Translation of "Kapıya" in German

0.012 sec.

Examples of using "Kapıya" in a sentence and their german translations:

Kapıya dayanma!

Lehn dich nicht an die Tür!

Kapıya baktım.

- Ich öffnete die Tür.
- Ich ging an die Tür.

Tom kapıya vurdu.

Tom hämmerte an die Tür.

Aynı kapıya çıkar.

Das läuft aufs Gleiche hinaus.

Aynı kapıya çıkıyor.

Das läuft aufs Gleiche hinaus.

Aynı kapıya çıkmaktadır.

Das läuft aufs Gleiche hinaus.

Tom, kapıya yürüdü.

Tom ging ans Tor.

O, kapıya yaklaştı.

Er ging zur Tür.

Yanlış kapıya gittim.

Ich habe die Tür verwechselt.

Bill, kapıya cevap ver.

Bill, mach die Tür auf.

O arabasını kapıya çekti.

Sie fuhr ihr Auto vor das Tor.

Tom, kapıya cevap ver.

Tom, gehe an die Tür!

Kapıya bakma, her kimse.

Gehe nicht an die Tür, egal, wer es ist!

Beni kapıya götürür müsün?

- Bringst du mich zum Tor?
- Begleitet ihr mich zum Tor?
- Würden Sie mich zum Tor bringen?

Benim koltuğum kapıya yakın.

- Mein Sitzplatz ist in der Nähe der Tür.
- Mein Sitzplatz ist bei der Tür.

Tom kapıya doğru yürüdü.

Tom schritt in Richtung Tür.

Onlar kapıya doğru yürüdü.

Sie gingen auf das Tor zu.

Arkadaşlarını karşılamak için kapıya gitti.

- Sie ging zur Tür, um ihre Freunde zu begrüßen.
- Sie ging zur Tür, um ihre Freundinnen zu begrüßen.

Kapıya yeni bir kol taktım.

Ich habe einen neuen Griff an die Tür gemacht.

Tom tüm ağırlığıyla kapıya abandı.

Tom stemmte sich mit seinem ganzen Gewicht gegen die Tür.

O, atını kapıya kadar yürüttü.

Er führte sein Pferd zum Tor.

Tom kulağını kapıya koyup dinledi.

Tom legte sein Ohr an die Tür und lauschte.

Kapıya yürüdüm ve onu açtım.

Ich ging zur Tür und öffnete.

- Beni kapıya kadar geçirmene gerek yok.
- Beni kapıya kadar uğurlamaya zahmet etmeyin.

- Du brauchst mich nicht zur Tür zu bringen.
- Machen Sie sich nicht die Mühe, mich zur Türe zu begleiten.

Kapıya kadar onunla ilgilenmene gerek yoktu.

Du hättest ihn nicht zur Tür begleiten müssen.

Kapıya en yakın oturan oğlanı tanıyorum.

Ich kenne den Jungen, der der Tür am nächsten sitzt.

Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı.

Er rannte in Richtung Tür und versuchte zu fliehen.

Tom ayağa kalktı ve kapıya yöneldi.

Tom stand auf und begab sich zur Tür.

Kapıya gittiğimizde çok yağmur yağmaya başladı.

Genau in dem Moment als wir zum Tor kamen, begann es heftig zu regnen.

Tom ceketini yakaladı ve kapıya yöneldi.

Tom schnappte sich seinen Mantel und ging in Richtung Tür.

Tom ön kapıya kadar Mary'yle yürüdü.

Tom brachte Maria zur Haustür.

Benzin kamyonu kapıya çarptı ve patladı.

Der Tanklaster rammte das Tor und flog in die Luft.

Tom gitarını aldı ve kapıya doğru gitti.

Tom schnappte sich seine Gitarre und ging in Richtung Tür.

Tom kapıya doğru yürüdü ve zili çaldı.

Tom ging an die Tür und klingelte.

Tom kalktı ve arka kapıya doğru yöneldi.

Tom stand auf und begab sich zur Hintertür.

Tom ön kapıya doğru yürüdü ve çaldı.

Tom ging an die Eingangstür und klopfte.

- Tom kapıya tekme attı.
- Tom kapıyı tekmeledi.

Tom trat die Tür ein.

Ona kapıya kadar eşlik etmeniz gerekli değildi.

Du hättest ihn nicht zur Tür bringen müssen.

Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.

Tom hängte seinen Mantel an einen der Haken nahe der Tür.

Kadın sandalyeden kalktı ve kapıya doğru baktı.

Die Frau stand vom Stuhl auf. Und sie blickte zur Tür.

Konserden sonra kalabalık en yakın kapıya doğru gitti.

Nach dem Konzert bewegte sich die Masse der nächsten Tür zu.

Tom Mary'nin kolunu yakaladı ve onu kapıya doğru çekti.

- Tom packte Maria am Arm und zerrte sie zur Tür.
- Tom packte Maria am Arm und zerrte sie in Richtung Tür.

Tom ve Mary koltuklarından kalktılar ve kapıya doğru gittiler.

Tom und Maria erhoben sich von ihren Plätzen und gingen zur Tür.

Tom Mary ile kapıya kadar yürüdü ve o gitti.

Tom brachte Maria zur Tür, und sie ging.

- Tipim değilsin sanırım.
- Sanırım bana göre değilsin.
- Başka kapıya!

Ich glaube, du bist nicht mein Typ.

Tom ön kapıya geldiğinde onun biraz açık olduğunu fark etti.

Als Tom zur Haustür kam, bemerkte er, dass sie ein wenig offenstand.

Tom kulağını kapıya bastırdı, bitişik odada neler olduğunu duymaya çalıştı.

Tom hielt sein Ohr an die Tür, um zu hören, was im Nebenzimmer vor sich ging.

Tom, kapının vurulduğunu duydu ve açmak üzere kapıya doğru yürüdü.

Tom hörte ein Klopfen und ging an die Tür, um sie zu öffnen.

Tom ve Mary'nin konuştuklarını duyup duyamadığımı görmek için kulağımı kapıya bastırdım.

Ich hielt mein Ohr an die Tür, um zu hören, worüber Tom und Maria sprachen.

- Tom birisinin kapıyı üç kez çaldığını duydu.
- Tom birisinin kapıya üç kez vurduğunu duydu.

Tom hörte, wie jemand dreimal an die Türe klopfte.

Her yıl, örgüt Frizyen dilinde yazılmış kitapları satmak için kapıdan kapıya giden gönüllülerle ilgili çok sayıda toplantı organize eder.

- Jedes Jahr organisiert die Organisation eine Reihe von Treffen Freiwilliger, die von Tür zu Tür gehen, um friesische Bücher zu verkaufen.
- Jedes Jahr organisiert die Organisation eine Anzahl von Treffen für Freiwillige, die von Tür zu Tür gehen, um friesische Bücher zu verkaufen.