Translation of "öğrendi" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "öğrendi" in a sentence and their japanese translations:

Çocuk okumayı öğrendi.

その男の子は字を読むことを覚えた。

Sabırlı olmayı öğrendi.

彼は辛抱強くなった。

O yüzmeyi öğrendi.

- 彼は泳げるようになった。
- 彼は泳ぎ方を習った。

O sırrı öğrendi.

彼は秘密を解明した。

O, yüzmeyi öğrendi.

彼は泳ぎ方を習った。

Tom, Fransızca öğrendi.

トムはフランス語を習った。

Rolünü çok çabuk öğrendi.

彼女は自分のせりふを非常に早く覚えた。

O, şiiri ezbere öğrendi.

彼はその詩を暗記した。

O, hızla Fransızca öğrendi.

彼は素早くフランス語を習得した。

Tom işaret dilini öğrendi.

トムは手話を学んだ。

O gençken Fransızca öğrendi.

彼は若い頃にフランス語を習得した。

Jim Japonya'yı sevmeyi öğrendi.

ジムは日本が好きになった。

çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .

作業、歩行の 方法を学び ました。

Kısa sürede İngilizce konuşmayı öğrendi.

まもなく、彼は英語の話し方を学びました。

O, nasıl sığır yetiştireceğini öğrendi.

彼は牛の飼育の仕方を知った。

Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.

スーザンはその子犬がどこからきたのかわかった。

Tom Quebec'te yaşarken Fransızca öğrendi.

トムはケベック滞在中、フランス語を習った。

İnsan araçları kullanmayı erken öğrendi.

人間は大昔に道具の使用を覚えた。

Muhabir savaş hakkında ilk elden öğrendi.

そのレポーターは戦争について直接に知った。

O büyükannesinden sepet dokuma zanaatını öğrendi.

彼女は祖母からバスケットを編む技術を学んだ。

Bir radyoyu nasıl monte edeceğini öğrendi.

彼はラジオの組み立て方を覚えた。

Ben kibrit olmadan ateş yakmayı öğrendi.

ベンはマッチなしで火を起こすことを学んだ。

O, bisiklete binmeyi geçen yıl öğrendi.

- 彼女は昨年自転車に乗れるようになった。
- 彼女は去年自転車に乗れるようになった。
- 彼女は去年、自転車の乗り方を覚えた。

Prens, Amerikalı bir bayandan İngilizce öğrendi.

皇太子はそのアメリカ婦人から英語を習った。

Yaşlanınca pinti parayla cömert olmayı öğrendi.

晩年になってそのけちは気前がよくなった。

Ken, birçok Japon şarkılarını ezbere öğrendi.

ケンは日本語の歌をたくさん暗記した。

Babam elli yaşındayken nihayet araba sürmeyi öğrendi.

- 父は五十歳のときやっと車の運転ができるようになった。
- 父は50歳の時やっと車の運転ができるようになった。

O beş yaşındayken o şiiri ezbere öğrendi.

彼は5歳でその詩をそらで覚えていた。

Öğrenciler öğretmenin onlara verdiği tüm bilgiyi öğrendi.

生徒たちは教師の与える知識をすべて吸収した。

Bay Suzuki Fransa'ya gitmeden önce Fransızca öğrendi.

鈴木さんはフランスへ行く前にフランス語を勉強しました。

Suchet, kariyerinin en değerli dersini İtalya'da öğrendi: Askerlerin

スーシェが彼のキャリアの中で最も価値のある教訓を学んだのはイタリアでした。軍隊

O, balıklar hakkında o kadar şeyi nasıl öğrendi?

彼女はどうやって魚に関する豊富な知識を身につけたのだろう。

Tom kendi başına çalışarak mükemmel şekilde Fransızca öğrendi.

トムは独学でフランス語をマスターした。

O, araştırmasının ilk yılında ALS hastası olduğunu öğrendi.

研究の初年度に、彼は自分がALSにかかっていることを知った。

Ama onun yerine şehir sakinlerinin %90'ın kaçtığını öğrendi

しかし市街ではモスクワ住民の九割が 避難していた

O, diğerlerini ve onların örneğini takip ederek golf öğrendi.

彼は見よう見まねでゴルフを覚えた。

O, balık hakkında o kadar çok şeyi nasıl öğrendi?

彼女はどうやって魚に関する豊富な知識を身につけたのだろう。

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

‎息子は今や ‎小さな海洋学者だ

- Ancak o zaman gerçeği öğrendi.
- O zamana değin, gerçeği bilmiyordu.

その時初めて彼は本当の事を知った。

Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

トムは小川さんから多くの人が成金を軽蔑すると聞いた。

Soult, önce genelkurmay başkanı olarak görev yapan Lefebvre'den (gelecekteki Mareşal) çok şey öğrendi

。 ソウルトはルフェーブル(将来の仲間の元帥)から多くのことを学び、最初 は参謀

Oh hayır. Annemden planı gizli tutmak için çok uğraştım ama o zaten öğrendi.

あーあ、せっかくお母さんには内緒にしてた計画なのに、もうばれちゃった。

Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

彼が六歳のときタイプライターの使い方を学び、手で書くことを学ぶ必要などないと先生に言った。

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

トムの絶え間ない口論に苛立つクラスメートもいたが、クラスの大半はただ彼を無視することを覚えた。