Translation of "Arkadaşları" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Arkadaşları" in a sentence and their japanese translations:

Bazı arkadaşları ağırlıyoruz.

友達を呼ぼうと思っているんだ。

Biz arkadaşları düşünmeliyiz.

我々は友人のことを考えねばなりません。

Tom arkadaşları tarafından sevilir.

トムは彼の友達に好かれています。

Tom'un oynayacak arkadaşları yok.

トムには一緒に遊ぶ友達がいません。

O, arkadaşları tarafından sevilir.

彼女は友達から愛されています。

Arkadaşları tarafından alay edildi.

彼女は友人たちに笑われた。

Arkadaşları ona Ned diyor.

彼女の友達は彼をネッドと呼ぶ。

Arkadaşları tarafından kahkahalarla gülünecek.

彼は友達に笑われるだろう。

Konuşacak yakın arkadaşları yok.

彼には語り合う親しい友がいない。

Arkadaşları tarafından ona gülündü.

彼は友人たちにわらいものにされた。

Arkadaşları onu kapıda bekledi.

彼女の友達は、門のそばで彼女を待った。

O, arkadaşları ile birlikte ayrıldı.

彼女は友人達とともに立ち去った。

Arkadaşları ona bu ismi verdi.

友人達は彼女にその名前をつけた。

Babam arkadaşları ile iyi geçinir.

父は友達と仲良くやっている。

Ona arkadaşları tarafından saygı duyulur.

彼女は友達に尊敬されている。

Ona arkadaşları tarafından saygı gösterilir.

- 彼は友人たちに尊敬されている。
- 彼は友人たちから尊敬されている。
- 彼は彼の友達に尊敬されている。

O ,iş arkadaşları arasında popülerdir.

彼は同僚に受けがよい。

Sınıf arkadaşları onunla dalga geçti.

彼は級友からからかわれた。

Bütün arkadaşları onun planını destekledi.

彼の友達はみんな彼の案を指示した。

Sınıf arkadaşları ona hemen güldüler.

彼の級友達は彼を見てすぐに笑った。

Sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

彼は級友からからかわれた。

Akiko'nun Fransa'da bazı arkadaşları var.

明子はフランスに何人かの友達がいる。

Partide beni arkadaşları ile tanıştırdı.

彼女はパーティーで私を友達に紹介した。

Dünyanın her yerinde arkadaşları vardı.

彼は世界中に友達がいる。

Sınıf arkadaşları onu takdir etmiyor.

同級生は彼女のよさが解っていない。

O, arkadaşları kadar müziğe düşkün.

彼女の友達と同様、彼女も音楽が好きです。

Onun iyi arkadaşları olduklarını söyledi.

彼女は彼らはよい友達だといった。

Tom'un tüm dünyadan arkadaşları var.

トムは世界中に友達がいる。

Sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

- 彼は級友と仲が良い。
- 彼は同級生と仲がいい。

Ken dün arkadaşları ile konuştu.

健はきのう友達と話しました。

Ona arkadaşları tarafından Ted denilirdi.

彼は友だちからテッドと呼ばれていた。

Onun Diyette sayısız arkadaşları var.

彼は国会の中に大勢の友人を持っている。

Jeffrey'ye arkadaşları tarafından Jeff denir.

ジェフリーは友達からジェフと呼ばれている。

Ann'in birlikte oynayacak arkadaşları yoktu.

アンには遊び友達がいなかった。

O, arkadaşları tarafından terk edildi.

彼は友人から見捨てられてしまった。

Annem, babam ve onların arkadaşları vardı.

私の母と父と その友達です

Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.

首相と閣僚が辞任した。

Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.

- 彼は妻も子供も友達もいません。
- 彼は奥さんと子供と友達がいない。

Onun burada bir sürü arkadaşları var.

彼女はここにたくさんの友人がいる。

Bir çift kanarya onun tek arkadaşları.

1つがいのカナリアだけが彼女の友達であった。

O, arkadaşları ile konuşmaktan zevk aldı.

友人と話すのが楽しかった。

Jim sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor.

ジムは級友のだれからも好かれている。

Tom'un arkadaşları ona Money Bags derdi.

トムの友達は彼のことを「マネーバッグ」と呼んだ。

Sınıf arkadaşları ile arkadaş olmaya çalıştım.

