Translation of "Eşim" in German

0.004 sec.

Examples of using "Eşim" in a sentence and their german translations:

Eşim Polonyalı.

Meine Frau ist Polin.

Bu eşim.

- Sie ist meine Frau.
- Sie ist meine Ehefrau.

Eşim çok üzgün.

Meine Frau ist sehr bestürzt.

Eşim iyi bir yöneticidir.

- Meine Frau ist eine gute Managerin.
- Meine Frau ist eine gute Verwalterin.

Eşim, çocuklarımın annesi, Filistinlidir.

Meine Frau, die Mutter meiner Kinder, ist Palästinenserin.

Eşim bir Fransızca öğretmeni.

Mein Mann ist Französischlehrer.

Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.

Meine Frau leidet an einer Lungenentzündung.

Eşim tezgâhtar, ama şimdi çalışmıyor.

Meine Frau ist Verkäuferin, aber sie arbeitet derzeit nicht.

Mary'nin eşim olmadığına memnun oldum.

Ich bin froh, dass Maria nicht meine Frau ist.

Eşim, biricik hayat arkadaşım Lucía Topolansky.

Erleben Sie unsere liebe Genossin Lucía Topolansky.

Eşim ve ben çiftçiyi ziyaret ediyorduk.

Meine Frau und ich waren bei einem Bauern zu Gast.

- Karım bahçesini sever.
- Eşim bahçesini seviyor.

Meine Frau mag ihren Garten.

- Benim karım İtalyan.
- Benim eşim İtalyan.

Meine Ehefrau ist Italienerin.

Eşim birkaç gün için şehir dışına gidiyor.

Meine Frau verlässt die Stadt auf einige Tage.

Şu adamı görüyor musun? O benim eşim.

- Siehst du den Mann da? Das ist mein Gatte.
- Seht ihr den Mann da? Das ist mein Gatte.
- Sehen Sie den Mann da? Das ist mein Gatte.

- Kocam iyi bir adamdır.
- Kocam iyi bir adam.
- Eşim iyi bir adamdır.
- Eşim iyi bir adam.

Mein Gatte ist ein guter Mensch.

O, benim kız kardeşim değil, o, benim eşim.

Sie ist nicht meine Schwester, sondern meine Frau.

- Karım yok.
- Ben bir kadın değilim.
- Eşim yok.

Ich bin keine Frau.

- Eşim elmalı tartı seviyor.
- Karım elmalı tartı sever.

Meine Frau liebt Apfelkuchen.

Hapishaneden çıktığımda, eski eşim ve ben yeniden evlendik.

Als ich aus dem Gefängnis kam, haben meine Ex-Frau und ich wieder geheiratet.

- Tom benim eşim değil.
- Tom benim kocam değil.

- Tom ist nicht mein Mann.
- Tom ist nicht mein Ehemann.
- Tom ist nicht mein Ehegatte.
- Tom ist nicht mein Gatte.

- Bir Fransızca öğretmeniyle evliyim.
- Eşim bir Fransızca öğretmeni.

- Ich bin mit einem Französischlehrer verheiratet.
- Ich bin mit einer Französischlehrerin verheiratet.

- Karım yaprak takvim tercih ediyor.
- Eşim blok takvim kullanmayı tercih ediyor.
- Eşim saatli maarif takvimi kullanmayı tercih ediyor.

Meine Frau zieht einen Abreißkalender vor.

Eşim her gün gıdalar satın almak için köy pazarına gider.

Meine Frau geht jeden Tag zum Dorfmarkt, um Lebensmittel zu kaufen.

Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.

Meine Frau verschwendet Geld, als wäre ich der reichste Mann in der Stadt.

- Eşim bir çocuğu evlat edinmek istiyordu.
- Karım bir çocuk edinmek istiyor.

Meine Frau wollte ein Kind adoptieren.

Kedimi ve işimi aynı günde kaybettim ve tüm bunların üstünde eşim bana ayrıldığını duyurdu.

Ich habe an einem Tag meine Katze und meine Arbeit verloren und obendrein hat mir noch meine Frau angekündigt, mich zu verlassen.

- Bir aile tartışmamız olduğunda, kocam her zaman benim yerime annesiyle taraftır.
- Aile tartışmamız olduğunda,eşim genellikle benim değil ailesinin tarafında yer alır.
- Ne zaman bir aile tartışmamız olsa kocam benim yerime her zaman annesinin tarafını tutar.

Wenn es in unserer Familie Streit gibt, stellt sich mein Mann immer auf die Seite seiner Mutter statt auf meine.