Translation of "Yaşamak" in German

0.008 sec.

Examples of using "Yaşamak" in a sentence and their german translations:

- Tek başıma yaşamak istemiyorum.
- Yalnız yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht alleine leben.

Havasız yaşamak imkansızdır.

Ohne Luft zu leben ist unmöglich.

Fransa'da yaşamak isterdim.

Ich würde gerne in Frankreich wohnen.

Boston'da yaşamak istemiyorum.

- Ich möchte nicht in Boston leben.
- Ich möchte nicht in Boston wohnen.

Tom yaşamak istiyordu.

Tom wollte leben.

Avustralya'da yaşamak istiyorum.

Ich möchte in Australien leben.

Şehirde yaşamak istiyorum.

Ich will in der Stadt wohnen.

Ben yaşamak istiyorum.

Ich will leben.

Şehirde yaşamak istemiyor.

Er will nicht in der Stadt leben.

Tom yaşamak istiyor.

Tom will leben.

Onunla yaşamak istemiyorum.

Ich möchte damit nicht leben.

Boston'da yaşamak istiyorum.

- Ich möchte in Boston wohnen.
- Ich möchte in Boston leben.

Amerika'da yaşamak istiyorum.

Ich will in Amerika leben.

İtalya'da yaşamak istiyorum.

Ich möchte in Italien leben.

İzlanda'da yaşamak isterim.

Ich möchte auf Island leben.

Onunla yaşamak zorundayım.

Ich muss damit leben.

Japonya'da yaşamak pahalı.

Es ist teuer, in Japan zu leben.

Ebediyen yaşamak istiyorum.

Ich will für immer leben.

Susuz yaşamak imkansızdır.

Es ist unmöglich, ohne Wasser zu leben.

Japonya'da yaşamak pahalıdır.

Es ist teuer, in Japan zu leben.

Yalnız yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht alleine leben.

Avrupa'da yaşamak istiyorum.

Ich würde gerne in Europa leben.

Burada yaşamak istemiyorum.

Ich will hier nicht leben.

Seninle yaşamak istiyorum.

Ich will mit dir leben.

Tampa'da yaşamak istiyorum.

Ich möchte in Tampa leben.

Böyle yaşamak istemiyorum.

Ich will so nicht leben.

Avustralya'da yaşamak nasıldı?

- Wie war das Leben so in Australien?
- Wie war es so, in Australien zu leben?

Burada yaşamak istiyoruz.

- Wir wollen hier leben.
- Wir wollen hier wohnen.

Burada yaşamak istiyorum.

Ich will hier leben.

Brezilya'da yaşamak isterdim.

Ich möchte in Brasilien leben.

Burada yaşamak zorundasın.

Du musst hier leben.

Seninle yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht mit dir zusammenleben.

Nerede yaşamak istersin?

Wo möchtest du leben?

Fransa'da yaşamak isterim.

Ich würde gerne in Frankreich wohnen.

Öyle yaşamak istiyorum.

Ich möchte so leben.

Boston'da yaşamak istemezdim.

In Boston würde ich nicht gern leben.

Yaşamak için koş!

- Lauft um euer Leben!
- Lauf um dein Leben!
- Laufen Sie um Ihr Leben!

Biz yaşamak istiyoruz.

Wir wollen leben.

- Bombay'da yaşamak ister misin?
- Mumbai'de yaşamak ister misiniz?

Würdest du gern in Mumbai wohnen?

Bir toplumda yaşamak istiyorum,

und mehr finanzielle und kulturelle Unterstützung bekommen,

O, şehirde yaşamak istiyor.

Er würde sehr gerne in der Stadt wohnen.

Bir kalede yaşamak istiyorum.

Ich möchte in einem Schloss wohnen.

Bu şehirde yaşamak zordur.

Es ist schwer, in dieser Stadt zu leben.

Artık seninle yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht mehr mit dir zusammenleben.

Sonsuza dek yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht ewig leben.

Gerçekten burada yaşamak istemiyorum.

Hier möchte ich wirklich nicht leben.

Tom öyle yaşamak istemiyor.

Tom möchte nicht so leben.

Tom benimle yaşamak istemiyor.

Tom will nicht mit mir zusammenwohnen.

Bombay'da yaşamak ister misin?