私はクラスメートと親しくしようとした。

Tom'un hiç kampçılığı seven arkadaşları yok.

トムはキャンピングの好きな友達がいない。

O,bütün arkadaşları tarafından saygı görürdü.

彼は友達皆に尊敬された。

Onun birçok arkadaşları var gibi görünüyor.

彼女には友だちがたくさんいるように見える。

Babam ve arkadaşları tarafından cinsel istismara uğruyor,

私は父親と父の友人達に 性的虐待を受けていました

Meyer ve arkadaşları tarafından yapılan çalışma olağandışıydı.

マイヤーとその同僚の研究は特異なものだった。

Bob tüm sınıf arkadaşları arasında popüler idi.

ボブはクラスメイトのみんなに人気がありました。

Tom'un arkadaşları ona Bay Para Çantaları derdi.

トムの友達は彼のことを「マネーバッグ」と呼んだ。

Tatsuya'nın New York'ta yaşayan bazı arkadaşları var.

- タツヤにはニューヨークにすんでいる友人が数人います。
- 達也にはニューヨーク住まいの友人が数人いる。

Kız tüm sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

その少女は、クラスメート全員に笑われた。

Bütün arkadaşları eve gittiğinde o yalnız hissetti.

友達がみんな家へ帰って彼女はさびしかった。

John, arkadaşları ile pul ticareti yapmayı seviyor.

ジョンは友達と切手を交換するのが好きだ。

John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.

ジョンはギターを弾き、彼の友人たちは歌った。

Onunla konuşmak için arkadaşları birer birer geldi.

一人、また一人と、友人たちが来て彼に話しかけた。

Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.

- 君の父の友達が父の味方だと限らない。
- 君のお父さんの友達がお父さんの味方だとは限らない。

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

トムはボストンに沢山の友達がいる。

O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

彼はクラスメート全員と上手く付き合っている。

Beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

白人の4分の3にあたる人々には 白人以外の友達がいません

Tom ve Mike ortak arkadaşları sayesinde arkadaş oldular.

トムとマイクはお互いの友人を通じて知り合った。

Haftada bir kez, o, arkadaşları ile tenis oynar.

彼女は週に一度友人たちとテニスをします。

Aslında ailesi onun arkadaşları hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

彼女の家族は、実にところ、彼女の友人関係を何も知らなかった。

Tom'un arkadaşları onu Bay Para Çantası diye çağırdı.

トムの友達は彼のことを「マネーバッグ」と呼んだ。

Bazı sınıf arkadaşları benim ona çikolata verdiğimi gördü.

クラスメイトの何人かが私が彼にチョコレートをあげるのを見た。

2005'te, Martin Seligmen ve arkadaşları bir deney yaptı.

2005年に マーティン・セリグマンたちは ある実験を行いました

Eski okul arkadaşları sık sık birbirleriyle iletişimde kalmaya çalışıyorlar.

昔の学校友達同士は連絡をとりあおうとする。

Bil her konuda sınıf arkadaşları ile aynı fikirde değildi.

ビルはクラス仲間とどの問題についても意見が合わなかった。

Kız sınıf arkadaşları tarafından gülündükten sonra bile üzgün değildi.

その子は級友たちに笑われても動じなかった。

Sally'nin sınıf arkadaşları her zaman onu aptal yerine koyuyor.

サリーのクラスメイトはいつも彼女をばかにしている。

Babası onun arkadaşları ile kasabaya gitmesine asla izin vermedi.

彼女の父親は決して彼女が友達と一緒に町に行くのを許さなかった。

Ben gerçekten Tom ve onun arkadaşları ile kovalamaca oynamak istemedim.

トムとトムの友達とは、本当に鬼ごっこをしたくなかった。

Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.

私たちの目的は友人を訪問し、いくつかの観光名所を見て回ることです。

Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.

お客様がたくさんいます。その中で先生のクラスメートと友達が多いです。

Onun sınıf arkadaşları onunla birlikte bin tane gömülsün diye 356 turna kuşu katladı.

彼女の級友達は356羽の鶴を折り、千羽が彼女と一緒に埋葬された。

Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.

ケイトはいつもわがままを通そうとするので級友に人気がない。

- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.

デビッドはとてもガールフレンドが多いので、名前を全部覚えられない。