Translation of "Yapabileceğin" in German

0.007 sec.

Examples of using "Yapabileceğin" in a sentence and their german translations:

- Tüm yapabileceğin beklemektir.
- Tüm yapabileceğin beklemek.

Alles was du tun kannst ist warten.

Yapabileceğin her şeyi yap.

Gib dein Möglichstes!

Yapabileceğin her şeyi yaptın.

- Sie haben alles getan, was Sie konnten.
- Ihr habt alles getan, was ihr konntet.

Yapabileceğin bir şey olmalı.

Es muss doch etwas geben, was du tun kannst.

Yapabileceğin bir şey var mı?

Kannst du irgend etwas tun?

İstediğini yapamadığında, yapabileceğin şeyi yap.

Wenn man nicht machen kann, was man will, macht man, was man kann.

O konuda yapabileceğin hiçbir şey yok.

Es gibt nichts, was du daran ändern könntest.

Bunun hakkında yapabileceğin bir şey yok.

Daran lässt sich nichts ändern.

Tom için yapabileceğin bir şey yok.

Du kannst nichts für Tom tun.

Onun için yapabileceğin hiçbir şey yok.

Du kannst nichts für ihn tun.

- O konuda kesinlikle yapabileceğin hiçbir şey yoktu.
- Kesinlikle onun hakkında yapabileceğin hiçbir şey yoktu.

Da war einfach nichts zu machen.

Şimdi onun hakkında yapabileceğin bir şey yok.

Daran lässt sich jetzt nichts ändern.

Bu konuda yapabileceğin bir şey olmadığını biliyordum.

Ich wusste, da war nichts zu machen.

Yapabileceğin en kısa zamanda buraya gelmen gerekiyor.

Du musst so schnell wie möglich herkommen.

Onun olmasını engellemek için yapabileceğin bir şey yok.

Es gibt nichts, was du hättest tun können, um das zu verhindern.

Yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı?

- Kannst du irgendwie helfen?
- Könnt ihr irgendwie helfen?
- Können Sie irgendwie helfen?

Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.

Du kannst nicht mehr für mich tun.

- Bugün yapabileceğin şeyi yarına bırakma.
- Bugünkü işini yarına bırakma.

Was du heute kannst besorgen, das verschiebe nicht auf morgen.

Geçmiş geçmişte kalmıştır. Onun hakkında yapabileceğin hiçbir şey yok.

- Die Vergangenheit ist Vergangenheit. Da kann man nichts dagegen machen.
- Was geschehen ist, das ist geschehen. Man kann nichts mehr daran ändern.

- Elinden gelen o mudur?
- Yapabileceğin en iyi bu mu?

Ist das alles, was du kannst?

Ona yapabileceğin herhangi bir yardım için şimdiden size teşekkür etmek istiyorum.

- Ich möchte dir im Voraus für jedwede Hilfe danken, die du ihr zu geben vermagst.
- Ich möchte Ihnen im Voraus für jedwede Hilfe danken, die Sie ihr zu geben vermögen.
- Ich möchte euch im Voraus für jedwede Hilfe danken, die ihr in der Lage seid, ihr zu geben.
- Ich möchte dir schon jetzt für jede Hilfe danken, die du ihr angedeihen lassen kannst.