Translation of "Gençken" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Gençken" in a sentence and their japanese translations:

Gençken zayıftım.

若い頃は痩せてたんだよ。

Gençken evlendi.

彼女は若くして結婚した。

Gençken çabuk öfkelenirdim.

僕は若い頃は気短かだった。

Gençken erken kalkardı.

彼は若いころは早起きだった。

Gençken sigara içtim.

- 私は若いころ煙草を吸った。
- 私は若い時、煙草を吸っていた。

Gençken, çok popülerdi.

彼女は若いとき、とても人気があった。

Gençken, iyi kayabilirdi.

彼は若いころスキーがうまかった。

Gençken güzel olabilir.

彼女は若いころ美人だったかもしれない。

Onlar gençken evlendiler.

彼らは若くして結婚した。

Gençken dağlara giderdim.

私は若い頃よく山に行っていたものだ。

Gençken evden ayrıldım.

私は若いころに故郷を出た。

O gençken güzeldi.

- 彼女は若いころ美しかった。
- 彼女は若いころきれいだった。

Gençken çok okumalısın.

若いうちにたくさんの本を読むべきだ。

Ben gençken meşhurdum.

私はね、若かりし頃は有名だったんだよ。

Gençken daha çok çalışmalıydım.

- 若いときにもっと勉強しておけばよかった。
- 若い頃にもっと勉強しておけばよかった。

Gençken daha hızlı koşabilirdim.

若いころは今よりずっと早く走ることができた。

Sen gençken çok çalışmalısın.

若いうちは苦労すべきだ。

Gençken çok çalışmak zorundaydım.

若い頃は懸命に働けなければならなかった。

Başkan gençken bir çiftçiydi.

その大統領は、若い頃農園主であった。

Bu gençken yaşadığım ev.

これは私が若いころに住んでいた家です。

O gençken hızlı koşabilirdi.

彼は若い頃速く走ることができた。

Gençken hırslı olduğunu söylüyorlar.

彼は若いころ野心家だったそうだ。

Annem gençken çok güzelmiş.

母は若いとき、とても美しかった。

Gençken son derece fakirdi.

彼は若い頃、ひどい貧乏だった。

Tom gençken oldukça yakışıklıydı.

トムは若い時かなりハンサムだった。

Gençken, o çok güzeldi.

彼女は若いとき、とても美しかった。

Ben gençken adımı beğenmezdim.

小さい頃、名前が気に入らなかった。

Gençken hukuk okuduğu söyleniyor.

彼は若い頃に法律を学んだそうだ。

Gençken zar zor geçinirdim.

私は若いころその日暮らしをしていた。

O, gençken çok güzeldi.

彼女は若いときたいへん美しかった。

O gençken erken uyanırdı.

彼が若い時はよく早起きしたものだ。

O gençken güzel olabilir.

彼女は若いころ美人だったかもしれない。

Gençken daha hızlı yüzebiliyordum.

- 若いころはもっと早く泳げたんだよ。
- 若い頃、わたしはもっと速く泳げた。

O gençken Fransızca öğrendi.

彼は若い頃にフランス語を習得した。

Gençken nasıl yüzeceğini öğrenmeliydin.

若いときに泳ぎを覚えておくべきだったのに。

Biz çok gençken evlendik.

- 私たちは非常に若くして夫婦になりました。
- 私たちは非常に若くして結婚しました。

O, gençken güzel olmalı.

- 彼女は若い頃美しかったに違いない。
- 彼女は若い頃は美人だったに違いない。
- 彼女は若いころ美人だったに違いない。

Babam gençken iyi yüzerdi.

父は若いころ、上手に泳ぐことができた。

Gençken daha hızlı yüzebilirdim.

若い頃、わたしはもっと速く泳げた。

Ben gençken sigara içtim.

私は若いころ煙草を吸った。

Annen gençken güzel olmalı.

君のお母さんは、若い頃は美しかったに違いない。

Bu, gençken yaşadığım evdir.

- これが私が若い頃にすんでた家です。
- ここ、私が若いときに住んでた家なんだ。

O gençken, sıkı bir işçiydi.

- 若いときは、彼は働き者であった。
- 彼が若い時は働き者だった。

Babam gençken bir araba alamadı.

父は若いころ車を買うゆとりもなかった。

O gençken çok güzel olmalı.

彼女は若い頃ずいぶん美人だったにちがいない。

Herhâlde o, gençken çok güzeldi.

彼女は若いときさぞかし美人だったに違いない。

Onlara göre gençken çok yoksuldu.

彼は若い時とても貧しかったといっている。

Gençken sık sık beyzbol seyrederdi.

彼は若い頃よく野球を見たものだった。

O gençken nehri yüzerek geçebiliyordu.

彼は、十代の頃はその川を泳いで渡ることができた。

O gençken fakirmiş gibi görünüyor.

彼は若い頃貧しかったらしい。

Gençken çok sayıda kitap okumalısın.

若いうちにたくさんの本を読むべきだ。

Gençken sık sık futbol oynardım.

私は若いときよくサッカーをした。

O gençken Tokyo'nun banliyölerinde yaşıyordu.

