Translation of "Matematik" in German

0.009 sec.

Examples of using "Matematik" in a sentence and their german translations:

Matematik zordur.

Mathe ist schwer.

Matematik eğlenceli.

Mathe macht Spaß.

Matematik örneğini düşünün.

Nehmen wir Mathematik als Beispiel.

Ben matematik iyiyim.

Ich bin gut in Mathe.

Matematik bir fahişedir.

- Mathe ist ein Arschloch.
- Mathe ist scheiße.

Onlar matematik dersindeler.

Sie sind im Matheunterricht.

Saf matematik, dindir.

Reine Mathematik ist Religion.

Matematik, bilimlerin kraliçesidir.

Die Mathematik ist die Königin der Wissenschaften.

O matematik okuyor.

Sie studiert Mathematik.

Ben matematik okuyorum.

Ich studiere Mathematik.

Sen matematik dersindesin.

Du bist im Mathematikunterricht.

Matematik testi nasıldı?

- Wie war der Mathetest?
- Wie war die Mathearbeit?
- Wie war die Matheprüfung?
- Wie war die Matheklausur?

Matematik, evrenin dilidir.

Die Mathematik ist die Sprache des Universums.

Matematik eğitimi görmeliyim.

- Ich muss Mathe studieren.
- Ich muss für Mathe lernen.

Tom matematik okuyor.

Tom studiert Mathematik.

- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- Matematik fiziğin mantığı gibidir.

Die Mathematik ist wie die Logik der Physik.

- Matematik sınavından geçtin mi?
- Matematik sınavını geçtin mi?

Hast du deine Matheprüfung bestanden?

- Yarın matematik dersimiz olacak.
- Yarın bir matematik dersimiz olacak.

- Wir haben morgen Mathematikunterricht.
- Wir haben morgen Mathe.

Matematik endişesi olanlarınkine benzer.

genau wie bei meinen Testpersonen mit Mathematik-Angst.

Matematik problemini çözdün mü?

Hast du die Matheaufgabe schon gelöst?

Yarın matematik testimiz var.

- Wir schreiben morgen einen Mathetest.
- Wir werden morgen einen Mathetest schreiben.

Matematik onun zayıf noktasıdır.

Mathematik ist ihre Schwachstelle.

O matematik eğitimi alıyor.

Sie studiert Mathematik.

Matematik en sevdiğim ders.

Mathematik ist mein Lieblingsfach.

Matematik zor bir konudur.

Mathematik ist ein schwieriges Fach.

Matematik tüm bilimlerin temelidir.

- Mathematik ist die Grundlage aller Wissenschaften.
- Mathematik ist die Grundlage aller Naturwissenschaft.

Matematik profesörüm uykusuzluktan muzdarip.

Meine Mathematikprofessorin leidet an Insomnie.

Akşam genelde matematik çalışırım.

Gewöhnlich lerne ich Mathematik abends.

Matematik güzel bir konu.

Mathematik ist ein gutes Fach.

Matematik iyi bir konudur.

Mathematik ist ein gutes Fach.

Matematik benim için zordur.

Mathematik fällt mir schwer.

Matematik Albertİn favori konusudur.

Mathematik ist Alberts Lieblingsfach.

Bugün matematik ödevim var.

Ich habe heute Mathehausaufgaben.

Matematik günlük hayatta önemlidir.

Mathematik ist wichtig im Alltag.

"Matematik eğlenceli." "Hayır, değil."

"Mathe macht Spaß." "Nein, tut es nicht."

Matematik dersi boyunca uyuyakaldım.

Ich bin im Matheunterricht eingeschlafen.

Bizim ilk dersimiz matematik.

- Unsere erste Unterrichtsstunde ist Mathe.
- Wir haben in der ersten Stunde Mathe.

Benim matematik biraz paslanmış.

Meine Mathematikkenntnisse sind ein wenig eingerostet.

Ben matematik okumak istiyorum.

- Ich möchte Mathematik studieren.
- Ich will Mathematik studieren.

O bir matematik dehasıdır.

Er ist ein mathematisches Genie.

Matematik öğretmeninden nefret etti.

Sie haßte ihren Mathematiklehrer.

Yarın matematik sınavı var.

Morgen findet eine Mathematikprüfung statt.

- Matematik bütün bilimler için esas niteliği taşır.
- Matematik bütün bilimlerin temelidir.

Mathematik ist die Grundlage aller Wissenschaften.

Kendi matematik becerilerinden endişe eden

Wenn Eltern ihre eigenen Talente in Mathematik infrage stellen

Matematik en iyi olduğum derstir.

Mathematik kann ich am besten.

Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.

Takeo ist ins Lösen mathematischer Probleme vertieft.

Yarın bir matematik sınavı olacak.

Morgen ist eine Matheklassenarbeit.

Bir sonraki matematik problemi nedir?

Was ist die nächste Matheaufgabe?

Teorik olarak, ben matematik yapıyorum.

Theoretisch mache ich gerade Mathe.

Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.

In Mathe habe ich viele Wissenslücken.

Matematik ödevi beklediğimden daha kolaydı.

Die Mathehausaufgaben waren leichter, als ich erwartet hatte.

Matematik öğretmenimiz yarın sınav yapmayacak.

Unser Mathematiklehrer lässt uns morgen keinen Test schreiben.

