Translation of "Makinesi" in French

0.005 sec.

Examples of using "Makinesi" in a sentence and their french translations:

Bir empati makinesi.

C'est une machine à empathie.

Çamaşır makinesi bozuk.

Le lave-linge est hors-service.

Çamaşır makinesi kapalı.

La machine à laver est sur « Arrêt ».

Hesap makinesi nedir?

Qu'est-ce qu'une calculatrice ?

Bulaşık makinesi bozuk.

Le lave-vaisselle est cassé.

Kahve makinesi nerede?

Où se trouve la machine à café ?

Buz makinesi arızalı.

La machine à glace est cassée.

- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- Masadaki hesap makinesi benim.

La calculatrice sur la table est la mienne.

makinesi zaten yok

la pelle rétro n'existe pas déjà

Bulaşık makinesi çalıştı mı?

Est-ce que le lave-vaisselle a fonctionné ?

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Le lave-vaisselle de Sami ne fonctionnait pas.

- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- Çamaşır makinesi muhteşem bir icat.

La machine à laver est une invention merveilleuse.

- Hesap makinesi muhteşem bir icat.
- Hesap makinesi harika bir icat.

La calculatrice est une invention merveilleuse.

Yeni bir çamaşır makinesi aldık.

Nous avons acheté une nouvelle machine à laver.

Onun bir bulaşık makinesi var.

Il possède un lave-vaisselle.

Çamaşır makinesi harika bir icattır.

La machine à laver est une invention merveilleuse.

Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.

Il manque un lave-vaisselle dans la cuisine.

Tom'un bir espresso makinesi var.

Tom a une machine à expresso.

Ben yeni bir tıraş makinesi aldım.

J'ai acheté un nouveau rasoir.

Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.

N'oublie pas de prendre un appareil photo avec toi.

Onun bir otomatik çamaşır makinesi var.

Elle a une machine à laver automatique.

Yeni bir fotoğraf makinesi almak istiyorum.

Je veux acheter un nouvel appareil photo.

İstediğim tek şey bir çamaşır makinesi.

Tout ce que je veux, c'est une machine à laver.

Bir çamaşır makinesi satın almak istiyorum.

- J'aimerais acheter une machine à laver.
- J'aimerais acquérir une machine à laver.
- J'aimerais faire l'acquisition d'une machine à laver.

Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.

Il est aisé d'additionner des nombres en utilisant une calculatrice.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

Ma tante m'a donné une caméra.

Evde bir çamaşır makinesi var mı?

- Y a-t-il une machine à laver dans la maison ?
- Y a-t-il un lave-linge dans la maison ?

Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.

C'est la caméra que j'ai voulue pendant tant de temps.

Bir saç kurutma makinesi getirdin mi?

As-tu apporté un sèche-cheveux ?

Ellerimde bulaşık makinesi deterjanı döküntüsü var.

J'ai une rougeur sur les mains à cause du détergent pour lave-vaisselle.

Yarasanın kanatlarından esinlenerek çizilmiş bir uçuş makinesi

Une machine volante inspirée des ailes de chauve-souris

Kızım için yeni bir fotoğraf makinesi alacağım.

Je vais acheter un appareil photo pour ma fille.

Dan yalan makinesi testine girmekte ısrar etti.

Dan a insisté pour passer un test de détecteur de mensonge.

Ben, yeni bir dikiş makinesi satın aldım.

- J'ai acheté une nouvelle machine à coudre.
- J'achetai une nouvelle machine à coudre.

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

C'est une machine à tuer d'environ 140 kg. Il ne m'a pas vu.

Ben yeni bir fotoğraf makinesi satın almayı düşünüyordum

Je pensais à acheter un nouvel appareil photo.

Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.

Un jour j'achèterai une machine à barbe-à-papa.

Bu hesap makinesi bölme işlemi yapmaya imkan tanımıyor.

Cette calculatrice ne permet pas d'effectuer des divisions.

Bizim yeni bir çamaşır makinesi satın almamız gerekir.

Il faut qu'on achète une nouvelle machine à laver.

Biz hesaplarımızı yapmak için bir hesap makinesi kullanırız.

Nous utilisons une calculatrice pour faire nos comptes.

Hiçbir şey bir fotokopi makinesi kadar yararlı değildir.

Rien n'est plus utile qu'un photocopieur.

Ona yeni bir dikiş makinesi satın almamız gerek.

Nous devrions lui acheter une nouvelle machine à coudre.

Çamaşır makinesi tüm zamanların en büyük icatlarından biriydi.

La machine à laver fut l'une des plus grandes inventions de tous les temps.

Fakat siz bir zaman makinesi yapsaydınız bunu söyler misiniz?

Mais diriez-vous que si vous fabriquiez une machine à remonter le temps?

Sevdiği kadın öldüğü için bir zaman makinesi icat ediyor

Inventer une machine à voyager dans le temps parce que la femme qu'elle aime est morte

Sen hiç saç kurutma makinesi ile saçını kuruttun mu?

Avez-vous déjà séché vos cheveux avec un sèche-cheveux?

Bu bulaşık makinesi çok fazla büyük. Tezgahın altına sığmayacak.

Ce lave-vaisselle est trop grand. Il ne rentre pas sous le comptoir.

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Il se rase chaque matin au moyen d'un rasoir électrique.

Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.

Ce distributeur automatique a été cassé par une bande de voyous la nuit dernière.

Aslında şu anda zaman makinesi diye bir şey yok diyebiliriz

En fait, nous pouvons dire qu'il n'y a pas de machine à voyager dans le temps en ce moment.

Eğer bulaşık yıkamak için gücün yoksa, bir bulaşık makinesi al.

Si vous n'avez pas l'énergie pour faire la vaisselle, procurez-vous un lave-vaisselle.

Yeni bir fotoğraf makinesi alacağım ama bu sefer dijital olanından.

Je vais m’acheter un nouvel appareil photo, numérique, cette fois.

- Bu kamera, Tom'un favorisi.
- Bu fotoğraf makinesi Tom'un en sevdiği.

Cet appareil photo est le favori de Tom.

- Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
- Yanına kamera getirmeyi unutma.

N'oublie pas de prendre un appareil photo avec toi.

Tom Mary'ye yeni bir dikiş makinesi aldı ve ona dikiş dikmeyi öğretti.

Tom acheta une nouvelle machine à coudre à Mary et elle lui apprit à coudre.

Kawa bir JVM(Java Sanal Makinesi) gerçekleştirme projesidir.Bu bütün Java kütüphanelerini avantajlı bir şekilde kullanmaya izin verir.

Kawa est une implémentation de Scheme pour JVM qui permet de profiter de toutes les librairies de Java.