Translation of "Eğitimi" in French

0.008 sec.

Examples of using "Eğitimi" in a sentence and their french translations:

Ben eğitimi sevmiyorum.

- Je n'aime pas apprendre.
- Moi, j’aime pas étudier.

Matematik eğitimi görmeliyim.

J'ai besoin d'étudier les maths.

Fransızca eğitimi aldım.

J'ai étudié le français.

İngilizce eğitimi yapmak istiyorum.

J'aime apprendre l'anglais.

Sanırım sınavlar eğitimi mahvediyorlar.

Je pense que les examens ruinent l'éducation.

Biz İngilizce eğitimi gördüm.

Nous avons étudié l'anglais.

Sınavların eğitimi bozduğunu düşünüyorum.

Je pense que les examens ruinent l'éducation.

O Çince eğitimi görüyor.

Il étudie le chinois.

Okulda sanat eğitimi yapıyorum.

J'étudie l'art à l'école.

O, tarım eğitimi görmektedir.

Il étudie l'agronomie.

O matematik eğitimi alıyor.

Elle étudie les mathématiques.

Oradayken İngilizce eğitimi gördüm.

J'ai étudié l'anglais pendant que j'y étais.

Eğitimi yalnız mı yaptınız?

As-tu étudié par toi-même ?

Lisedeyken Fransızca eğitimi gördüm.

J'ai étudié le français quand j'étais au lycée.

Tarih eğitimi yapmak istiyorum.

- Je veux étudier l'histoire.
- Je veux étudier l'Histoire.

Yaşamında eğitimi geç aldı.

Son éducation s'est faite tard.

Tom Fransız eğitimi görüyor.

Tom étudie le français.

Modern edebiyat eğitimi alıyor.

Il étudie la littérature moderne.

Dil eğitimi için ve aynı zamanda yüksek lisans eğitimi için

pour l'enseignement des langues et aussi pour l'enseignement supérieur

İhtiyaç duydukları eğitimi alamayacaklarından korkuyorlar.

Ils s'inquiètent de ne pas recevoir l'éducation dont ils ont besoin.

üstelik iyi bir ortaokul eğitimi,

et une bonne éducation d'enseignement secondaire

Orada da Budizm eğitimi aldı

Il y a également étudié le bouddhisme.

O, üniversitede tarih eğitimi yapıyor.

Il étudie l'histoire au lycée.

Amerikada tıp eğitimi yapmaya niyetlendim.

J'avais l'intention d'étudier la médecine aux États-Unis.

- İngilizce eğitimi yapıyorum.
- İngilizce çalışıyorum.

J'étudie l'anglais.

Gelecek yıl Fransızca eğitimi alacağım.

Je prends Français l'année prochaine.

O, iç dekorasyon eğitimi aldı.

Il a étudié la décoration d'intérieur.

İngilizce eğitimi için USA'ya gitti.

Il est allé aux États-Unis d'Amérique pour étudier l'anglais.

- Arapça eğitimi yapıyoruz.
- Arapça çalışıyoruz.

Nous étudions l'arabe.

O, üniversitede tiyatro eğitimi aldı.

Il a choisi art dramatique comme spécialité à l'université.

Aslında hiç Fransızca eğitimi almadım.

Je n'ai jamais vraiment étudié le français.

O, üniversitede tarih eğitimi alıyor.

Il étudie l'histoire à l'université.

O fen eğitimi yapmak zorundadır.

Elle doit travailler les sciences.

O, üniversitede ekonomi eğitimi aldı.

Il a étudié l'économie à la fac.

Tom Fransızca eğitimi aldı mı?

Tom a-t-il étudié le français ?

Yurt dışı eğitimi alma şansım oldu.

d'étudier un an à l'étranger, en France.

Sosyal hizmetlerde yüksek lisans eğitimi alabildi

Il a ensuite pu obtenir un master en travail social

Resim eğitimi almak için Fransa'ya gidiyorum.