Matematik benim en sevdiğim konudur.

Mathematik ist mein Lieblingsfach.

Matematik sadece formülleri ezberlemek değildir.

- Mathematik ist nicht einfach das Auswendiglernen von Formeln.
- Mathematik ist nicht das bloße Auswendiglernen von Formeln.

Bugün bir matematik sınavım vardı.

Heute hatte ich eine Mathematikprüfung.

Hadi, Tom. Bu temel matematik.

Komm schon, Tom! Das ist doch eine einfache Kopfrechenaufgabe!

Matematik okulda onun favori dersi.

Mathe ist ihr Lieblingsfach in der Schule.

Tom matematik bulmacalarını çözmeyi sever.

Tom löst gerne Matheknobeleien.

- Matematik en az öğrenmek istediğim konu.
- Matematik en az öğrenmek istediğim ders.

Mathematik ist das Fach, dass ich am wenigsten lernen möchte.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

Er unterrichtet sowohl Mathematik als auch Englisch.

Ilerleyen yıllarda daha az matematik öğreniyor.

lernen die Kinder im laufenden Schuljahr weniger.

matematik ve yazım testleri de dâhil.

sondern auch Rechtschreib- und Mathetests.

Matematik benim için kolay bir konudur.

Mathematik ist für mich ein einfaches Fach.

- Tom matematiği sevmiyor.
- Tom matematik sevmiyor.

- Tom mag kein Mathe.
- Tom mag Mathematik nicht.

Matematik öğretmenimiz tahtaya bir daire çizdi.

Unser Mathematiklehrer zeichnete einen Kreis auf die Tafel.

Senin daha çok matematik çalışmanı istiyorum.

Ich möchte, dass du mehr Mathematik übst.

Matematik öğretmeni, kısmi türev kavramını açıkladı.

Der Mathematiklehrer erläuterte den Begriff der partiellen Ableitung.

Matematik onun okuldaki en zayıf dersi.

Mathematik war in der Schule sein schwächstes Fach.

Bu matematik denklemini nasıl ispatlayacağımı bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie ich diese mathematische Gleichung lösen soll.

Aşağıdaki altı tane matematik problemini çözünüz.

Löse die folgenden sechs Matheaufgaben.

Sadece canım matematik ödevi yapmak istemiyor.

Ich habe gerade keine Lust, meine Matheaufgaben zu machen.

Jack matematik testinde hiç hata yapmadı.

Jack machte keine Fehler im Mathetest.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

- Außer Englisch gibt er auch Mathematik.
- Außer Englisch unterrichtet er auch Mathematik.

- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim konulardır.
- Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

Mathe und Englisch waren meine Lieblingsfächer.

Junko bu gece matematik çalışmak zorunda kalacak.

Junko muss heute Abend Mathe lernen.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

- Die Mathe-Hausaufgaben waren leichter als erwartet.
- Die Hausaufgaben in Mathematik waren leichter, als ich erwartet hatte.

Matematik sınavı hakkında bana bazı sorular sordu.

Er hat mir ein paar Fragen zum Mathetest gestellt.

Matematik ve İngilizce benim en sevdiğim derslerdi.

Mathe und Englisch waren meine Lieblingsfächer.

Bir zamanlar matematik bildiğim kadar kimya bilirdim.

Es gab eine Zeit, da beherrschte ich die Chemie so gut wie die Mathematik.

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

Die Mathematik ist die Grundlage alles exakten naturwissenschaftlichen Erkennens.

Matematik ödevimi bitirmek neredeyse üç saatimi aldı.

Ich brauchte fast drei Stunden, um meine Mathe-Hausaufgaben fertigzumachen.

Şu anda canım matematik ödevini yapmak istemiyor.

Ich habe gerade keine Lust, meine Matheaufgaben zu machen.

O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

Er hat einen Master in Mathematik.

Bugünkü matematik dersi her zamankinden daha ilginçti.

Der Mathematikunterricht heute war interessanter als sonst.

Kopernik, Krakow Üniversitesinde matematik ve astronomi okudu.

Kopernikus studierte Mathematik und Astronomie an der Universität von Krakau.

Onun matematik için açıklanamaz bir yeteneği var.

Er hat ein unerklärliches Talent für Mathematik.

O, İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.

Er lehrt Mathematik sowie Englisch.

Bu çocuk karmaşık matematik problemini kolaylıkla çözdü.

Dieses Kind hat dieses komplizierte mathematische Problem leicht gelöst.

Erkek kardeşim matematik problemimi çözmeme yardım etti.

Mein Bruder half mir dabei, die Matheaufgabe zu lösen.

Ve çocuklarına matematik ödevlerinde yardım eden ebeveynlerin çocukları

und ihren Kindern oft bei der Mathehausaufgabe helfen,

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

Wozu ist Mathematik gut?

Birçok öğrenci matematik ve fen bilgisiyle mücadele ederler.

Viele Schüler tun sich in Mathematik und den Naturwissenschaften schwer.

Burası işin biraz fazla matematik kısmı olduğu için canınızı sıkmayacağım

Ich werde dich nicht stören, weil das ein bisschen Mathe ist.

- Matematiği İngilizce kadar çok çalışmıyorum.
- İngilizce kadar çok matematik çalışmıyorum.

Ich lerne für Mathe nicht so fleißig wie für Englisch.