Translation of "Kentte" in German

Küçük bir kentte büyüdü.

Er ist in einem kleinen Städtchen aufgewachsen.

Tom kentte yaşamak istemez.

Tom will nicht in der Stadt leben.

Bir kentte yaşamak istiyorum.

Ich möchte in einer Stadt leben.

Tatillerde kentte birçok turist vardır.

In der Ferienzeit sind viele Touristen in der Stadt.

Büyük bir kentte yaşamak isterim.

Ich möchte in einer großen Stadt leben.

Osaka yakınındaki küçük bir kentte yaşıyor.

Er lebt in einer kleinen Stadt bei Osaka.

Geçen gün kentte eski komşuma rastladım.

- Ich habe meinen früheren Nachbarn neulich in der Stadt getroffen.
- Ich habe meine frühere Nachbarin neulich in der Stadt getroffen.

Kentte bu tür sebze otomatını görmezsin.

Du findest keine solchen Gemüseverkaufsautomaten in der Stadt.

Eski kocam artık bu kentte yaşamıyor.

Mein Ex-Mann wohnt nicht mehr in dieser Stadt.

Kentte birkaç büyük ahşap eski ev vardı.

Es gab einige große alte Holzhäuser in der Stadt.

Bu kentte üç tane güzellik salonu var.

In dieser Stadt gibt es drei Schönheitssalons.

Bu kentte o kadar çok sinagog yok.

In dieser Stadt gibt es nicht viele Synagogen.

Bu kentte görülecek çok sayıda yer var.

In dieser Stadt gibt es eine Reihe sehenswerter Örtlichkeiten.

O kentte tiyatro,müze, kütüphane ve parklar var.

In dieser Stadt gibt es sowohl Theater als auch Museen, Bibliotheken und Parks.

Onlar bu kentte haftada kaç kez çöp topluyorlar?

Wie oft in der Woche findet in dieser Stadt die Müllabfuhr statt?

- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.

Wir leben in einer schönen Stadt.

- Çok turist var kasabada.
- Şehirde birçok turist var.
- Kentte çok sayıda turist var.

In der Stadt gibt es viele Touristen.

- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.
- Güzel bir şehirde yaşıyoruz.

Wir leben in einer schönen Stadt.

- O şehirde bir sürü yüksek bina var.
- O kentte pek çok yüksek bina vardır.

Es gibt viele hohe Häuser in dieser Stadt.