Translation of "Varmış" in French

0.064 sec.

Examples of using "Varmış" in a sentence and their french translations:

Dünya varmış!

Quel soulagement !

Midemde varmış gibi.

Ça me fait ça dans le ventre.

O çoktan varmış olmalıydı.

Il devrait déjà être arrivé.

Onlar henüz varmış olmayacak.

- Ils ne seront pas encore arrivés.
- Elles ne seront pas encore arrivées.

Ne zaman varmış olacağız?

Quand serons-nous arrivés ?

Bir padişahın altı oğlu varmış.

Un monarque avait six fils.

Bir sorun varmış gibi gözüküyor.

Il semble y avoir un problème.

İleride bir kapı varmış gibi görünüyor.

On dirait une porte.

Ciğerlerimde cam kırıkları varmış gibi hissediyorum

J'ai l'impression d'avoir cassé du verre dans mes poumons

Roket şimdiye kadar aya varmış olacak.

La fusée devrait avoir atteint la Lune maintenant.

Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.

- Il était une fois une belle princesse.
- Il était une fois une belle princesse...

Tom bir silahı varmış gibi yaptı.

- Tom fit semblant d'avoir une arme.
- Tom fit semblant d'avoir un revolver.
- Tom fit semblant d'avoir un pistolet.

Her zaman acelem varmış gibi hissediyorum.

- J'ai l'impression d'être tout le temps pressé.
- J'ai l'impression d'être tout le temps pressée.

O, şimdiye kadar New York'a varmış olmalıydı.

Il devrait être arrivé à New-York maintenant.

Duydum ki yeni bir kız arkadaşın varmış.

J’ai entendu dire que tu as une nouvelle copine.

Yarın bu zamana kadar zaten varmış olacağız.

Demain à cette heure, nous serons déjà arrivés.

Bir zamanlar ormanda yaşayan bir cüce varmış.

Il était une fois un nain, qui vivait dans la forêt.

Bir zamanlar, Tango adında bir kedi varmış.

- Il y a très longtemps, j'avais un chat nommé Tango.
- Il était une fois un chat du nom de Tango.

Hastaneyi geldiklerinden daha kötü terk ettikleri sonucuna varmış.

quittent les hôpitaux plus handicapés que lorsqu'ils sont arrivés.

Gerçekten o varmış gibi inandırıcı bire şekilde anlatıyor

vraiment convaincant comme s'il était là

Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.

On dirait que cet animal a un problème génétique.

Bu kek içinde peynir varmış gibi tat veriyor.

Ce gâteau a le goût de fromage.

Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.

Il était une fois une jolie petite maison au fin fond du pays.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Il y a une autre entrée, on dirait. C'est par là qu'il a dû rentrer.

Sanki yemek salonunda otururken yemek salonunun devamı varmış gibi görünüyordu duvarda

Il semblait que la salle à manger avait une suite tout en étant assise dans la salle à manger sur le mur.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan da içeriye muhtemelen böyle girdi.

Il y a une autre entrée, on dirait. C'est par là qu'il a dû rentrer.

Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.

Selon la légende, ces bois étaient hantés, aussi les gens évitaient d'y pénétrer.