Translation of "Yaşıyordu" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Yaşıyordu" in a sentence and their italian translations:

Şaşırdım, o yaşıyordu.

- Con mia sorpresa, era viva.
- Con mia sorpresa, lei era viva.

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

- La gente viveva in villaggi.
- Le persone vivevano in villaggi.

Tom yalnız yaşıyordu.

- Tom viveva da solo.
- Tom abitava da solo.

Tom Boston'da yaşıyordu.

- Tom viveva a Boston.
- Tom abitava a Boston.

Fadıl burada yaşıyordu.

- Fadil viveva qui.
- Fadil abitava qui.

Leyla, Kahire'de yaşıyordu.

- Layla viveva al Cairo.
- Layla abitava al Cairo.

Sami yalnız yaşıyordu.

Sami viveva da solo.

Leyla, Kahire'nin kuzeyinde yaşıyordu.

- Layla viveva a nord del Cairo.
- Layla abitava a nord del Cairo.

Keşiş ahşap bir kulübede yaşıyordu.

- L'eremita viveva in una capanna di legno.
- L'eremita abitava in una capanna di legno.

Tom geçen yıl Boston'da yaşıyordu.

- Tom viveva a Boston l'anno scorso.
- Tom abitava a Boston l'anno scorso.

Tom bir kütüphanenin yanında yaşıyordu.

- Tom viveva accanto a una biblioteca.
- Tom abitava accanto a una biblioteca.

Kral bir zamanlar o sarayda yaşıyordu.

Il re una volta viveva in quel palazzo.

O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.

- Viveva da sola in una capanna.
- Lei viveva da sola in una capanna.

Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşıyordu.

Naoki era povero e viveva in una capanna.

- Bütün köpekler hayattaydı.
- Köpeklerin hepsi yaşıyordu.

- Tutti i cani erano vivaci.
- Tutti i cani erano vivi.

Ben doğduğumda anne babam Boston'da yaşıyordu.

- I miei genitori vivevano a Boston quando sono nato.
- I miei genitori vivevano a Boston quando sono nata.
- I miei genitori abitavano a Boston quando sono nato.
- I miei genitori abitavano a Boston quando sono nata.

Bir zamanlar, güzel bir prenses yaşıyordu.

C'era una volta una bella principessa.

- Herkes yaşıyordu.
- Herkes hayattaydı.
- Herkes sağdı.

- Tutti erano vivi.
- Erano tutti vivi.

Sami çok zor bir hayat yaşıyordu.

- Sami ha avuto una vita molto difficile.
- Sami ebbe una vita molto difficile.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

In quasi tutti i casi, i pazienti vivevano vicino all'epicentro.

Tango küçük bir köyde küçük bir çocukla yaşıyordu.

Tango viveva con un bambino piccolo in un paesino.

Tom anne ve babası ile birlikte Boston'da yaşıyordu.

- Tom viveva con i suoi genitori a Boston.
- Tom abita con i suoi genitori a Boston.

- Tom çocukken nerede yaşıyordu?
- Tom bir çocukken nerede yaşadı?

Dov'è vissuto Tom da bambino?

Bir bir şehirde yaşıyorum, ancak ailem bir köyde yaşıyordu.

Io vivo in città, ma i miei genitori vivevano in campagna.

Uzun zaman önce, çoğu insan mevsimler değiştikçe taşınan gruplarda yaşıyordu.

Molto tempo fa, la maggior parte delle persone vivevano in gruppi che si spostavano appena cambiavano le stagioni.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

- È abituata a vivere da sola.
- Lei è abituata a vivere da sola.

Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.

Quando Colombo scoprì l'America, i bisonti (bufali americani) occupavano vasti territori.

- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral yaşıyordu.
- Bir zamanlar üç kızı olan bir kral vardı.

C'era una volta un re che aveva tre figlie.