Translation of "Yakın" in Korean

0.041 sec.

Examples of using "Yakın" in a sentence and their korean translations:

Yakın olduğu kanısına vardım.

그 사람이 근처에 있다는 느낌이 들었죠.

Hayvanlar yüzeye yakın besleniyor,

이 동물들은 수면 가까이에서 먹이를 찾는데,

Sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını,

그리고 가장 가까운 친척인 악어들의

Yakın arkadaşımız Venüs sinekkapanına gideceğiz

지금부터 살펴볼 친구는 바로 파리지옥이며

300'e yakın oyun kaybettim,

거의 300회의 게임에서 졌으며,

Öncelikle, ırk yakın tarihli bir icat.

우선, 인종의 개념은 최근에 발명된 것입니다.

Damada benim kadar yakın bile değillerdi...

저만큼 신랑과 친한 사람들도 아닌데 말이죠.

İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.

‎두 살배기 새끼들은 ‎거의 다 자랐습니다

Hâlâ enkaza çok yakın olduğumuzu hissetmiyorum.

여전히 잔해는 나올 생각을 안 하네요

Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı

또 제가 대화를 해본 어떤 기업은 최근에

Bu parçacığı yakın zamanda bulup bulamayacağımıza bakmaksızın

우리가 얼마나 빨리 그 입자를 발견해 내는지와는 상관없이,

Böyle bir ortama gerçekten yakın olmak istiyorsan

‎이런 바닷속 환경을 ‎온전히 체험하고 싶다면

İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.

‎문어 두 마리가 붙어 있는 건 ‎보기 드물어요

Çünkü iş yerinde üç yakın arkadaşı olanların

직장에서 3명의 친한 친구가 있다면,

Ailemdeki herkes içinde, en çok büyükanneme yakın hissettim.

제 모든 가족 중에서 할머니와 가장 가깝다고 느꼈어요.

Termal görüntüleme, deriye yakın bir kılcal damar ağının...

‎열화상 카메라에 ‎코끼리 피부 아래의 ‎모세혈관 망이 드러납니다

Cevapları ortaya yakın olanlar doğru ya da yanlıştan

온건한 대답한 사람들은

Rus merkezi kargaşa içindeydi… ve kırılmaya yakın görünüyordu.

러시아군의 중앙은 혼란스럽게 흩어졌고. 곧 적군에게 깨질 것 같았다.

Bazen İran'da olduğu gibi kendisine yakın diktatörler yerleştirdi

때로는 이란 같은 곳의 독재자들을 지지했고

Çocuğunuzu, yakın bir arkadaşınızı ya da duygusal partnerinizi düşündüğünüzde

여러분이 자녀, 친한 친구 또는 애인에 대해 생각할 때

ES: İşte buradayım, yakın dostlarımdan yaklaşık 1000 tanesiyle TED'de

지금 TED에 와 있는데 천 명 정도 아는 사람들 모여있어.

Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.

‎보름달이 비추는 밝은 밤이 ‎절호의 기회입니다

...gece yaşayan en yakın kuzenlerimizin dünyasına bir göz atabilir.

‎우리와 가장 가까운 야행성 친척의 ‎세상을 들여다볼 수 있습니다

Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.

‎그러나 가장 가까운 먹이터도 ‎100km 이상 떨어져 있습니다

Yakın zamanda 18 yaşında bir üniversite öğrencisine ödev verdim.

최근에는 18살짜리 대학생에게 자술서를 쓰도록 했죠.

O gece TV'de yakın çekim yapılan tek güvenlik bendim.

그날 TV에서 유일하게 클로즈업 샷을 받은 경비였으니까요.

Ve liberal dış politikaları ile batıyla yakın ilişki kurdu.

그리고 진보적인 외교 정책으로 서구와 긴밀한 관계를 맺어

Önünde sonunda sizi insanlara götürür. Pekâlâ, şimdi buna yakın duralım.

결국은 사람을 만나게 될 겁니다 자, 이제 강을 따라갑시다

Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.

‎오직 어미와 새끼만이 ‎오랫동안 함께 지냅니다

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

‎한겨울이 될 때쯤이면 ‎개구리는 이렇게 송장 같은 상태로 ‎몇 주씩이나 버틸 수 있습니다

Son 50 yıla yakın bir süredir onları burada görmemiz imkânsızdı.

‎반세기가 채 안 되는 ‎과거에만 해도 ‎여기서 비단수달을 보는 건 ‎상상할 수 없었죠

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

다음날 아침, 그는 몽미라일 근처에서 오스텐 자켄 장군의 부대를 향해 진군했다.

Fakat uzmanlara göre, onlar covid-19 hastalarına çoğunlukla çok yakın

그러나 전문가들은 에어로졸이 감염 환자를 돌보는 의료진들에게

Ama sadece yakın arkadaşlarının ve müttefiklerinin bu orana erişimi söz konusu

하지만 그의 친구들과 동맹국들만이 이 비율에 접근할 수 있습니다