Je vais en France pour étudier la peinture.

Sanat eğitimi almak için Paris'e gitti.

Elle est allée à Paris pour étudier l'art.

Sanat eğitimi almak için Fransa'ya gitti.

Elle est allée en France pour étudier l'art.

Mümkün olduğunca çok Fransızca eğitimi aldı.

Elle apprit le français à fond.

O müzik eğitimi için İtalya'ya gitti.

Elle se rendit en Italie pour étudier la musique.

O gelecek hafta İngilizce eğitimi alacak.

Il va étudier l'anglais la semaine prochaine.

Fransızca ve web tasarımı eğitimi alıyorum.

Je suis en train d'étudier le français et le web design.

Edebiyat eğitimi almak için İtalya'ya gitti.

Elle est allée en Italie dans le but d'étudier la littérature.

Fransızca ve web tasarımı eğitimi alıyoruz.

- Nous étudions le français et la conception de site web.
- Nous étudions le français et la conception de sites web.
- Nous étudions le français et la conception graphique Web.

Müzik eğitimi için Avusturya'ya gitmek istiyorum.

Je voudrais aller en Autriche faire des études musicales.

Beden eğitimi gerekli bir ders mi?

Est-ce que l'éducation physique est un cours obligatoire ?

Müzik eğitimi yapmak için Fransa'ya gitti.

Elle est allée en France pour étudier la musique.

Onlar Yale Üniversitesinde hukuk eğitimi görüyor.

- Ils font du droit à Yale.
- Ils font du droit à l'université Yale.

O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.

Il est allé en Italie pour étudier la musique.

Carol üç yıldır İspanyolca eğitimi yapmaktadır.

Carole étudie l'espagnol depuis 3 ans.

- Ders çalışmayı sevmem.
- Ben eğitimi sevmiyorum.

- Je n'aime pas apprendre.
- Moi, j’aime pas étudier.

O müzik eğitimi amacıyla Avusturya'ya gitti.

Il est allé en Autriche afin d'étudier la musique.

O, onunla çocuklarının eğitimi hakkında tartıştı.

- Elle se disputa avec lui au sujet de l'éducation de leurs enfants.
- Elle s'est disputée avec lui au sujet de l'éducation de leurs enfants.

Tom görünüşe göre Fransızca eğitimi aldı.

Tom a visiblement étudié le français.

Beden eğitimi zorunlu bir konu mudur?

Est-ce que l'éducation physique est un cours obligatoire ?

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mon père a travaillé à temps partiel, s'est formé en tant que professeur

Hâlâ sanat eğitimi programlarında bütçe kısıtlaması yaşıyor?

subissent-elles des coupes budgétaires dans leur programme artistique ?

Başkan Bush, Obama, hatta Trump bile eğitimi

Les présidents Bush, Obama et même Trump

Ben bunu yanına bir de eğitimi ekliyorum

J'ajoute cela à la formation.

Amerikan edebiyatı eğitimi görmek için Amerika'ya gitti.

Il est allé en Amérique pour étudier la littérature américaine.

O müzik ve dans eğitimi almak istiyor.

Elle veut étudier la musique et la danse.

İngilizceye ek olarak Fransızca eğitimi de alıyorum.

J'étudie le français en plus de l'anglais.

Onlar Fransızca ve web tasarımı eğitimi görüyorlar.

Ils étudient le français et le webdesign.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

Je me suis blessé pendant la séance d'éducation physique.

O, tıp eğitimi görmek için Almanya'ya gitti.

Elle est allée en Allemagne pour étudier la médecine.

O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.

- Elle est partie en Italie pour étudier la musique.
- Elle est allée en Italie pour étudier la musique.

Sanat eğitimi almak için Paris'e gitmek istiyorum.

Je souhaite aller à Paris pour étudier l'art.

