Translation of "Geleceğini" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Geleceğini" in a sentence and their japanese translations:

Mike, geleceğini söyledi.

マイクは来ると言った。

Onun geleceğini sanmam.

- 彼は来ないと思います。
- 彼は来ないと思う。
- 私は、彼は来ないと思う。

Onun geleceğini düşünüyorum.

彼女は来るだろうと思っている。

O, geleceğini söylüyor.

彼女はくるといっているよ。

Onun geleceğini umuyorum.

- 彼は来てくれると思う。
- 彼が来るとよいと思う。

Geleceğini kumarda yedi.

彼は財産を賭け事に浪費した。

Onun geleceğini umuyordum.

彼が来てくれるだろうと期待していた。

John'un geleceğini umuyorum.

ジョンが来ること望んでいる。

Onun geleceğini sanmıyorum.

彼は来ないと思う。

Onun geleceğini duymadım.

- 彼女が来るという知らせは受けてない。
- 彼女が来るなんて聞いていない。

Onun geleceğini düşündüm.

私は彼が来るだろうと思った。

Hepsinin zamanında geleceğini umuyorum.

みんな遅れないで来ると思いますよ。

Olay onun geleceğini etkiledi.

その事件は彼の将来に影響した。

Tekrar geleceğini ümit ediyorum.

ぜひまたお越しください。

Geleceğini söyledi ve geldi.

彼は来ると言ったが、その通りやって来た。

Bana tekrar geleceğini söyledi.

彼は私にまた来ると言った。

Kimin birinci geleceğini düşünüyorsun?

誰が一番先に来ると思いますか。

Onun yakında geleceğini sandım.

私は彼がまもなく来るだろうと思いました。

O, derhal geleceğini söylüyor.

彼はすぐに来ると言っている。

Onun yalnız geleceğini düşündüm.

私はかれが一人で来ると思ったんです。

Doğrudan eve geleceğini düşündüm.

あなたはまっすぐ家に帰るつもりなのだと思っていたんだけど。

O onun geleceğini söylüyor.

彼は来たいと言っている。

Hangi gün geleceğini bilmiyorum.

私は彼の来る日を知らない。

Çocuk bir kurtun geleceğini söyledi.

その少年は狼が来ると言った。

Beni görmeye geleceğini hiç sanmıyorum.

彼女が私に会いに来るかどうかは疑わしい。

Onun ne zaman geleceğini bilmiyorum.

- 彼がいつ来るか分かりません。
- 彼がいつ来るのか知らないんです。

Geminin programa uygun geleceğini düşünüyorum.

船はかならず予定どおりに着くと思う。

O, onun geleceğini düşünmede yanılıyordu.

彼女が会いにくるだろうと思ったのは彼の勘違いだった。

O, yarın buraya geleceğini söyledi.

明日ここへ戻ってくると彼は言った。

Doğum günü partime geleceğini umuyorum.

僕の誕生日パーティーにきてほしいんだ。

O, saat kaçta geleceğini söyledi?

彼は何時に来ると言いましたか。

İlk olarak kimin geleceğini söyleyemem.

誰が一番に着くか私には分かりません。

Jane'e okulumuza nasıl geleceğini anlattım.

私はジェーンにどうやって通学すればよいかを教えました。

Tekrar ne zaman geleceğini bilmiyorum.

今度彼がいつ来るのかわかりません。

Trenin ne zaman geleceğini soracağım.

いつ列車が入ってくるのか尋ねてみましょう。

O, ne zaman geleceğini söyledi?

彼は何時に来ると言いましたか。

O tür mutluluğun geleceğini umuyorum.

そんな幸せが訪れるといいな。

- Anne'in ne zaman geleceğini merak ediyorum.
- Anne'nin ne zaman geleceğini merak ediyorum.

アンはいつ来るのかしら?

Onun buraya ne zaman geleceğini bilmiyorum.

彼がここへいつ来るかは分かりません。

Güçlü rüzgar bir fırtınanın geleceğini gösterir.

強風は嵐が近づいていることを示している。

O, geleceğini bu tek şansa bağladı.

彼は将来の運命をこの一つの機会にかけた。

Mektubu onun gelecek Pazar geleceğini söylüyor.

彼の手紙には来週の日曜日に着くと書いてありました。

Mary'nin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum.

- メアリーがそんなに早く来るとは思いもかけなかった。
- メアリーがそんなに早く来るとは思ってもみなかった。

Anne'nin ne zaman geleceğini merak ediyorum.

アンはいつ来るのかしら?

Onun ne zaman geleceğini bana söyle.

彼がいつ来るのか教えて。

Babamın ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

父がいつ戻るか知りません。

Trenin saat kaçta geleceğini kontrol edeceğim.

列車は何時に着くか調べてみよう。

Onun ne zaman geleceğini biliyor musun?

彼がいつ来るかご存知ですか。

Bagajımın ne zaman geleceğini merak ediyorum.

- 私の手荷物はいつ着くのか知りたいのです。
- 私の手荷物がいつ着くのか知りたい。

Onun ne zaman geri geleceğini bilmiyorum.

- 彼がいつ戻ってくるかわかりません。
- 彼がいつ帰ってくるのか私にはわからない。

Bu mektup onun pazartesi geleceğini söylüyor.

- 手紙では来週の月曜に着くといっている。
- この手紙で彼は日曜日に着くといっている。

Ona ne zaman geri geleceğini sor.

