。

Artık pek de sormuyorum.

鑑別所の地下で働いていた 当時のものとは異なります

pek de hevesli değillerdi.

野心的な目標を 設定するつもりはありません

İyileşmem pek mümkün olmadığından

回復の兆しも見えなかったので

Cohh: Doğrusu, pek sayılmaz.

(コー) 言うことは あんまりないよ

Fakat pek yüz bulamıyor.

‎だが相手にされない

Pek çok hata yaptın.

たくさん間違ったね。

Ben pek öyle düşünmüyorum.

そうとはまず思えない。

Dün gece pek uyuyamadım.

昨夜はろくに眠れなかった。

Pek çok yeteneklerim var.

僕には多くの才能がある。

Bu pek olası değil.

あり得ねぇー。

Ormanda pek geyik görmedik.

森の中ではあまり鹿を見かけなかった。

O pek sağlam değil.

これはあまり長持ちしません。

- İnsanların nasıl göründüğüyle pek ilgilenmiyorum.
- İnsanların görünüşlerine pek önem vermiyorum.

私は人の外見にはほとんど重要性を置かない。

Yalan söylemekte pek iyi değiliz

私たちは嘘をつくのが あまり上手ではありません

Pek çok beslenme şekli var,

世の中にはいろいろな食習慣がありますが

Ama bundan... Pek hayır yok.

でも これは失敗だ

Elbette pek çok çözüm denendi --

もちろん様々な解決策が試されました

İnsanların pek çoğu sabah haberlerini

多くの人たちが 毎朝ニュースを見て

Yani, pek bir şey yok.

実はそんなにたくさんはありません

Yemek hakkında pek müşgülpesent değilim.

- 食べ物にはうるさくないんだ。
- 私は食べ物についてはうるさくありません。

Oğlan çekingen ve pek konuşmuyor.

少年は内気であまりしゃべらない。

Onun öyle yapacağını pek düşünmüyorum.

まさか彼女がそんな事をやるとはおもえない。

Tom pek çok kelebek topladı.

トムは非常にたくさんのチョウを集めている。

O noktada pek emin değilim.

どうも、その点がよくわかりませんね。

Onun pek çok arkadaşı var.

彼はかなり多数の友達がいる。

Hikayesi pek çok yerde tutarsız.

彼の話は多くの点でつじつまが合わない。

Partide pek çok oyun oynadık.

私達はパーティーでいろいろなゲームをした。

Onların pek çok arkadaşı var.

- 彼らは友だち一杯ある。
- 彼らには友だちがたくさんいる。
- 彼らには友達がたくさんある。

Annem İngilizceyi pek iyi konuşmaz.

- 私の母はあまり英語が上手に話せない。
- 母は英語があまりできません。

Pek çok problemle karşı karşıyayız.

私たちは多くの問題に直面している。

Pek çok kez Boston'a gittim.

ボストンには何回か行ったことがあります。

"Aç mısın?" "Hayır, pek değil."

「お腹空いてる?」「ううん、あんまり」

Onu yakın zamanlarda pek görmedim.

最近彼とはあまり会っていない。

Bu yaz pek ziyaretçimiz yoktu.

うちではこの夏お客が多くなかった。

O öyle yerlere pek gitmez.

彼女はめったにそんなところへ行かない。

Üç tanesi tedaviye pek cevap vermedi.

3人はあまり投薬に反応せず

Belki de pek çok gezegenin kaderinde

しかし ひょっとすると 多くの惑星では

Fakat bu sürü pek başarılı değil.

‎この群れは苦労している

...pek bu gençlerin dişine göre değil.

‎子供には歯が立たない

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

‎一緒にいて ‎居心地がいいわけではない

Coşkun ötüşler pek etkili olmamış gibi.

‎必死に鳴いても ‎メスには響いてない

Yine de paylaşmaya pek gönlü yok.

‎だが分ける気はなさそうだ

üzerinde anlaşmadığımız pek bir şey yoktu.

意見が合わないことは ほとんどありませんでした

Pek çok su ve besin tutabilir.

水分や栄養素をたっぷり含むことができます

pek çok kamu kurumunu harap bıraktı.

コミュニティ施設の多くは 荒廃が進みました

Yuvanın en arkasında, pek hareket etmiyor.

‎彼女は巣穴の奥にいて ‎ほとんど動くことはなかった

Köleler pek çok karıncalar gibi çalışıyorlardı.

- 奴隷たちは、まるで蟻のように働いていた。
- その奴隷たちはありのように働いていた。

Üzgünüm ama bu konuyla pek ilgilenmiyorum.