彼女は若いころ東京の郊外に住んでいました。

Gençken hoş bir kız olmalı.

彼女は若い頃はかわいい女の子だったに違いない。

Daha gençken kel olmak istemiyorum.

私は、若いうちに禿げたくない。

Gençken o nehrin yakınında oynardım.

若い頃、あの川の側で遊んだものだった。

Keşke gençken daha çok çalışsaydım.

- 若いときにもっと勉強しておけばよかった。
- 若い頃にもっと勉強しておけばよかった。

Gençken yurtdışına gitmeni tavsiye ederim.

若いうちに海外へ行かれることをお勧めします。

Gençken Bay Wood'un çiftliğinde çalıştım.

私は若い時にウッドさんの農場で働いたのよ。

Gençken sık sık beyzbol oynadım.

私は若いときよく野球をした。

Gençken sık sık tenis oynardım.

- 私は若いときよくテニスをした。
- 若い頃はよくテニスをした。

Küçük kız kardeşim gençken evlendi.

私の妹は10代で結婚した。

Sanırım o kız gençken güzeldi.

あの娘は幼い頃かわいかったと思う。

O gençken bazen futbol oynardı.

彼は若い頃ときどきサッカーをした。

Onun babası gençken iyi yüzebilirdi.

彼女の父は若い頃泳ぎが達者だった。

Gençken elinizden geldiğince çok kitap okuyun.

若いうちにできるだけ本を読みなさい。

O gençken hali vakti daha iyiydi.

彼は若い頃は暮らし向きがよかった。

O gençken daha çok çalışmasını diliyor.

彼は、若いころもっと勉強しておけばよかったなあと思っている。

Gençken, onun buraya gelmiş olması mümkündür.

彼が小さい頃にここに来たことがあるというのは、あり得る話だ。

Ben gençken her gün günlüğüme yazardım.

昔私が若かったときには毎日日記をつけていたものだ。

Ben gençken her gün günlük tutardım.

昔私が若かったときには毎日日記をつけていたものだ。

O gençken asla şişmanlatan şey yemezdi.

彼女は若い時、ふとるものは何も食べようとしなかった。

Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.

彼は若い頃音楽家だったといううわさだ。

Onun gençken çok yoksul olduğu söyleniyor.

彼は若い時とても貧しかったといっている。

Ben gençken sık sık beyzbol izlerdim.

- 私は若い頃よく野球を見たものだった。
- 私は若いころよく野球の試合を見たものだった。

Charles gençken bir hovardalık hayatı yaşadı.

チャルズは若い時に放蕩生活に耽溺していました。

Ben gençken ben de onun gibiydim.

私も若かりし頃は、あんなかったんだよ。

Keşke gençken daha çok İngilizce çalışsaydım.

若いときもっと一生懸命英語を勉強しておけばよかったと後悔している。

Gençken bu nehirde sık sık yüzerdim.

若い頃、よくこの川で泳いだものだった。

- Gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.
- Ben gençken sık sık beyzbol maçlarını izlemeye giderdim.

若い頃よく野球の試合をみにいったものでした。

Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

若い時は、私はできるだけ多くの本を読もうとした。

Babam, ben gençken yurtdışında eğitim görmemi istiyor.

父は僕が若いうちに海外留学するのを望んでいる。

Ben gençken onun küstah bir tavırı vardı.

彼は若いころは傲慢なところがあった。

Mary'nin gençken harika bir şarkıcı olduğu söyleniyor.

メアリーは若いころ立派な歌手だったと言われている。

Gençken bir sürü kitap okusan iyi olur.

- 若い時に本をたくさん読んだほうがいい。
- 若いうちにたくさんの本を読んどいたほうがいい。

O gençken, kahveyi Japon çayına tercih ederdi.

彼女は若い頃は日本茶よりもコーヒーが好きだった。

İnsanlar onun gençken bir oyuncu olduğunu söylüyorlar.

あの人は若いころは女優をしていたそうです。

Gençken vaktinizi çoğunu en iyi şekilde değerlendirmelisiniz.

若い間は自分の時間をできるだけ有効に使わなければならない。

Ve sanırım gençken çok fazla Jules Verne okumuşum,

どうも子供の頃にジュール・ベルヌを 読み過ぎたようで

Gençken ne kadar yaşayacağını bilmesinin hiçbir yolu yoktu.

若い頃 余命がどのくらいあるのか 分かりませんでしたが

O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.

彼は若いころ、とても人気のある俳優だったようだ。

Onlar, Mary'nin gençken harika bir şarkıcı olduğunu söylüyorlar.

メアリーは若いころ立派な歌手だったと言われている。

Onu amcası yetiştirdi, çünkü onun ebeveynleri o gençken ölmüştü.

若いとき両親が死んだので、叔父さんが彼を育てた。

O ona hâlâ gençken yurt dışına gitmesini tavsiye etti.

彼女は彼がまだ若いのに海外へ行くようアドバイスした。

Uzun zaman önce ben gençken, ben her gün günlüğüme yazardım.

昔私が若かったときには毎日日記をつけていたものだ。

Tom hâlâ çok gençken hem annesini hem de babasını kaybetti.

トムは幼くして両親を亡くした。