Translation of "Meryem'in" in German

"Bu örnekler kimin?" "Meryem'in."

„Von wem sind diese Beispiele?“ — „Sie sind von Meryem.“

Meryem'in yüzünden tebessüm eksik olmaz.

Maria hat immer ein Lächeln im Gesicht.

Tom, Meryem'in evde çocuklarla kalmasını istedi.

Tom wollte, dass Maria zu Hause bei den Kindern bleibe.

Tom, Meryem'in ne yapacağını merak etti.

Tom fragte sich, was Maria wohl tun würde.

Tom, Meryem'in kendisine yardım etmesini umuyordu.

Tom erwartete, dass Maria ihm helfe.

Tom ve Meryem'in pek tanışıklığı yok.

Tom und Maria kennen einander kaum.

Tom ve Meryem'in Ekim'de evleneceğini duydum.

Ich habe gehört, dass Tom und Maria im Oktober heiraten.

Tom ve Meryem'in kardeş olduklarını bilmiyordum.

Ich wusste nicht, dass Tom und Maria Geschwister sind.

Tom, Meryem'in öyle bir tepki göstereceğini ummuyordu.

Tom hätte nicht gedacht, dass Maria so reagieren würde.

Tom, Meryem'in konuşmasını çok güzel taklit eder.

Tom kann Marias Art zu sprechen sehr gut nachmachen.

Tom, Meryem'in canı ne isterse yapmasına müsaade etti.

- Tom ließ Maria tun, was immer sie wollte.
- Tom ließ Maria alles tun, was sie wollte.

Tom ile Meryem'in birbirlerine aşık oldukları çok açık.

Tom und Maria sind offensichtlich ineinander verliebt.

Tom küvetten çıkıp, Meryem'in kendisine vermiş olduğu yeni havluyla kurulandı.

Tom stieg aus der Badewanne und trocknete sich mit dem neuen Handtuch ab, das Maria ihm geschenkt hatte.

Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.

Toms vollendete Manieren machten einen großen Eindruck auf Marias Eltern.

- Tom Mary'nin karşısındaki masada oturdu.
- Tom masada Meryem'in karşısına oturdu.

Tom saß Maria am Tisch gegenüber.

- Tom, Meryem'in yanında olmasını arzuladı.
- Tom Mary'nin kendisiyle birlikte olmasını diledi.

Tom wünschte, Maria wäre bei ihm.

- Tom ve Mary'nin beraber çalışmayı öğrenmeleri gerek.
- Tom ve Meryem'in birlikte çalışmayı öğrenmeleri gerek.

- Tom und Maria müssen lernen zusammenzuarbeiten.
- Tom und Maria müssen Zusammenarbeit lernen.

- Tom Mary'nin aksanına göre onun muhtemelen İrlandalı olduğunu söyleyebiliyordu.
- Tom aksanından, Meryem'in muhtemelen İrlandalı olduğunu fark etti.

Tom konnte an Marys Akzent erkennen, dass sie wahrscheinlich aus Irland war.