Translation of "İngilizce" in German

- İngilizce okuyabilirim.
- İngilizce okuyabiliyorum.
- Ben İngilizce okuyabiliyorum.

- Ich bin in der Lage, Texte auf Englisch zu lesen.
- Ich kann Englisch lesen.

- Sadece İngilizce konuşabiliyorum.
- Yalnızca İngilizce konuşabilirim.
- Yalnızca İngilizce konuşabiliyorum.
- Yalnız İngilizce konuşabilirim.
- Yalnız İngilizce konuşabiliyorum.

Ich spreche nur Englisch.

- İngilizce eğitimi yapıyorum.
- İngilizce çalışıyorum.

Ich studiere Englisch.

- İngilizce konuşabilirim.
- Ben İngilizce konuşabilirim.

- Ich kann Englisch sprechen.
- Ich kann Englisch.

- İngilizce bilmiyorum.
- Ben İngilizce bilmiyorum.

Ich kann kein Englisch.

- Ben İngilizce öğretirim.
- İngilizce öğretiyorum.

Ich unterrichte Englisch.

- İngilizce konuşmak zorundasın.
- İngilizce konuşmalısın.

Du musst Englisch sprechen.

- İngilizce konuşabiliyor musun?
- İngilizce konuşabilir misin?
- İngilizce konuşur musun?

- Kannst du Englisch sprechen?
- Können Sie Englisch?

- İngilizce cevap ver.
- İngilizce olarak cevap verin.
- İngilizce olarak yanıtla.
- İngilizce olarak yanıtlayın.

- Antworten Sie auf Englisch.
- Antwortet auf Englisch.
- Antworte auf Englisch!

İngilizce çalışalım.

- Lasst uns Englisch lernen.
- Lasst uns Englisch studieren.
- Lernen wir Englisch!

İngilizce bilmiyorum.

Ich kann kein Englisch.

İngilizce çalışırım.

Ich studiere Englisch.

İngilizce konuşalım.

Sprechen wir Englisch!

İngilizce konuşmam.

- Ich spreche kein Englisch.
- Ich spreche nicht Englisch.

İngilizce konuşurum.

Ich spreche Englisch.

İngilizce öğreniyorum.

Ich lerne Englisch.

İngilizce öğretiyorum.

Ich unterrichte Englisch.

İngilizce öğretebilirim.

- Ich kann Englisch lehren.
- Ich kann Englisch unterrichten.

İngilizce konuşmuyorsun.

Du sprichst kein Englisch.

İngilizce öğrenelim.

Lernen wir Englisch!

İngilizce öğretebilir.

Sie kann Englisch unterrichten.

İngilizce çalışmıyorum.

Ich studiere kein Englisch.

- İngilizce konuşmak faydalılar.
- İngilizce konuşmak faydalıdır.

Es ist nützlich, Englisch zu sprechen.

- Ben bir İngilizce öğretmeniyim.
- İngilizce öğretmeniyim.

- Ich bin Englischlehrer.
- Ich bin Englischlehrerin.

- Jack İngilizce konuşur.
- Jack, İngilizce bilmektedir.

Jack spricht Englisch.

- İngilizce konuşuyor musun?
- İngilizce konuşur musun?

Sprichst du Englisch?

- Onlar İngilizce konuşmuyor.
- Onlar İngilizce konuşmaz.

Sie sprechen kein Englisch.

- İngilizce okuyor musun?
- İngilizce çalışır mısın?

Lernst du Englisch?

- İngilizce biliyor musun?
- İngilizce biliyor musunuz?

- Sprichst du Englisch?
- Kannst du Englisch?

- Hayır, İngilizce bilmiyorum.
- Hayır, İngilizce konuşmuyorum.

Nein, ich spreche nicht Englisch.

Radyodaki İngilizce programlarını dinlersen bedava İngilizce öğrenebilirsin.

Wenn du englische Programme im Radio hörst, kannst du gratis Englisch lernen.

- Burada İngilizce konuşmak zorundasın.
- Burada ingilizce konuşmalısın.

- Man muss hier Englisch sprechen.
- Hier musst du englisch sprechen.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi wird Englisch studieren.

Ana dili İngilizce olmayan bir İngilizce öğretmeni tarafından ona İngilizce dersi verildi.

- Ihm wurde von einem nichtmuttersprachlichen Lehrer Englisch beigebracht.
- Er wurde von einem nichtmuttersprachlichen Lehrer im Englischen unterrichtet.
- Er hat bei einem nichtmuttersprachlichen Lehrer Englisch gelernt.

İngilizce öğrenecek misin?

Werden Sie Englisch lernen?

İngilizce öğrenmeye çalışıyorum.

