Translation of "Arabasını" in German

- Kendi arabasını sürüyor.
- Kendi arabasını kullanıyor.

Er fährt sein eigenes Auto.

O, arabasını yıkıyor.

Er wäscht sein Auto.

Tom arabasını sürüyor.

Tom fährt seinen Wagen.

Tom arabasını yıkıyor.

Tom wäscht seinen Wagen.

Tom arabasını onarıyor.

- Tom repariert sein Auto.
- Tom setzt seinen Wagen instand.

Güpegündüz arabasını çaldırdı.

Sein Auto wurde am helllichten Tag gestohlen.

Tom'un arabasını tanıdım.

Ich erkannte Toms Wagen.

Tom arabasını yıkamadı.

- Tom wusch sein Auto nicht.
- Tom putzte sein Auto nicht.

Tom'un arabasını görmüyorum.

Ich sehe Toms Wagen nicht.

Tom'un arabasını seviyorum.

Ich liebe Toms Auto.

Tom arabasını çalıştıramadı.

Tom konnte sein Auto nicht in Gang bekommen.

Tom arabasını temizliyor.

Tom wäscht seinen Wagen.

- O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Bana yeni arabasını gösterdi.

Er zeigte mir sein neues Auto.

- Tom arabasını yıkamaya başladı.
- Tom kendi arabasını yıkamaya başladı.

Tom begann, sein Auto zu waschen.

Amcam bana arabasını verdi.

Mein Onkel überließ mir freundlicherweise das Auto.

Tom babasının arabasını çaldı.

- Tom entwendete den Wagen seines Vaters.
- Tom stahl das Auto seines Vaters.
- Tom klaute den Wagen seines Vaters.

O arabasını kapıya çekti.

Sie fuhr ihr Auto vor das Tor.

Kırmızı ışıkta arabasını durdurmadı.

Er hat seinen Wagen bei der roten Ampel nicht gestoppt.

O, arabasını yıkamaya başladı.

Er begann, sein Auto zu waschen.

O, arabasını iyi korur.

Er pflegt seinen Wagen sehr.

Tom arabasını henüz ısıtmadı.

Tom hat seinen Wagen noch nicht warmlaufen lassen.

Şu otoparkta arabasını çaldırdı.

Sein Auto wurde vom Parkplatz gestohlen.

Tom'un arabasını ödünç aldım.

Ich habe mir Toms Auto geliehen.

O, dün arabasını çaldırdı.

Gestern wurde ihm sein Auto gestohlen.

O, arabasını Yokohama'ya sürdü.

Er fuhr sein Auto nach Yokohama.

Tom'un arabasını yıkaması gerekiyordu.

Tom musste sein Auto waschen.

Tom yeni arabasını seviyor.

Tom gefällt sein neuer Wagen.

Öğretmenimiz yeni arabasını seviyor.

Unser Lehrer mag sein neues Auto.

Delikanlı yeni arabasını gösteriyor.

Der Jugendliche gibt mit seinem neuen Auto an.

Gregor arabasını kime satacak?

Wem wird Gregor sein Auto verkaufen?

Tom arabasını kime sattı?

Wem hat Tom sein Auto verkauft?

Tom Mary'ye arabasını yıkattı.

- Tom hat Maria seinen Wagen waschen lassen.
- Tom ließ Maria seinen Wagen waschen.

Tom arabasını yıkamanı istiyor.

Tom möchte, dass du sein Auto wäschst.

O, posta arabasını soydu.

Er raubte die Postkutsche aus.

Tom zaten arabasını sattı.

Tom hat seinen Wagen bereits verkauft.

Tom arabasını çaldığını söyledi.

Tom hat gesagt, Sie hätten sein Auto gestohlen.

Polis Tom'un arabasını aradı.

- Die Polizei durchsuchte Toms Auto.
- Die Polizei hat Toms Auto durchsucht.

O, ona arabasını sattı.

Sie hat ihm ihr Auto verkauft.

Amcam arabasını bana verdi.

Mein Onkel gab mir sein Auto.

Tom arabasını satışa koydu.

Tom versucht, sein Auto zu verkaufen.

Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

Tom hätte Marie's Auto nicht fahren sollen.

Tom arabasını kilitlemeyi unuttu.

Tom hat vergessen, seinen Wagen abzuschließen.

Tom arabasını iyi korur.

Tom pflegt seinen Wagen sehr.

Tom eski arabasını seviyordu.

Tom mochte sein altes Auto.

Tom Mary'nin arabasını onardı.

Tom hat Marys Auto repariert.

Sami arabasını satmaya çalıştı.

Sami wollte sein Auto verkaufen.

O arabasını kilitlemeyi unuttu.

Sie hat vergessen, ihren Wagen abzuschließen.

- Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a götürdü.

Tom fuhr Marias Wagen nach Boston.

Birçok sürücü arabasını karda bıraktı.

Viele Fahrer ließen ihr Auto im Schnee stehen.

Adam arabasını aynı hızda sürdü.

Der Mann fuhr sein Auto mit gleichbleibender Geschwindigkeit.

Bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.

Er sagte mir, dass ich sein Auto benützen könne.

O, arabasını binanın arkasına parketti.

Er parkte das Auto hinter dem Gebäude.

O kendi arabasını tamir eder.

Er repariert sein eigenes Auto.

O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.

Er hat seinen Wagen an der Tankstelle waschen lassen.

