Translation of "Eğitimi" in German

0.009 sec.

Examples of using "Eğitimi" in a sentence and their german translations:

Ne eğitimi yapıyorsun?

Was studierst du?

Ben eğitimi sevmiyorum.

Ich lerne nicht gern.

Matematik eğitimi görmeliyim.

- Ich muss Mathe studieren.
- Ich muss für Mathe lernen.

Üniversitede tarih eğitimi görüyor.

Er studiert Geschichte an der Universität.

Niçin İngilizce eğitimi alıyorsun?

- Wozu lernst du Englisch?
- Wozu lernen Sie Englisch?

Sanırım sınavlar eğitimi mahvediyorlar.

- Ich denke, dass Prüfungen die Erziehung ruinieren.
- Ich denke, dass Prüfungen die Ausbildung zerstören.

Biz İngilizce eğitimi gördüm.

- Wir lernten Englisch.
- Wir haben Englisch gelernt.

O Çince eğitimi görüyor.

Er studiert Chinesisch.

O, tarım eğitimi görmektedir.

Er studiert Landwirtschaft.

O matematik eğitimi alıyor.

Sie studiert Mathematik.

Oradayken İngilizce eğitimi gördüm.

- Ich lernte Englisch, solange ich dort war.
- Ich habe Englisch gelernt, als ich dort war.

Tom ziraat eğitimi görüyor.

Tom studiert Landwirtschaft.

Eğitimi yalnız mı yaptınız?

Hast du ganz allein gelernt?

Lisedeyken Fransızca eğitimi gördüm.

In der Oberschule habe ich Französisch gelernt.

Tarih eğitimi yapmak istiyorum.

Ich möchte Geschichte studieren.

Okulda İngilizce eğitimi görüyorum.

Ich lerne in der Schule Englisch.

Ben tarih eğitimi aldım.

Ich habe Geschichte studiert.

Tom Fransız eğitimi görüyor.

Tom lernt Französisch.

Modern edebiyat eğitimi alıyor.

Er studiert moderne Literatur.

Dil eğitimi için ve aynı zamanda yüksek lisans eğitimi için

für den Sprachunterricht und auch für die Graduiertenausbildung

Orada da Budizm eğitimi aldı

Dort studierte er auch Buddhismus.

O, üniversitede hukuk eğitimi alıyor.

Er studiert Jura.

- İngilizce eğitimi yapıyorum.
- İngilizce çalışıyorum.

Ich studiere Englisch.

Gelecek yıl Fransızca eğitimi alacağım.

- Ich nehme nächstes Jahr Französisch.
- Ich mache nächstes Jahr einen Französischkurs.
- Ich belege nächstes Jahr Französisch.

O, iç dekorasyon eğitimi aldı.

Er hat Innenarchitektur studiert.

- Arapça eğitimi yapıyoruz.
- Arapça çalışıyoruz.

Wir lernen Arabisch.

O, üniversitede tiyatro eğitimi aldı.

Er hat Theaterwissenschaft studiert.

Kaç yıldır Fransızca eğitimi görüyorsun?

- Wie lange lernst du schon Französisch?
- Wie viele Jahre lernen Sie jetzt Französisch?
- Wie lange seid ihr jetzt dabei, Französisch zu lernen?
- Seit wie vielen Jahren lernst du schon Französisch?

O, üniversitede tarih eğitimi alıyor.

Er studiert Geschichte an der Universität.

O fen eğitimi yapmak zorundadır.

Sie muss Naturwissenschaften studieren.

Mary müzik eğitimi almayı seviyor.

Maria studiert gerne Musik.

Amcam üniversitede İngilizce eğitimi alıyor.

Mein Onkel studiert Englisch an der Uni.

Tom gizli bilimler eğitimi aldı.

Tom hat die geheimen Wissenschaften studiert.

Ben hiç Fransızca eğitimi almadım.

Ich habe nie Französisch gelernt.

Tom Fransızca eğitimi aldı mı?

Hat Tom Französisch gelernt?

Sosyal hizmetlerde yüksek lisans eğitimi alabildi

Dann konnte er einen Master in sozialer Arbeit machen

Resim eğitimi almak için Fransa'ya gidiyorum.

Ich gehe nach Frankreich, um Malerei zu studieren.

Bu ülkeye müzik eğitimi amacıyla geldim.