すみませんが、その件に関してはあまり、興味がないんです。

Onun pek çok vahşi fikirleri vardır.

彼は見当違いの考えが多すぎる。

Onun o hikayesi pek olası görünmüyor.

彼のあの話はまゆつばものだ。

Dedem yaşından dolayı pek iyi duyamıyor.

祖父は年のせいで耳がよく聞こえない。

Onun başarısız olacağı aklıma pek yatmıyor.

彼が失敗することは私にはまず考えられない。

Pek çok eğlenceli sihirli hileler bilir.

彼は面白い手品をたくさん知っている。

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

この島ではたいていのヘビは無害である。

Benim düşüncem ofiste pek geçerli sayılmaz.

私の意見は会社では買ってくれない。

Normalde Tom duygularını pek fazla göstermez.

トムは普段あまり感情を表に出さない。

Trenin zamanında gelmesi pek mümkün görünmüyor.

列車は定時に到着しそうに思われない。

Bu pek sürpriz sayılmaz, değil mi?

そんなに驚くことじゃないよね?

Akiko'nun Fransa'da pek çok arkadaşı var.

- 明子はフランスに何人かの友達がいる。
- 明子はフランスに友達が何人かいる。

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

彼は政界に敵が多い。

Sel pek çok zarara neden oldu.

洪水が大きな被害をひき起こす。

Parkta pek çok sayıda insan var.

公園にたいへん多くの人がいる。

Bu hikaye bana pek olası görünmüyor.

この話はどうも私にはありそうもないように聞こえる。

Bu sözlük pek çok bilgi içermektedir.

この辞書には情報がたくさん入っています。

Amerika'da pek çok orman yangını var.

アメリカではとても多くの山火事がある。

O pek çok kez Avrupa'da bulundu.

彼は何度もヨーロッパに行ったことがある。

Tom'un nerede olduğundan pek emin değilim.

- トムがどこにいるのか、正確には知らないよ。
- トムがどこにいるのか、はっきりとは分からないなぁ。

Ailelerde ve topluluklarda pek çok problem yaşıyorlardı.

大人の名誉や評判に比べて 軽視されているようでした

Dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.

地球の状態は ひどいと思いました

çünkü pek çok kadın bu değişimleri hissedebiliyor.

多くの女性はこの変化を体感するからです

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

こうした足場は 様々なもので作られます

Geçtiğimiz yüzyılda pek çok ilginç yenilik gördük.

この1世紀に興味深い イノベーションがいくつも生まれました

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

そして人々は変化を受け容れ難いものです

Hâlâ hakkında bilmediğimiz pek çok şey var.

この海域はまだ未知の世界ですが

...pek çok kaktüs sadece gece çiçek açar.

‎サボテンの花の多くは ‎夜だけ咲く

Tarantulanın gözetleme düzeneğinden pek bir şey kaçmaz.

‎アリの這い出る隙もない ‎監視網だ

Büyük beyazlar pek çok duyu kullanarak avlanırlar.

‎ホホジロザメは ‎さまざまな感覚を駆使する

Kendi kendilerine çözüme ulaşma ihtimalleri pek yok.

どれも 単独での解決は見込めません

Benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

気づき始めて

Toprak bozunması pek çok sebepten dolayı kötüdür,

土壌の疲弊には多くの弊害があります

Bir seferde pek çok soruya cevap veremiyorum.

一度にそんなにたくさんの質問には答えられない。

Bob'ın okumak için pek çok kitabı var.

ボブは読みきれないほどたくさんの本を持っている。

Bob savaş sırasında pek çok tehlike geçirdi.

ボブは戦争中多くの危険を体験した。

Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.

その木は大枝小枝が茂りすぎている。

Savaş, pek çok kurban ile sona erdi.

その戦争は多くの犠牲者を出して終結した。

Savaşta pek çok insan genç yaşta öldü.

その戦争で多くの人が若くして死んだ。

"Yapacak işin var mı?" "Hayır, pek sayılmaz."

「何かする事があるの」「いや別に」

O, pek çok insana aynı soruyu sordu.

彼は多くの人に同じ質問をした。

Onun geçmişi hakkında pek bir şey bilmiyoruz.

彼の履歴についてはほとんど知られていない。

Aramızda kalsın, John'un fikri pek ilgimi çekmiyor.

内緒だけど、ジョンの考えはどうも僕の心に訴えるものがないんだ。

Dünyada pek çok ülke ve kültür var.

地球上にはたくさんの国とたくさんの文化があります。

Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

多くの人が目的なく人生を漂う。

Bu nedenle bugün pek çok öğrenci yok.

非常にたくさんの学生が今日欠席なのはそういうわけなんです。