Translation of "Yürüyüş" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Yürüyüş" in a sentence and their italian translations:

Yürüyüş sevmiyorum.

- Non mi piace fare escursioni.
- A me non piace fare escursioni.
- Non mi piace l'escursionismo.
- A me non piace l'escursionismo.
- Non mi piace il trekking.
- A me non piace il trekking.

Ben yürüyüş yapıyordum.

- Stavo facendo una passeggiata.
- Io stavo facendo una passeggiata.

Yürüyüş için dışarıdaydım.

- Ero fuori per una passeggiata.
- Io ero fuori per una passeggiata.
- Ero fuori per una camminata.
- Io ero fuori per una camminata.

Yürüyüş yapmayı severim.

- Mi piace correre.
- A me piace correre.
- Mi piace fare jogging.
- A me piace fare jogging.

Bir yürüyüş yapalım.

Facciamo una passeggiata.

- Ben bir parkta yürüyüş yapıyorum.
- Parkta yürüyüş yapıyorum.

- Sto facendo una passeggiata in un parco.
- Io sto facendo una passeggiata in un parco.

Caddeler yerine yürüyüş alanları

e marciapiedi al posto delle strade,

Yürüyüş iyi bir egzersizdir.

Camminare è un buon esercizio.

Canım yürüyüş yapmak istiyor.

- Mi va di fare una passeggiata.
- A me va di fare una passeggiata.
- Ho voglia di fare una passeggiata.
- Io ho voglia di fare una passeggiata.

Parkta bir yürüyüş yaptık.

- Abbiamo fatto una passeggiata nel parco.
- Facemmo una passeggiata nel parco.

O yürüyüş yapmayı sever.

- Gli piace fare delle passeggiate.
- A lui piace fare delle passeggiate.

Babam parkta yürüyüş yapıyor.

Papà sta facendo una passeggiata nel parco.

Tom dışarıda yürüyüş yapıyor.

Tom è fuori che fa una passeggiata.

Yürüyüş için dışarı çıktı.

È fuori per una passeggiata.

Bir yürüyüş yap, Tom.

Fai un'escursione, Tom.

Neden bir yürüyüş yapmıyoruz?

Perché non facciamo una passeggiata?

Yürüyüş yapmak ister misin?

- Vuoi fare una passeggiata?
- Vuole fare una passeggiata?
- Volete fare una passeggiata?

Ben bir yürüyüş yaptım.

Ho fatto una passeggiata.

Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.

Camminare è un ottimo esercizio.

Babam parkta yürüyüş yapar.

Mio padre fa una passeggiata nel parco.

O bir yürüyüş yapıyor.

- Sta facendo una passeggiata.
- Lui sta facendo una passeggiata.

O kısa bir yürüyüş.

È una breve passeggiata.

İstasyon bir saatlik yürüyüş mesafesinde.

Ci vuole un'ora per andare a piedi alla stazione.

Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.

Camminare è una forma di esercizio sana.

Babam parkta bir yürüyüş yapıyor.

- Mio padre fa una passeggiata nel parco.
- Mio padre sta facendo una passeggiata nel parco.

Tom parkta bir yürüyüş yaptı.

- Tom ha fatto una passeggiata al parco.
- Tom fece una passeggiata al parco.

O, parkta bir yürüyüş yaptı.

- Ha fatto una passeggiata nel parco.
- Lei ha fatto una passeggiata nel parco.
- Fece una passeggiata nel parco.
- Lei fece una passeggiata nel parco.

Bazen yürüyüş için dışarı çıkarım.

A volte esco per fare una passeggiate.

Yürüyüş için köpeğimi dışarı çıkaracağım.

Porterò il mio cane a passeggio.

Yaşlı adam parkta yürüyüş yapıyor.

L'anziano sta facendo una passeggiata nel parco.

Yürüyüş için güzel bir gün.

È una bella giornata per una passeggiata.

Tom yürüyüş yapıyor gibi hissetti.

- Tom aveva voglia di fare una passeggiata.
- A Tom andava di fare una passeggiata.

Tom Mary ile yürüyüş yapıyor.

Tom sta facendo una passeggiata con Mary.

Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

- Posso uscire per fare una passeggiata?
- Posso andare fuori per fare una passeggiata?

Kütüphane beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

La biblioteca è a cinque minuti a piedi.

Güzel bir yürüyüş yaptın mı?

Hai fatto una bella passeggiata?

Yemeklerden sonra yürüyüş yapmaktan hoşlanırım.

- Mi piace fare una passeggiata dopo i pasti.
- A me piace fare una passeggiata dopo i pasti.

Yürüyüş sağlıklı bir egzersiz türüdür.

Camminare è una forma di esercizio sana.

- Babam yürüyüş yapar.
- Babam yürüyor.

- Mio padre cammina.
- Mio padre passeggia.

Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.

- La tempesta mi ha impedito di uscire per fare una passeggiata.
- La tempesta mi impedì di uscire per fare una passeggiata.

Tom bir yürüyüş için dışarı çıktı.

Tom è uscito per fare una passeggiata.

Evim istasyondan on dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

Casa mia è a dieci minuti a piedi dalla stazione.

Bir yürüyüş için zamanım bile yok.

Non ho neppure tempo per una passeggiata.

Okulumuz buradan on dakikalık yürüyüş mesafesinde.

La nostra scuola è a dieci minuti a piedi da qui.

Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.

- A Tom piace fare delle passeggiate da solo.
- A Tom piace fare delle passeggiate per conto suo.

Kısa bir yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?

Posso uscire per una breve passeggiata?

O nehir boyunca sık sık yürüyüş yapardım.

Io ero abituato a fare spesso passeggiate lungo il fiume.

Bu, otobüs durağına altı dakikalık bir yürüyüş.

Ci vogliono sei minuti a piedi per raggiungere la fermata dell'autobus.

Tom'un canı yürüyüş için dışarı çıkmak istedi.

Tom aveva voglia di uscire a fare una passeggiata.

Güneş batmadan önce sahilde bir yürüyüş yaptık.

Subito prima che calasse il sole abbiamo fatto una passeggiata sulla spiaggia.

Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.

Andiamo a farci una passeggiata.

Yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu

la pletora delle proteste in marcia non mi rappresenta.

- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.

- Mi piace camminare.
- A me piace camminare.

Güzel bir gün ve bir yürüyüş yapmak istiyorum.

È una bella giornata e ho voglia di fare una passeggiata.

- Yürüyüş yapmaya ne dersin?
- Yürüyüşe çıkmaya ne dersin?

- Che ne dici di fare una passeggiata?
- Che ne dice di fare una passeggiata?
- Che ne dite di fare una passeggiata?

Tom akşam yemeğinden önce sık sık yürüyüş yapar.

Tom fa spesso una passeggiata prima di cena.

Benim evim istasyondan sadece beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.

La mia casa è solo a cinque minuti a piedi dalla stazione.

- Tom yürüyüş yapmayı sever.
- Tom yürüyüşe çıkmaktan hoşlanır.

A Tom piace fare delle passeggiate.

Parkta yürüyüş yapar gibi rahat ve doğal bir histi,

Mi sembrò tranquillo e naturale come una passeggiata nel parco,

Güzel bir yürüyüş yapmaktan daha iyi bir şey yoktur.

Non c'è niente di meglio che fare una bella passeggiata.

Sanırım senin bir çift yeni yürüyüş ayakkabıları alman gerekiyor.

Penso che tu abbia bisogno di acquistare un nuovo paio di scarponi da montagna.

Akşam yemeğinden sonra bir yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?

- Cosa ne dici di uscire a fare una passeggiata dopo cena?
- Cosa ne dice di uscire a fare una passeggiata dopo cena?
- Cosa ne dite di uscire a fare una passeggiata dopo cena?

Güzel bir gün, değil mi? Neden bir yürüyüş için dışarı çıkmıyoruz?

È una bella giornata, non è vero? Perché non usciamo a fare una passeggiata?

Tom bir sonraki tatilini yürüyüş ve kamp yaparak geçirmek istediğini söyledi.

Tom ha detto che vuole passare la sua prossima vacanza facendo trekking e campeggiando.

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.

Mia nonna era solita uscire per una passeggiata quasi ogni giorno, ma adesso, raramente o mai, esce di casa.