Arabasını hızlandırdı ve beni geçti.

Er beschleunigte sein Auto und überholte mich.

O, bana yeni arabasını gösterdi.

Sie zeigte mir ihr neues Auto.

Tom bana yeni arabasını gösterdi.

Tom hat mir sein neues Auto gezeigt.

O, arabasını sürmeme izin vermezdi.

- Er würde mir nicht erlauben, sein Auto zu fahren.
- Er wollte mir nicht erlauben, sein Auto zu fahren.

Sık sık babasının arabasını sürer.

Er fährt oft das Auto seines Vaters.

Arabasını binanın önünde park etti.

Er parkte sein Auto vor dem Gebäude.

Tom her hafta arabasını yıkar.

Tom wäscht jede Woche sein Auto.

O, arabasını kırmızı ışıkta durdurmadı.

Er hat seinen Wagen bei der roten Ampel nicht gestoppt.

Tom arabasını satmak için umutsuzdu.

Tom wollte unbedingt sein Auto verkaufen.

O, onu arabasını çalmakla suçladı.

Sie beschuldigte ihn, ihr Auto gestohlen zu haben.

Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.

Mein Vater polierte sein Auto, bis es glänzte.

Tom'a göre, Mary arabasını sattı.

Laut Tom hat Mary ihr Auto verkauft.

Tom arabasını durdurdu ve indi.

Tom hielt mit seinem Wagen an und stieg aus.

Tom arabasını satmaya karar verdi.

Tom hat sich dazu entschieden, sein Auto zu verkaufen.

Tom arabasını çalıştırdı ve uzaklaştı.

Tom startete seinen Wagen und fuhr davon.

Tom arabasını satmak zorunda kaldı.

Tom musste sein Auto verkaufen.

Tom genellikle babasının arabasını kullanır.

Tom fährt oft das Auto seines Vaters.

Amcan sana arabasını sürdürür mü?

- Hat Ihr Onkel Sie sein Auto fahren lassen?
- Hat dein Onkel dich sein Auto fahren lassen?

Babamın arabasını yıkamasına yardımcı oldum.

Ich habe meinem Vater dabei geholfen, das Auto zu waschen.

Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.

- Tom hätte sich Marys Auto nicht ausleihen sollen.
- Tom hätte sich Marys Wagen nicht ausleihen sollen.

Babam arabasını sürmeme izin verdi.

Vater ließ mich seinen Wagen fahren.

Tom arabasını Mary'ye emanet etmiyor.

Tom vertraut Mary sein Auto nicht an.

Tom arabasını sürmeme izin verdi.

Tom hat mich mit seinem Auto fahren lassen.

Tom'a arabasını nereden aldığını sordum.

Ich habe Tom gefragt, woher er sein Auto hat.

Tom arabasını otoparka park etti.

Tom fuhr seinen Wagen in die Garage.

Bir dondurma arabasını nereden bulabiliriz?

Wo ist ein Eisverkäufer?

Tom her sabah arabasını yıkar.

Tom wäscht jeden Morgen seinen Wagen.

- Arkadaşının arabasını birkaç günlüğüne ödünç aldı.
- Birkaç günlüğüne arkadaşının arabasını ödünç aldı.

Er lieh sich das Auto seines Freundes für ein paar Tage aus.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

Frag ihn, wo er sein Auto geparkt hat.

Tom'un arabasını satmak için acelesi yok.

Tom hat es nicht eilig, sein Auto zu verkaufen.

Tom arabasını binanın arkasına park etti.

Tom parkte das Auto hinter dem Gebäude.

Mary arabasını parlak maviye boyamak istiyor.

Mary möchte ihr Auto hellblau lackieren.

Tom arabasını özel araba yoluna çekti.

Tom zog seinen Wagen auf die Einfahrt.

Tom Mary'nin yeni arabasını sürdüğünü gördü.

Tom sah, wie Mary ihr neues Auto fuhr.

Tom arabasını nereye park edeceğini bilmiyordu.

Tom wusste nicht, wo er sein Auto abstellen sollte.

Tom bana onun arabasını kullanabileceğimi söyledi.

Tom hat mir gesagt, ich könne sein Auto benutzen.

Tom eski arabasını korumak istediğini söyledi.

Tom sagte, er wolle seinen alten Wagen behalten.

Tom arabasını çok paraya satmayı başardı.

Tom konnte seinen Wagen für viel Geld verkaufen.

Geçen haftanın başlarında Tom arabasını çaldırdı.

- Tom wurde am Anfang der letzten Woche sein Wagen gestohlen.
- Tom wurde Anfang letzter Woche sein Wagen gestohlen.

Tom haftada bir kez arabasını yıkar.

- Tom wäscht sein Auto einmal wöchentlich.
- Tom wäscht sein Auto einmal in der Woche.
- Tom wäscht sein Auto einmal pro Woche.

Tom Mary'nin onun arabasını sürmesini istemedi.

Tom wollte nicht, dass Maria mit seinem Auto fahre.

Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.

Mike muss das Auto seiner Mutter heute nicht waschen.

En az haftada bir kez arabasını yıkar.

Er wäscht mindestens einmal in der Woche sein Auto.

O, yeni arabasını sokağa park etmek istemedi.

- Er wollte sein neues Auto nicht auf der Straße parken.
- Er wollte seinen neuen Wagen nicht auf der Straße abstellen.