- Ich bin zum Zwecke, Musik zu studieren, in dieses Land gekommen.
- Ich bin zwecks eines Musikstudiums in dieses Land gekommen.
- Ich bin zum Zwecke eines Musikstudiums in dieses Land gekommen.
- Ich bin in dieses Land gekommen, um Musik zu studieren.

Sanat eğitimi almak için Paris'e gitti.

Sie ist nach Paris gegangen, um Kunst zu studieren.

O müzik eğitimi için İtalya'ya gitti.

Sie ging nach Italien, um Musik zu studieren.

Her zaman Japonca eğitimi almak istedi.

Er wollte schon immer Japanisch lernen.

Bay Smith Çin tarihi eğitimi aldı.

Herr Schmidt studierte chinesische Geschichte.

O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.

Er ging nach Italien, um Musik zu studieren.

Carol üç yıldır İspanyolca eğitimi yapmaktadır.

- Carole studiert seit 3 Jahren Spanisch.
- Carol lernt seit drei Jahren Spanisch.

- Ders çalışmayı sevmem.
- Ben eğitimi sevmiyorum.

Ich lerne nicht gern.

Günde kaç saat Fransızca eğitimi alıyorsun?

- Wie viele Stunden am Tag lernst du Französisch?
- Wie viele Stunden am Tag lernen Sie Französisch?
- Wie viele Stunden am Tag lernt ihr Französisch?

Birçok insan okulda biyoloji eğitimi görür.

- Viele Leute haben in der Schule Biologie.
- Viele haben in der Schule Biologie.

O, müzik eğitimi amacıyla Almanya'ya gitti.

Sie ist nach Deutschland gegangen, um Musik zu studieren.

Tom müzik eğitimi alanında ihtisas yaptı.

Tom studierte Musikerziehung.

Şimdi üç yıldır İngilizce eğitimi almaktayız.

Wir lernen seit drei Jahren Englisch.

Tom beden eğitimi öğretmeni olarak çalışıyor.

Tom arbeitet als Sportlehrer.

- Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
- Onun ebeveynleri onun üniversite eğitimi için para biriktiriyor.

Seine Eltern sparen für seine Universitätsausbildung.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mein Vater arbeitete in Teilzeit, ausgebildet zum Lehrer,

Hâlâ sanat eğitimi programlarında bütçe kısıtlaması yaşıyor?

immer noch eine Kürzung ihres Budgets für Kunsterziehung?

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

Da die Präsidenten Bush, Obama und jetzt sogar Trump

Ben bunu yanına bir de eğitimi ekliyorum

Ich füge dies dem Training hinzu.

Amerikan edebiyatı eğitimi görmek için Amerika'ya gitti.

- Er ist nach Amerika gegangen, um amerikanische Literatur zu studieren.
- Er ging nach Amerika, um amerikanische Literatur zu studieren.
- Er ging in die Vereinigten Staaten, um amerikanische Literatur zu studieren.

Almanca eğitimi almak istiyorum ama zamanım yok.

Ich möchte zwar gerne Deutsch lernen, aber ich habe leider kaum die Zeit dazu.

O, çocukların eğitimi ile ilgili sorular sorar.

Sie stellt Fragen zur Kindererziehung.

İngilizceye ek olarak Fransızca eğitimi de alıyorum.

Neben Englisch lerne ich Französisch.

- Almanya'da sanat eğitimi gördü.
- Almanya'da sanat okudu.

Er hat in Deutschland Kunst studiert.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

Ich habe mich im Sportunterricht verletzt.

O, tıp eğitimi görmek için Almanya'ya gitti.

Sie ist nach Deutschland gegangen, um Medizin zu studieren.

O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.

Sie ging nach Italien, um Musik zu studieren.

Babası olarak kızının eğitimi için para ödemelidir.

Als Vater muss er für die Ausbildung seiner Tochter aufkommen.

Arkadaşım Mike Oxford Üniversitesi'nde kimya eğitimi alıyor.

Mein Freund Michael studiert Chemie an der Universität von Oxford.

- Fransızca eğitimi yapmak istiyorum.
- Fransızca çalışmak istiyorum.

- Ich will Französisch lernen.
- Ich möchte Französisch studieren.

Tom bana lisede Fransızca eğitimi almadığını söyledi.

Tom erzählte mir, er hatte kein Französisch in der Schule.

- Arkadaşım Korece öğreniyor.
- Arkadaşım Korece eğitimi alıyor.

