Translation of "Politikacı" in German

0.003 sec.

Examples of using "Politikacı" in a sentence and their german translations:

Şu politikacı Arizonalı.

Der Politiker kommt aus Arizona.

Politikacı görevden alındı.

Der Politiker wurde seines Amtes enthoben.

Tom bir politikacı.

Tom ist Politiker.

Politikacı değilim değilim.

Ich bin kein Politiker.

Politikacı sözünü tutmadı.

Der Politiker hielt sein Versprechen nicht.

Politikacı rüşvet almaktan utanmıyordu.

Der Politiker schämte sich nicht dafür, Bestechungsgelder angenommen zu haben.

O sadece bir politikacı.

Er ist bloß ein Politiker.

Politikacı Kongreye reformlar önerdi.

Der Politiker schlug dem Kongress Reformen vor.

Politikacı işçileri harekete geçirdi.

Der Politiker wiegelte die Arbeiter auf.

Bir politikacı olmak zor.

Politiker sein ist schwer.

Sözlerini tutmayan birçok politikacı var.

Es gibt viele Politiker, die ihre Versprechen nicht halten.

O iyi bir politikacı değildi.

Er war kein guter Politiker.

O politikacı kesinlikle dürüst değil.

Dieser Politiker ist keineswegs ehrlich.

"Dürüst politikacı" ifadesi bir çelişkidir.

Der Ausdruck 'ehrlicher Politiker' ist ein Widerspruch in sich.

Onun hırsı büyük bir politikacı olmaktır.

Er hatte den Ehrgeiz, ein großer Politiker zu sein.

Bu politikacı, tipik bir şampanya sosyalistidir.

Dieser Politiker ist ein würdiger Vertreter der Toskana-Fraktion.

Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

- Der Politiker ist glatt wie ein Aal.
- Der Politiker ist aalglatt.

Rüşvet vermedikçe, o politikacı seninle görüşmez.

Dieser Politiker wird sich nicht mit dir treffen, wenn du ihn nicht schmierst.

O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.

Er wird dem Druck eines Politikers niemals nachgeben.

Benjamin Franklin Amerikalı bir politikacı ve mucit.

Benjamin Franklin war ein amerikanischer Politiker und Erfinder.

O bir politikacı değil, fakat bir avukat.

Er ist kein Politiker, sondern Anwalt.

Onun büyük bir politikacı olma hırsı vardı.

Er hatte den Ehrgeiz, ein großer Politiker zu sein.

- Politikacı istifasını ilan etti.
- Siyasetçi istifasını açıkladı.

Der Politiker gab seinen Rücktritt bekannt.

Bir politikacı her zaman aldığı paranın hesabını verebilmeli.

Ein Politiker soll stets Rechenschaft über das Geld ablegen können, das er erhält.

Politikacı öldüğünde, herkes oğulun babasının izinden gideceğini umuyordu.

Als der Politiker starb, hoffte jeder, dass sein Sohn in die Fußstapfen seines Vaters treten würde.

- Politikacı kongreye değişiklikler yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reform yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reformlar önerdi.
- Politikacı kongreye değişiklikler önerdi.

Der Politiker schlug dem Kongress Reformen vor.

Politikacı güvenimizi kötüye kullandığı için özür dileme zahmetinde bulunmadı.

Der Politiker machte sich nicht die Mühe, sich dafür zu entschuldigen, unser Vertrauen missbraucht zu haben.

Benim ilk izlenimim onun anlayışlı bir politikacı olduğu yönünde.

Mein erster Eindruck war, dass er ein diplomatischer Politiker ist.

Bu politikacı küresel ısınmayla mücadele için yeşil vergi önerdi.

Dieser Politiker hat eine Umweltsteuer zur Bekämpfung der Erderwärmung vorgeschlagen.

Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu " yaşayan en seksi politikacı" olarak nitelendirdi.

Der kanadische Premierminister Justin Trudeau wurde von der deutschen Zeitung „Die Welt“ zum „feschesten Politiker der Welt“ gekürt.