Translation of "Yapabilirim" in German

0.013 sec.

Examples of using "Yapabilirim" in a sentence and their german translations:

- Ben kayak yapabilirim.
- Kayak yapabilirim.

Ich kann Ski fahren.

Ne yapabilirim?

Was könnte ich tun?

Sanırım yapabilirim.

Ich glaube, ich kann's.

Onsuz yapabilirim.

- Ich komme ohne aus.
- Ich kann darauf verzichten.

Onu yapabilirim.

Ich kann das tun.

İstediğimi yapabilirim.

Ich kann machen, was ich will.

- Bunu şimdi yapabilirim.
- Onu şimdi yapabilirim.

Ich kann es jetzt machen.

Daha ne yapabilirim?

- Was kann ich noch tun?
- Was kann ich sonst noch tun?

Onu kendim yapabilirim.

Ich kann das selbst machen.

Başka ne yapabilirim?

Was kann ich sonst noch tun?

Onu nasıl yapabilirim?

Wie kann ich das zu Wege bringen?

Umarım bunu yapabilirim.

Ich hoffe, dass ich das kann.

Bunu tekrar yapabilirim.

Ich könnte es wieder tun.

Bunu şimdi yapabilirim.

Ich könnte es genauso gut jetzt machen.

Bunu kendim yapabilirim.

Ich kann das selbst.

Biraz daha yapabilirim.

Ich kann mehr machen.

Bunu uykumda yapabilirim.

Das könnte ich im Schlaf.

Onu sensiz yapabilirim.

- Das schaffe ich ohne dich.
- Das schaffe ich ohne euch.

Bu olmadan yapabilirim.

- Ich komme ohne dem aus.
- Ich kann ohne dem leben.
- Ich kann darauf verzichten.

Ben kayak yapabilirim.

Ich kann Ski fahren.

Ben bunu yapabilirim.

Ich kann das!

Şimdi ne yapabilirim?

Was kann ich jetzt tun?

Sihirli numaralar yapabilirim.

Ich kann Zaubertricks.

- Onu tek başıma yapabilirim.
- Onu yalnız başıma yapabilirim.

- Ich kann es selbst machen.
- Ich kann das alleine machen.

- Onu ben de yapabilirim.
- Ben de onu yapabilirim.

Ich kann es auch tun.

Onu tek başıma yapabilirim!

Ich kann das alleine.

Bütün gün bunu yapabilirim.

Das könnte ich den ganzen Tag über machen.

Bu arada ne yapabilirim?

Was kann ich in der Zwischenzeit tun?

Ben bunu kendim yapabilirim.

- Ich kann das alleine.
- Ich kann es selbst machen.

Kendi payıma düşeni yapabilirim.

Ich kann mein Eigengewicht tragen.

Bunu tek başıma yapabilirim.

- Ich schaffe es alleine.
- Ich kann das allein.

Tom için onu yapabilirim.

Ich kann das für Tom tun.

Şu anda onu yapabilirim.

Ich kann das sofort machen.

Bütün gece bunu yapabilirim.

Ich kann das den ganzen Abend über tun.

Belki bunu tekrar yapabilirim.

Vielleicht darf ich es nochmal machen.

Sizin için ne yapabilirim?

Was kann ich für Sie tun?

Nerede biraz alışveriş yapabilirim?

- Wo kann ich etwas einkaufen?
- Wo kann ich Einkäufe erledigen?

Onu daha sonra yapabilirim.

Das mache ich vielleicht später.

Fakat onu nasıl yapabilirim*

Aber wie soll ich das machen?

İstersem her şeyi yapabilirim!

Ich kann alles, wenn ich will!

Ben de yanlış yapabilirim.

Auch ich kann mich irren.

- Peki, senin için ne yapabilirim?
- Peki, sizin için ne yapabilirim?

Was kann ich also für Sie tun?

- Ben bir hafta içinde bunu yapabilirim.
- Ben bunu bir haftada yapabilirim.

Ich schaffe das in einer Woche.

Bana izin verirsen bunu yapabilirim.

- Ich kann es tun, wenn Sie mich lassen.
- Ich kann es, wenn du mich nur lässt.

Beni özendirme. Sadece onu yapabilirim.

Führe mich nicht in Versuchung! Sonst tue ich das noch!

Sanırım bunu boş vaktimde yapabilirim.

Ich denke, dass ich es in meiner Freizeit machen könnte.