Möchtest du in Mumbai leben?

Onunla yaşamak zorunda kalacağız.

Wir werden damit leben müssen.

Ben, İzlanda'da yaşamak istiyorum.

Ich möchte auf Island leben.

Artık burada yaşamak istemiyorum.

Ich will hier nicht mehr wohnen.

Bunu yaşamak için yapıyorum.

- Ich mache das beruflich.
- Ich werde dafür bezahlt.

Artık Boston'da yaşamak istemiyorum.

Ich möchte nicht mehr in Boston wohnen.

Tom Boston'da yaşamak istiyordu.

Tom wollte in Boston leben.

Tom kentte yaşamak istemez.

Tom will nicht in der Stadt leben.

New York'ta yaşamak istiyorum.

Ich würde gerne in New York leben.

Ben kırsalda yaşamak istiyorum.

Ich möchte auf dem Land leben.

Hayatımı böyle yaşamak istemiyorum.

Ich will so nicht leben.

Tom Boston'da yaşamak istiyor.

Tom möchte in Boston leben.

Biz burada yaşamak istiyoruz.

Wir wollen hier leben.

Neden Avustralya'da yaşamak istiyorsun?

Warum willst du in Australien wohnen?

Boston'da yaşamak ister misin?

- Willst du in Boston leben?
- Möchtest du in Boston wohnen?
- Möchten Sie in Boston wohnen?

Tom kırsalda yaşamak istiyor.

Tom will auf dem Lande leben.

Ben Brezilya'da yaşamak istiyorum.

Ich möchte in Brasilien leben.

Ben Boston'da yaşamak istiyorum.

- Ich würde gerne in Boston leben.
- Ich würde für mein Leben gern in Boston wohnen.

Bir kentte yaşamak istiyorum.

Ich möchte in einer Stadt leben.

Tom Boston'da yaşamak istemiyor.

Tom will nicht in Boston leben.

Yaşamak bir asker olmaktır.

Leben heißt ein Kämpfer sein.

Birlikte yaşamak zorunda kaldık.

Wir mussten zusammenwohnen.

O yaşamak istediğim yer.

- Dort möchte ich leben.
- Das ist, wo ich leben möchte.

Burada yaşamak harika olmalı.

Es muss wundervoll sein, hier zu leben.

Neden Boston'da yaşamak istemiyorsun?

Warum möchtest du nicht in Boston leben?

Tom nerede yaşamak istiyor?

Wo möchte Tom leben?

- Almanya'da yaşamak istediğin doğru mu?
- Almanya'da yaşamak istediğiniz doğru mu?

- Ist es wahr, dass du in Deutschland wohnen wolltest?
- Ist es wahr, dass du in Deutschland leben wolltest?

İyi bir evde yaşamak istiyorum.

Ich möchte in einem vernünftigen Haus wohnen.

Uzun yaşamak istiyorsan sigarayı bırak.

Hör auf zu rauchen, wenn du lange leben willst!

Büyük bir şehirde yaşamak istiyorum.

Ich möchte in einer Großstadt leben.

Artık bu gezegende yaşamak istemiyorum.

Ich will auf diesem Planeten nicht mehr leben.

Böyle yaşamak hoşuna gidiyor mu?

- Gefällt es dir, so zu leben?
- Lebst du gerne so?
- Gefällt es Ihnen, so zu leben?
- Gefällt es euch, so zu leben?

Öyle yaşamak hoşuna gidiyor mu?

- Gefällt es dir, so zu leben?
- Gefällt es Ihnen, so zu leben?
- Gefällt es euch, so zu leben?

Senin evine yakın yaşamak istiyorum.

Ich möchte gerne in der Nähe deines Hauses wohnen.

Hiç kimse ülkemde yaşamak istemiyor.

Niemand möchte in meinem Land leben.

Senin kurallarına göre yaşamak istemiyorum.

Ich will nicht nach deinen Regeln leben.

Evde, ailemle birlikte yaşamak istiyorum.

Ich möchte zu Hause bei meiner Familie wohnen.

Tom, yaptıklarının sonuçlarını yaşamak durumunda.

Tom musste mit den Folgen seiner Taten leben.

Bu şekilde yaşamak size yakışmıyor.

Auf diese Art zu leben passt gar nicht zu Ihnen.