Translation of "Kocaman" in Italian

O kocaman.

È enorme.

Bu kocaman.

Questo è enorme.

Sorun kocaman.

- Il problema è enorme.
- Il problema è immenso.

- Evren kocaman bir okul.
- Kainat kocaman bir okul.

L'universo è una grande scuola.

- Bu çok büyük.
- O kocaman.
- Bu kocaman.
- Bu hayvani.

È enorme.

Mary'nin kocaman göğüsleri var.

- Mary ha le tette enormi.
- Mary ha delle tette enormi.

Kocaman bir evde yaşıyor.

Vive in una casa enorme.

Tom kocaman, değil mi?

Tom è enorme, vero?

Ben kocaman bir hata yaptım.

E io ne ho fatto uno gigantesco.

İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.

Le mucche sembravano grandi e docili.

Tom'un kocaman bir göbeği var.

- Tom ha il pancione.
- Tom ha la pancia.

Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.

Vive da solo in una casa enorme.

Bu kocaman bir zaman kaybıdır.

Questa è un'enorme perdita di tempo.

Kocaman bir canavar dağdan aşağıya iniyor.

Un mostro gigante sta scendendo dalla montagna.

- Tom'un telefonu kocaman.
- Tom'un telefonu büyüktür.

Il telefono di Tom è enorme.

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

I colughi hanno occhi enormi, sempre alla ricerca di pericoli.

Ve kocaman, zehirli bir anemonun altına gizlendi.

e si nasconde sotto un grosso anemone velenoso.

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.

Da una piccola scintilla, può nascere una grande fiamma.

- Bu bina kocaman.
- Bu bina çok büyük.

Questo edificio è enorme.

"Onun bisepsleri kocaman." "Onun trisepsine ne dersin?"

"I suoi bicipiti sono enormi." "Che ne dici dei suoi tricipiti?"

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Visto dal cielo, il fiume sembrava un enorme serpente.

- Muhteşem bir iş yaptın.
- Sana kocaman bir aferin.

- Hai fatto un lavoro splendido.
- Tu hai fatto un lavoro splendido.
- Ha fatto un lavoro splendido.
- Lei ha fatto un lavoro splendido.
- Avete fatto un lavoro splendido.
- Voi avete fatto un lavoro splendido.

- O, büyük bir evde yaşıyor.
- O, kocaman bir evde yaşıyor.

Vive in una casa enorme.

- O, çok büyük bir eve sahiptir.
- Onun kocaman bir evi var.

- Possiede una casa molto grande.
- Lei possiede una casa molto grande.

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

Abbiamo tutto il deserto per scegliere, ma dobbiamo decidere da che parte andare.