Ich bemühe mich, Englisch zu lernen.

İngilizce mi öğreniyorsun?

Lernst du Englisch?

İngilizce çalışır mısın?

Studierst du Anglistik?

Sen İngilizce öğrenirsin.

- Du lernst Englisch.
- Ihr lernt Englisch.

Hepimiz İngilizce konuşamıyoruz.

Nicht alle von uns können Englisch sprechen.

İngilizce konuşmak zordur.

Englisch sprechen ist schwierig.

İngilizce konuşmalı mıyım?

Muss ich Englisch sprechen?

İngilizce çalışman gerekiyordu.

Du musstest Englisch lernen.

İngilizce dünyanın dilidir.

Englisch ist die Sprache der Welt.

İngilizce nerede konuşulur?

- Wo spricht man Englisch?
- Wo wird Englisch gesprochen?

Keşke İngilizce konuşabilsem.

Wenn ich nur Englisch sprechen könnte!

Şarkıyı İngilizce söyleyelim.

Singen wir das Lied in Englisch!

İngilizce şarkı söyleyelim.

Lasst uns das englische Lied singen.

Spiker İngilizce konuştu.

Der Nachrichtensprecher sprach Englisch.

O, İngilizce konuşamaz.

Er spricht kein Englisch.

O, İngilizce öğretir.

Er lehrt Englisch.

O, İngilizce öğretiyor.

- Sie lehrt Englisch.
- Sie unterrichtet Englisch.

Hepimiz İngilizce konuşuruz.

Wir sprechen alle Englisch.

O İngilizce konuşur.

Er spricht Englisch.

O İngilizce çalışıyor.

Sie studiert Englisch.

Şimdi İngilizce çalışıyorum.

Ich lerne gerade Englisch.

Okulda İngilizce öğreniyoruz.

Wir lernen Englisch in der Schule.

İngilizce konuşmak eğlencelidir.

- Englischsprechen macht Spaß.
- Es macht Spaß, Englisch zu sprechen.

İngilizce Amerika'da konuşulur.

Englisch wird in Amerika gesprochen.

Arkadaşlarına İngilizce öğretir.

- Er unterrichtet seine Freunde in Englisch.
- Er bringt seinen Freunden Englisch bei.

İngilizce öğrenmek kolaydır.

Englisch ist einfach zu lernen.

Onlar İngilizce konuşabilirler.

Die können Englisch sprechen.

O, İngilizce bilmez.

- Er spricht kein Englisch.
- Er kann kein Englisch.

Günlüğünü ingilizce tutuyor.

Sie führt ihr Tagebuch auf Englisch.

Annem İngilizce konuşmaz.

Meine Mutter spricht kein Englisch.

Çoğu tabela İngilizce.

Die meisten Schilder sind auf Englisch.

İngilizce konuşmada berbattır.

Es ist schrecklich, wenn er Englisch spricht.

Tom İngilizce öğretiyor.

Tom lehrt Englisch.

Tom İngilizce öğreniyor.

Tom lernt Englisch.

Evde İngilizce çalışacağım.

Ich werde zuhause Englisch lernen.

Evde İngilizce çalışıyorum.

Ich lerne Englisch zu Hause.

O, İngilizce konuşmuyor.

- Sie spricht kein Englisch.
- Sie kann kein Englisch.

İngilizce konuşur musun?

- Sprechen Sie Englisch?
- Sprichst du Englisch?

Neden İngilizce anlamıyorum?

Warum verstehe ich kein Englisch?

İngilizce konuşmayı reddetti.

Sie weigerte sich, Englisch zu sprechen.

Soru İngilizce soruldu.

Die Frage wurde auf Englisch gestellt.

Singapur'da İngilizce konuşulur.

In Singapur spricht man Englisch.

İngilizce öğrenmek istiyorum.

Ich will Englisch lernen.

İstersen İngilizce kullanabiliriz.

Wenn du willst, können wir gerne vom Englischen Gebrauch machen.

İngilizce konuşabiliyor musun?

- Sprichst du Englisch?
- Kannst du Englisch?

İngilizce dersini seviyorum.

Mir gefällt der Englischunterricht.

İngilizce okumak istiyorum.

Ich will Englisch lernen.

O İngilizce konuşuyor.

Sie spricht Englisch.

Kanada'da İngilizce konuşulur.

- Englisch wird in Kanada gesprochen.
- In Kanada wird Englisch gesprochen.

İngilizce öğretmenin kim?

- Wer ist dein Englischlehrer?
- Wer ist euer Englischlehrer?
- Wer ist deine Englischlehrerin?

Biz İngilizce öğrendik.

Wir lernten Englisch.