Translation of "Kış" in French

0.012 sec.

Examples of using "Kış" in a sentence and their french translations:

Kış yaklaşıyor.

L'hiver arrive bientôt.

Kış geliyor.

L'hiver approche.

Kış bitti.

L'hiver arriva.

- Bu kış yumuşaktı.
- Bu kış yumuşak geçti.

Cet hiver a été doux.

- Bu kış yumuşak geçti.
- Bu kış ılıktı.

Cet hiver a été doux.

Bu kış ılık.

L'hiver est doux cette année.

Yakında kış olacak.

L'hiver arrive bientôt.

Kış, kar zamanıdır.

L'hiver, c'est le temps de la neige.

Kış yakında geliyor.

L'hiver arrive bientôt.

Geçen kış Boston'daydık.

Nous étions à Boston l'hiver dernier.

- Biz ılıman bir kış geçiriyoruz.
- Hafif bir kış yaşıyoruz.
- Bu yıl yumuşak bir kış geçirdik.

Nous avons un hiver doux cette année.

Çok geçmeden kış olacak.

Sous peu, ce sera l'hiver.

Kış yaklaşırken günler kısalır.

Les jours raccourcissent comme l'hiver approche.

Kış gitti. İlkbahar geldi.

L'hiver s'en est allé. Le printemps est venu.

Ayılar kış uykusuna yatar.

Les ours hibernent durant l'hiver.

Kuzeyde kış soğuk geçer.

Dans le nord, il fait froid en hiver.

Önümüzdeki kış sert olacaktır.

L’hiver sera rude.

Uzun bir kış olacak.

- L’hiver va être long.
- L’hiver s’annonce long.

Bu kış çok soğuk.

Il fait très froid cet hiver.

Kış benim gözde mevsimimdir.

L’hiver est ma saison préférée.

Her kış dudaklarım çatlar.

J'ai les lèvres gercées chaque hiver.

Kış en sevdiğim mevsimdir.

L’hiver est ma saison préférée.

Kış çok soğuk oldu.

L'hiver a été très froid.

Sincap kış uykusuna yatıyor.

L'écureuil est en train d'hiberner.

Sonbahardan sonra kış gelir.

Après l'automne vient l'hiver.

Köpeğim geçen kış öldü.

Mon chien est mort l'hiver dernier.

Kış tatillerini beğendin mi?

Avez-vous passé de bonnes vacances d'hiver ?

Sakin bir kış akşamıydı.

C’était un calme soir d’hiver.

Kış tatilini nasıl geçirdin?

Qu'as-tu fait pendant tes vacances d'hiver ?

Kış tatili çok yakında.

Les vacances d'hiver sont à deux pas.

Kaplumbağalar kış uykusuna yatar.

Les tortues hibernent.

- Kış soğuk fakat ben onu seviyorum.
- Kış soğuktur ama hoşuma gidiyor.

L'hiver est froid, mais j'aime cette saison.

Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.

À mesure que l'hiver s'intensifie, les nuits rallongent.

Kış boyunca, stokladıkları balla beslenebilirler.

Leurs réserves de miel leur permettent de survivre à l'hiver.

Kış, işin zor kısmını halletmiştir.

L'hiver s'est occupé du travail.

Yani günlük kış uykusuna yatıyor

il hiberne donc quotidiennement

Geçen kış epeyce kar yağdı.

L'hiver dernier il y avait pas mal de neige.

Geçen kış çok kar vardı.

Il y a eu beaucoup de neige l'hiver dernier.

Buz kış boyunca gölü kaplar.

La glace recouvre le lac, durant l'hiver.

Kış yılın en soğuk mevsimdir.

L'hiver est la saison la plus froide de l'année.

O sessiz bir kış akşamıydı.

C’était un calme soir d’hiver.

- Kış mevsimini severim.
- Kışı severim.

- J'aime l'hiver.
- J'adore l'hiver.

Bu kış İspanya'ya gitmekten bahsediyor.

Il est en train de parler d'aller en Espagne cet hiver.

Arabana kış lastiklerini taktın mı?

As-tu mis des pneus neige sur ta voiture ?

Yaz kayboluyor ve kış yaklaşıyor.

L'été touche à sa fin et l'hiver approche.

Neden insanlar kış uykusuna yatmazlar?

Pourquoi les gens n'hibernent-ils pas ?

İnsanlar neden kış uykusuna yatmazlar?

Pourquoi les hommes n'hibernent-ils pas ?

Siyah ceketler bu kış moda.

Les manteaux noirs sont à la mode cet hiver.

Kış boyunca kayak yapmaya gitti.

Il est allé faire du ski en hiver.

Bu kış çok fırtına vardı.

Nous avons eu de nombreux orages cet hiver.

Geçen kış, Kanada'ya kayağa gittim.

L'hiver dernier je suis allé skier au Canada.

İnsanlar neden kış uykusuna yatamaz?

