Translation of "Olmalıyım" in German

0.014 sec.

Examples of using "Olmalıyım" in a sentence and their german translations:

- Yolumda olmalıyım.
- Gidiyor olmalıyım.

Ich muss jetzt gehen.

- Soğuk almış olmalıyım.
- Üşütmüş olmalıyım.

Ich muss mich erkältet haben.

- Aklımı kaçırmış olmalıyım.
- Çıldırmış olmalıyım.

Ich muss verrückt sein.

Deşarj olmalıyım.

Ich muss mal etwas Dampf ablassen.

Okulda olmalıyım.

Ich sollte in der Schule sein.

Kör olmalıyım.

Ich muss blind sein.

Orada olmalıyım.

Ich muss dort sein.

Bayılmış olmalıyım.

Ich muss wohl in Ohnmacht gefallen sein.

İyi olmalıyım.

Ich sollte schon klarkommen.

Konsantre olmalıyım.

Ich muss mich konzentrieren.

Yanılmış olmalıyım.

Ich muss mich wohl geirrt haben.

- Rüya görüyor olmalıyım.
- Ben hayal görüyor olmalıyım.

Ich habe wohl geträumt.

Pekala, gidiyor olmalıyım.

- Nun, ich muss jetzt los.
- Nun, ich muss jetzt gehen.

Berbat görünüyor olmalıyım.

- Ich muss furchtbar aussehen.
- Ich muss lächerlich aussehen.

Onu unutmuş olmalıyım.

Ich muss es vergessen haben.

Hayal kuruyor olmalıyım.

Ich glaube, ich träume.

Onu kaybetmiş olmalıyım.

- Ich muss es verloren haben.
- Ich muss es wohl verloren haben.

Sağır oluyor olmalıyım.

Ich werde wohl langsam taub.

Ben gitmiş olmalıyım.

Ich muss mal verschwinden.

Cüzdanımı süpermarkette kaybetmiş olmalıyım.

Ich muss meine Geldbörse im Supermarkt verloren haben.

Düşünmek için yalnız olmalıyım.

Zum Nachdenken muss ich allein sein.

Tom için mutlu olmalıyım.

Ich sollte mich für Tom freuen.

Yanlış numara çevirmiş olmalıyım.

Ich muss die falsche Nummer haben.

Tom geldiğinde hazır olmalıyım.

Ich muss fertig sein, wenn Tom ankommt.

Tom'la daha dürüst olmalıyım.

Ich hätte zu Tom ehrlicher sein sollen.

Seninle aynı fikirde olmalıyım.

- Ich muss dir zustimmen.
- Ich muss Ihnen zustimmen.
- Ich muss euch zustimmen.

Onun üzerine oturmuş olmalıyım.

Ich muss wohl drauf gesessen sein.

Ben eşimle evde olmalıyım.

Ich sollte zuhause bei meiner Frau sein.

Öğle yemeği yapıyor olmalıyım.

Ich sollte das Mittagessen machen.

Neden size yardımcı olmalıyım?

Wieso sollten wir dir helfen?

Onu hayal etmiş olmalıyım.

Ich muss es geträumt haben.

Ben buna sahip olmalıyım.

Ich muss es haben.

Korkarım ki şimdi gidiyor olmalıyım.

Ich fürchte, ich muss jetzt gehen.

Ben bir hata yapmış olmalıyım.

Ich muss einen Fehler gemacht haben.

Üzgünüm yanlış numara çevirmiş olmalıyım.

Entschuldigung, ich habe mich verwählt.

Onu yanlış yere koymuş olmalıyım.

Ich muss es verlegt haben.

Bir saat içinde tamam olmalıyım.

In einer Stunde bin ich wohl fertig.

Bir şeyi gözümden kaçırmış olmalıyım.

Ich muss etwas übersehen haben.

Üzgünüm. Yanlış numarayı çevirmiş olmalıyım.

Entschuldigung! Ich muss mich verwählt haben.

Üzgünüm. Yanlış numarayı aramış olmalıyım.

Entschuldigung! Ich muss mich verwählt haben.

Biletimi bulamıyorum. Onu kaybetmiş olmalıyım.

Ich kann mein Ticket nicht finden, ich muss es verloren haben.

Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Ich muss mich unbedingt noch rasieren, bevor ich gehe.

- Arabamı başka bir yere park etmiş olmalıyım.
- Arabamı başka yere park etmiş olmalıyım.

- Ich muss meinen Wagen anderwärts abgestellt haben.
- Ich muss mein Auto woanders geparkt haben.

Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyım.

Ich muss aufpassen, um nicht auf der Schlange zu landen.

Ben bir yerde hata yapmış olmalıyım.

Ich muss irgendwo einen Fehler gemacht haben.

Düşünüyorsun, deli olmalıyım ama bu yanlış.

Du denkst, ich sei verrückt, aber das stimmt nicht.

Saat dörde doğru işi bitirmiş olmalıyım.

Ich muss die Arbeit bis vier Uhr abgeschlossen haben.

Saat zaten on bir. Şimdi gidiyor olmalıyım.

Es ist schon elf. Ich muss jetzt gehen.

- Daha dikkatli olmalıyım.
- Daha dikkatli olmam gerekiyor.

Ich muss vorsichtiger sein.

Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgün olmalıyım.

Ich muss Sie leider enttäuschen.

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Und ich werde darauf achten, dass das Feuer die ganze Nacht brennt.

Ben kendimi kötü bir şekilde ifade etmiş olmalıyım.

Ich muss mich schlecht ausgedrückt haben.

Dizüstü bilgisayarımı burada bulamıyorum; onu başka yere koymuş olmalıyım.

Ich kann mein Notebook hier nicht finden; ich muss es woanders hingelegt haben.

Ama deneyimlerime göre biliyorum ki serbest inişte çok dikkatli olmalıyım.

Aus Erfahrung weiß ich, dass man dabei vorsichtig sein muss.

Ve tüm ihtimallere hazır olmalıyım. Aylaklık edemem. Her şey içgüdüsel olmalı.

Ich muss auf alle Eventualitäten vorbereitet sein. Ich kann nicht rumspielen. Es muss instinktiv sein.

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapmak zorundayım?

- Was muss ich tun?
- Was muss ich machen?

"Bunu Tom'a verir misin? bu çok önemli." "onun onu aldığına emin olmalıyım."

„Kannst du Tom das geben? Es ist sehr wichtig.“ – „Ich werde Sorge tragen, dass er’s kriegt.“

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapayım?
- Ne yapmak zorundayım?

- Was muss ich tun?
- Was soll ich tun?
- Was soll ich machen?

- 2.30'a kadar evde olmalıyım.
- 2.30'a kadar evde olmak zorundayım.
- 2.30'a kadar evde olmam gerekiyor.

Ich muss um 2:30 Uhr zu Hause sein.

- 6.30'a kadar ayakta olmalıyım.
- 6.30'a kadar ayakta olmam gerekiyor.
- 6.30'a kadar ayakta olmak zorundayım.

Ich muss um 6:30 Uhr auf sein.

- 2.30'da başka bir yerde olmalıyım.
- 2.30'da başka bir yerde olmak zorundayım.
- 2.30'a kadar başka bir yerde olmam gerekiyor.

Um halb drei muss ich woanders sein.