Senin için başka ne yapabilirim?

- Was kann ich sonst noch für dich tun?
- Was kann ich sonst noch für Sie tun?
- Was kann ich sonst noch für euch tun?

Yardım etmek için ne yapabilirim?

Wie kann ich behilflich sein?

Boş ver, onu kendim yapabilirim.

- Nicht schlimm, ich kann es selbst tun.
- Macht nichts, ich kann es selber machen.

Onu iki saat içinde yapabilirim.

Ich kann es in zwei Stunden schaffen.

Bunu onun yardımı olmadan yapabilirim.

Ich kann das ohne ihre Hilfe.

Onun yardımı olmadan da yapabilirim.

Ich kann auch ohne ihre Hilfe auskommen.

Sizin için ne yapabilirim, bayım?

Was kann ich für Sie tun, mein Herr?

Bunu Tom'dan daha hızlı yapabilirim.

- Ich kann das schneller als Tom.
- Ich kann das schneller tun als Tom.

Sen bana okurken,ben dikişimi yapabilirim.

Ich kann nähen, während du mir vorliest.

Yardım etmek için başka ne yapabilirim?

Wie kann ich noch helfen?

Size yardım etmek için ne yapabilirim.

- Womit kann ich Ihnen dienen?
- Was kann ich tun, um dir zu helfen?

Bu akşam senin için ne yapabilirim?

- Was kann ich heute Abend für dich tun?
- Was kann ich heute Abend für euch tun?
- Was kann ich heute Abend für Sie tun?

- Sanırım onu yapabilirim.
- Ben bunu yapabileceğimi düşünüyorum.

Ich denke, ich kann das machen.

Aç mısın? İstersen sana bir sandviç yapabilirim.

- Hast du Hunger? Ich kann dir ein Brot machen, wenn du möchtest.
- Haben Sie Hunger? Ich kann Ihnen ein Brot machen, wenn Sie möchten.

Bu projede kendim için nasıl yatırım yapabilirim?

Wie kann ich mich in dieses Projekt einbringen?

Onu Tom'un yapabileceğinden çok daha iyi yapabilirim.

Was ich sehr gut tun kann, kann Tom nur mäßig.

Uçamayacağımı kim söyledi? İstersem her şeyi yapabilirim!

Wer sagt, dass ich nicht fliegen kann? Ich kann alles, wenn ich will!

Mary ve Alice arasında nasıl seçim yapabilirim?

Wie könnte ich zwischen Maria und Elke wählen?

Onunla ne istersem yapabilirim ve sonuçları tahmin edebilirim.

ich konnte damit tun, was ich wollte, und die Ergebnisse vorhersagen.

Yakında vazgeçebilirim ve onun yerine sadece şekerleme yapabilirim.

Es kann sein, dass ich bald aufgebe und stattdessen ein Nickerchen mache.

Onu yapmayı planlamamıştım fakat gerçekten yapmamı istiyorsan yapabilirim.

Ich hatte das zwar nicht vor, aber wenn du denn willst, kann ich’s gerne tun.

Onu on dakikadan daha az süre içinde yapabilirim.

Das kann ich in weniger als zehn Minuten machen.

- Sizin için ne yapabilirim?
- Size nasıl yardımcı olabilirim?

- Was kann ich für Sie tun?
- Was darf es sein bitte?

Böyle bir durum göz önüne alındığında başka ne yapabilirim?

Was hätte ich angesichts einer solchen Situation sonst tun können?

Ben o cam akan yazıları okuyup haber sunuculuğu yapabilirim yani

Ich kann diese glasfließenden Artikel lesen und Nachrichtenmoderator sein.

- Onu boş vaktimde yapabileceğimi düşünüyorum.
- Sanırım bunu boş vaktimde yapabilirim.

Ich denke, dass ich es in meiner Freizeit machen könnte.

Her şey iyi giderse, ben günde iki üç adet yapabilirim.

Wenn alles gut geht, kann ich pro Tag zwei bis drei Stück machen.

Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?

Was kann ich tun, um mehr so wie ein Muttersprachler zu klingen?

"Ne! Sen hâlâ o adamla birlikte misin?" ve biz cevaplarız: "Ne yapabilirim! Onu seviyorum!"

"Was?! Du bist immer noch mit dem Typen zusammen?" und sie antwortete: "Was soll ich tun? Ich LIEBE ihn!"