Pourquoi les gens ne peuvent-ils pas hiberner ?

Bu sincap kış uykusuna yatıyor.

Cet écureuil est en train d'hiberner.

O kış çok yağmur yağdı.

Il plut beaucoup cet hiver-là.

Her Kış Hokkaido'da kayak yapar.

Il skie à Hokkaido tous les hivers.

Kış tatili hiç bitmese keşke.

J’aimerais que les vacances d’hiver ne finissent jamais.

Kış boyunca dışarı asla çıkmam.

Pendant l'hiver, je ne sors jamais.

Biz zor bir kış geçirdik.

Nous avons eu un hiver difficile.

Soğuk algınlığı, bu kış yaygındır.

Il y a beaucoup de rhumes cet hiver.

Bu kış birçok fırtına yaşadık.

Nous avons eu de nombreux orages cet hiver.

Kar bu kış erken düştü.

- Cet hiver la neige a été précoce.
- La neige est tombée tôt cet hiver.

Bu kış çok kar aldık.

Nous avons eu beaucoup de neige cet hiver.

Çok sert bir kış yaşadık.

Nous avons eu un hiver très dur.

Bu kış muhtemelen soğuk olacak.

Il risque de faire froid cet hiver.

Kış mevsiminde her zaman üşütürüm.

- J'attrape toujours froid en hiver.
- Je contracte toujours des rhumes en hiver.

Kış burada kalmak gibi görünüyor.

On dirait que l'hiver est là pour rester.

Kar olmadan kış gerçek görünmüyor.

L'hiver ne semble pas réel sans neige.

Hiçbir kış sonsuza kadar sürmez.

Aucun hiver ne dure toujours.

Geçen kış çok kar aldık.

Nous avons eu beaucoup de neige l'hiver dernier.

Hava soğuk ve kış güzel.

Y fait pas chaud même si l'hiver est beau.

- Geçen yıl ılımlı bir kış geçirdik.
- Bu yıl ılık bir kış geçirdik.

Nous avons eu un hiver doux l'an dernier.

Kış, Şili'nin güneyindeki Patagonya'nın dağlarına ulaştı.

L'hiver a atteint les montagnes de Patagonie, au sud du Chili.

New York'ta kış çok soğuk olabilir.

L'hiver à New York peut être très froid.

Bu kış çok az kar olacak.

Nous aurons peu de neige cet hiver.

Bu kış çok az karımız olacak.

Nous aurons peu de neige cet hiver.

Herhangi bir kış gününde ona rastladım.

Je la rencontrai un certain jour d'hiver.

Kış ayları aralık, ocak ve şubattır.

Les mois d'hiver sont décembre, janvier, et février.

O bir kış sporları hayranı değil.

Elle n'est pas fan de sports d'hiver.

Her Kış Nozawa'ya kayak yapmaya giderler.

Ils vont skier à Nozawa chaque hiver.

Bu kış galiba çok soğuk olacak.

L'hiver sera probablement très froid.

Bu kış muhtemelen fazla karımız olmayacak.

Nous n'aurons probablement pas beaucoup de neige cet hiver.

Bu kış çok az kar vardı.

Nous avons eu peu de neige, cet hiver.

Biz özellikle zor bir kış geçirdik.

Nous avons eu un hiver particulièrement difficile.

Biz özellikle sert bir kış geçirdik.

Nous avons eu un hiver particulièrement difficile.

Geçen kış Kanada'da kayak yapmaya gittim.

Je suis allé skier au Canada l'hiver dernier.

Tom önümüzdeki kış Boston'a gitmeyi düşünüyor.

Tom envisage d'aller à Boston l'hiver prochain.

Bu kış, kar yağışı rekoru kırıldı.

Cet hiver le record de chute de neige a été battu.

Ailem her kış kayak yapmaya gider.

Ma famille part skier chaque hiver.

Kış sonuydu ve hava çok soğuktu.

C'était la fin de l'hiver et le temps était très froid.

Kış boyunca iki battaniye ile uyurum.

Pendant l'hiver je dors avec deux couvertures.

Quebec'te sonbahar, kış lastiğine geçiş zamanıdır.

Au Québec, l’automne est l’occasion de mettre des pneus d’hiver sur la voiture.

Bu da kış boyunca onları idare eder.

et ça les nourrit tout l'hiver.

Bazısı kış uykusuna yatarak asgari enerji harcıyor.

Certains hibernent, réduisant leur dépenses énergétiques.

Kış yaklaştıkça vahşi doğada yiyecek iyice azalıyor.

Dans la nature, la nourriture se raréfie à l'approche de l'hiver.

Memeli olmasına rağmen kış uykusuna yatarlar mesela.

Bien qu'ils soient des mammifères, ils hibernent, par exemple.

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

L'hiver est la saison la plus froide de l'année.

Bu kış ilk defa kayak yapmaya gittim.

Je suis allé skier pour la première fois cet hiver.