- Fransızca eğitimi yapmak istiyorum.
- Fransızca çalışmak istiyorum.

Je veux étudier le français.

Tom bana lisede Fransızca eğitimi almadığını söyledi.

Tom m'a dit qu'il n'avait pas pris français au lycée.

Yoko, şimdi Londra'da. O İngilizce eğitimi görüyor.

Yoko est à Londres en ce moment. Elle étudie l'anglais.

- Emi İngilizce eğitimi alacak.
- Emi İngilizce çalışacak.

Emi va apprendre l'anglais.

Tom'a neden hiç Fransız eğitimi almadığını sordum.

J'ai demandé à Tom pourquoi il n'a jamais étudié le français.

Fransızca eğitimi aldığımdan beri biraz zaman geçti.

Ça fait un moment que je n'ai pas étudié le français.

- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.

Fadil étudiait l'Islam.

- Niçin Fransızca eğitimi almıyorsun?
- Fransızca çalışsana.
- Fransızca okusana.

Pourquoi n'étudies-tu pas le français ?

O, ana branş olarak çocuk psikolojisi eğitimi alıyor.

Elle est diplômée en psychologie infantile.

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.

Il a décidé d'aller à Paris dans le but d'étudier la peinture.

İngilizce eğitimi almaya başladığımdan beri altı yıl oldu.

Six ans ont passé depuis que j'ai commencé à étudier l'anglais.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

- Sami a étudié l'Islam.
- Sami étudiait l'Islam.

Para yok bu iş için bir eğitimi de yok

Pas d'argent, pas de formation pour ce travail

Atarak, disiplin ve düzenli eğitimi uygulayarak, olağanüstü bir yönetici

et de maître de tâche acharné, faisant respecter la discipline et une formation régulière, tout en prêtant attention au

Önümüzdeki şubat ayında beş yıldır İngilizce eğitimi alıyor olacağım.

À partir de février prochain, j'aurais étudié l'anglais pendant cinq ans.

O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.

Il fréquenta une académie des beaux-arts afin d'étudier la peinture et la sculpture.

Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.

Beaucoup d'étudiants vont en Europe pour étudier la musique.

Anne ve babalar oğullarına en iyi eğitimi vermek isterler.

Les parents veulent donner à leur fils la meilleure éducation.

Apa Sherpa, bugün bölgede eğitimi desteklemeyi amaçlayan bir vakıf işletiyor.

Il dirige désormais une fondation pour soutenir l'éducation dans la région.

En iyi eğitimi aldığını garanti etmek için ne gerekiyorsa harcıyorlar.

la meilleure éducation pour leurs garçons et leurs filles.

- Japonca çalışacak mıyız?
- Japonca öğrenecek miyiz?
- Japonca eğitimi alacak mıyız?

Allons-nous étudier le japonais ?

- Bir yabancı dil eğitimi zordur.
- Bir yabancı dil okumak zordur.

- Il est difficile d'apprendre une langue étrangère.
- C'est difficile d'apprendre une langue étrangère.

Önümüzdeki şubat ayında beş yıl boyunca İngilizce eğitimi alıyor olacağız.

Cela va faire cinq ans que nous étudions l'anglais en février prochain.

- İtalyanca öğrenmek için Roma'ya geldi.
- İtalyanca eğitimi almak için Roma'ya geldi.

Il est venu à Rome pour étudier l'italien.

Altı yıl okulda İngilizce eğitimi almama rağmen, çok iyi İngilizce konuşmam.

Je ne parle pas bien l'anglais, bien que je l'aie étudié six ans à l'école.

- Yumi yoğun biçimde İngilizce eğitimi alıyor.
- Yumi yoğun biçimde İngilizce çalışıyor.

Yumi étudie l'anglais intensément.

Bankacılık eğitimi almak için New York'a taşındı . Alman Bankası ve GB Morgan

bancaire. Cela lui a permis de travailler dans des pays européens prestigieux tels que la