- 彼がいつ帰るのか彼女に尋ねてみなさい。
- 彼がいつ戻ってくるのか、彼女に聞いてごらんよ。

Dünyanın geleceğini düşünmemiz bizim için önemlidir.

私たちが世界の未来を考えることは大切だ。

Gelecek sefer onun ne zaman geleceğini bilmiyorum.

次に彼がいつ来るかはわからないんだ。

Mini eteklerin tekrar geri geleceğini düşünüyor musun?

ミニスカートがもう一度復活すると思いますか。

O tekrar geleceğini söyledi, bu bir yalandı.

彼女は戻ってくると言ったが、それはうそだった。

O onun cumartesi öğleden sonra geleceğini bekliyor.

彼女は彼が土曜の午後姿をみせるのを期待している。

Ne zaman geleceğini tahmin etmek mümkün değil.

彼らがいつやってくるかわからない。

Uzun süre gözüne uyku girmedi, geleceğini düşündü.

- 長い間眠らずに横になって、彼女は将来のことを考えていた。
- 彼女は将来のことを考えながら、長い時間眠らずに横になっていた。

Tom Mary'ye ne zaman geleceğini söyledi mi?

トムはいつ来るかメアリーに伝えましたか。

Sadece Tom'un ne zaman geleceğini bilmek istedim.

トムが何時に到着するのか知りたかっただけなんです。

Bu gece kimin geleceğini bana söyler misin?

今晩誰がくるかお分かりですか。

Bu ilacın size çok iyi geleceğini düşünüyorum.

- この薬は君によく効くと思う。
- この薬は君にはおおいに効くと思う。

Tom sana ne zaman geleceğini söyledi mi?

トムはいつ到着したと言っていましたか?

Onun ne zaman geleceğini tahmin etmek zor.

彼が何時にやって来るかは分からない。

Onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.

彼がいつ来るのかはっきりとは知らない。

Lütfen Kobe'ye ne zaman geleceğini bana bildir.

いつ神戸に来るのか教えて下さい。

Kısa sürede bizi ziyaret etmeye geleceğini umuyorum.

あなたがすぐに私たちのもとへやって来てくれることを切に願います。

Onun ne zaman geleceğini bana bildirir misin?

- 彼が来たら教えてくれませんか。
- 彼が来たら知らせてもらえませんか。

Ben bir anneyim, bu yüzden çocuğumun geleceğini önemsiyorum.

私は母親なので 子供の将来が心配です

Gelecek defa onun ne zaman geleceğini merak ediyorum.

彼は今度いつ来るのだろう。

Ben onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.

- 彼がいつ来るのかはっきりしない。
- 私は彼がいつ来たかはっきりとは知らない。
- 彼がいつくるのかははっきりと知らない。
- 彼がいつ来るのか、はっきりとは分かりません。

Birkaç öğrencinin geleceğini umuyorduk, fakat sınıfta kimse yoktu.

私たちは生徒が何人か来るのではないかと期待していたが、教室には誰ひとりいなかった。

Jane'in gelecek sefer ne zaman geleceğini merak ediyorum.

- 私はジェーンが今度いつ来るか心配です。
- ジェーンは今度いつ来るのだろう。

Ben onun daha sonra ne zaman geleceğini bilmiyorum.

彼が今度いつ来るかはっきりとは知らない。

- Bob'ın zamanında gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
- Bob'un zamanında geleceğini sanmıyorum.

- ボブが時間通りにくるかどうか疑わしい。
- ボブが時間どおりに来るか疑わしい。

Biz bazı öğrencilerin geleceğini düşündük ama sınıfta kimse yoktu.

私たちは何人かの生徒が来るだろうと思っていたが、教室にはだれ一人いなかった。

- Tom partiye geldiğinde şaşırmadım çünkü Mary bana onun geleceğini söyledi.
- Mary bana onun geleceğini söylediği için Tom partiye geldiğinde şaşırmadım.

トムがパーティに現れたとき私は驚かなかった。メアリーがトムが来ると言っていたから。

Bana tam olarak bir sonraki trenin ne zaman geleceğini söyle.

次の列車が到着する正確な時刻を教えてください。

O giderken bana ayın 25'ine kadar tekrar geleceğini söyledi.

彼が帰る時、25日にまた来ると言いました。

Ne zaman geleceğini söyleyemem, ama o geldiğinde elinden geleni yapacaktır.

- 彼が何時来るか分からないが、彼は最善を尽くすだろう。
- 彼がいつ来るかわからないが、来れば最善を尽くすだろう。

- Bugün okula gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyorum.
- Onun bugün okula geleceğini pek sanmıyorum.

彼は今日学校にくるかどうか疑問だ。

Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

海洋研究の未来を過去の研究から判断するに、多くのすばらしい発見がこれからも期待できる。

- "Tom'un kazanacağını hiç düşünmemiştim." "Ben de."
- "Tom'un yeneceğini hiç düşünmemiştim." "Ben de."
- "Tom'un galip geleceğini hiç düşünmemiştim." "Ben de."

「まさかトムが勝つとは思わなかったなあ」「僕もだよ」

- Bob'ın benim doğum günü partime gelip gelmeyeceğinden kuşkuluyum.
- Bob'un doğum günü partime geleceğinden şüpheliyim.
- Bob'un doğum günü partime geleceğini sanmam.

私はボブが私の誕生パーティーにくるかどうかを疑問に思う。