Mein Freund lernt Koreanisch.

Yoko, şimdi Londra'da. O İngilizce eğitimi görüyor.

- Yōko ist jetzt in London. Sie studiert Englisch.
- Yōko ist jetzt in London. Sie lernt Englisch.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi wird Englisch studieren.

Tom yaklaşık üç yıldır Fransızca eğitimi görüyor.

Tom lernt seit etwa drei Jahren Französisch.

- Niçin Fransızca eğitimi almıyorsun?
- Fransızca çalışsana.
- Fransızca okusana.

Warum studierst du nicht Französisch?

İngilizce eğitimi almaya başladığımdan beri altı yıl oldu.

Es ist sechs Jahre her, dass ich begann, Englisch zu lernen.

Para yok bu iş için bir eğitimi de yok

Kein Geld, keine Ausbildung für diesen Job

Atarak, disiplin ve düzenli eğitimi uygulayarak, olağanüstü bir yönetici

und harter Zuchtmeister, setzte Disziplin und regelmäßige Ausbildung durch, achtete auf das Wohlergehen seiner

O, kitabını bu dile çevirmek için Çince eğitimi gördü.

Sie lernte Chinesisch, um in der Lage zu sein, ihre Bücher in diese Sprache zu übersetzen.

Tom eğitimi ve tecrübesi ile orantılı bir iş bulmuştu.

Tom bekam eine seiner Ausbildung und Erfahrung entsprechende Arbeit.

Önümüzdeki şubat ayında beş yıldır İngilizce eğitimi alıyor olacağım.

Im kommenden Februar werde ich fünf Jahre Englisch gelernt haben.

O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.

- Er ging zu einer Kunstakademie, um Malerei und Skulptur zu studieren.
- Er ging zur Kunsthochschule, um Malerei und Bildhauerei zu studieren.

Apa Sherpa, bugün bölgede eğitimi desteklemeyi amaçlayan bir vakıf işletiyor.

Heute leitet er eine Stiftung zur Bildungsförderung in der Region.

Altı yıl okulda İngilizce eğitimi almama rağmen, çok iyi İngilizce konuşmam.

Ich spreche nicht gut Englisch, obwohl ich es sechs Jahre in der Schule gelernt habe.

- Tom üç yıldır Fransızca eğitimi yapıyor.
- Tom üç yıldır Fransızca çalışıyor.

Tom lernt seit drei Jahren Französisch.

Kaliforniya'da, bir çocuk yuvasında çalışmak için erken çocukluk eğitimi almanız gerekir.

In Kalifornien muss man frühkindliche Erziehung studieren, um in einer Kita zu arbeiten.

Kedilerin eğitimi çok kolaydır. Birkaç gün sonra, sen onların istediğini yaparsın.

Katzenerziehung ist ganz einfach. Nach ein paar Tagen tust du, was sie wollen.

- Ressam, resim çalışma amacıyla Paris'e gitti.
- Ressam resim eğitimi amacıyla Paris'e gitti.

Der Maler ging nach Paris mit dem Ziel, Malerei zu studieren.

Tatoeba külliyatındaki tüm cümleleri, dil eğitimi için doğru ve uygun saymak tehlikelidir.

Es ist eine gefährliche Annahme, dass alle Sätze des Tatoebakorpus korrekt und geeignet zum Sprachenlernen wären.

- Dört yıldır İngilizce okuyorum.
- Dört yıldır İngilizce eğitimi alıyorum.
- Dört yıldır İngilizce çalışıyorum.

Ich habe vier Jahre lang Englisch gelernt.

- Marko yalnızca İngilizce değil Almanca da okudu.
- Mariko sadece İngilizce değil aynı zamanda Almanca eğitimi de aldı.

- Mariko hat nicht nur Englisch, sondern auch Deutsch gelernt.
- Mariko hat nicht nur Englisch, sondern auch Deutsch studiert.

Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.

Kindern aus Arbeiterfamilien eine gute Bildung zu verwehren ist ebenso falsch, wie Arbeiterfamilien Gesundheits- oder Kinderfürsorge zu verwehren.

- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- Hesaplamalı dilbiliminde birçok dil bilmenin yanı sıra iyi bir bilgisayar kullanım bilgisi gereklidir.

Für das Studium der Computerlinguistik sind Kenntnisse in mehreren Fremdsprachen erforderlich, wobei man auch mit Computern umzugehen wissen muss.