Translation of "Duydu" in French

0.004 sec.

Examples of using "Duydu" in a sentence and their french translations:

Tom duydu.

Tom a entendu.

Sesi duydu.

Il a entendu le son.

Köpeğiyle gurur duydu.

Il était fier de son chien.

Köpeğin havladığını duydu.

- Il entendit le chien aboyer.
- Il a entendu le chien aboyer.

Tom sesi duydu.

Tom entendit le son.

Haberi radyoda duydu.

Il a entendu la nouvelle à la radio.

Bir gürültü duydu.

Elle entendit un bruit.

O gürültüyü duydu.

Il entendit le bruit.

Mary onu duydu.

Mary a entendu ça.

Herkes duydu mu?

Tout le monde a-t-il entendu ça ?

Sami çığlık duydu.

Sami entendit crier.

Soruyu yanıtlayamamaktan utanç duydu.

Il s'est senti honteux de ne pas répondre à la question.

O, adının çağrıldığını duydu.

Il a entendu qu'on appelait son nom.

Tom bir gürültü duydu.

Tom a entendu un bruit.

Biri beni duydu mu?

- Quelqu'un m'a-t-il entendu ?
- Quiconque m'a-t-il entendu ?

Bir yardım çağrısı duydu.

Il entendit un appel au secours.

O bir gürültü duydu.

- Il a entendu un bruit.
- Il entendit un bruit.

Tom bazı atışlar duydu.

- Tom a entendu des tirs.
- Tom entendit des coups de feu.

Onlar onu radyoda duydu.

- Ils l'entendirent à la radio.
- Elles l'entendirent à la radio.

Onun çığlık attığını duydu.

- Elle l'a entendu pleurer.
- Elle l'entendit pleurer.

Onun şarkı söylemesini duydu.

- Elle l'entendit chanter.
- Elle l'a entendu chanter.
- Elle l'a écouté chanter.

O, ayak sesleri duydu.

Il entendit des pas.

O, mutfaktan bir gürültü duydu.

Il a entendu un bruit de la cuisine.

Tom söylediğimiz her şeyi duydu.

Tom a entendu tout ce que nous disions.

O bir bağırma sesi duydu.

Il entendit un cri.

Tom arkasında bir ses duydu.

- Tom a entendu une voix derrière lui.
- Tom a entendu la voix de quelqu'un derrière lui.

Tom bir silah sesi duydu.

- Tom a entendu un coup de feu.
- Tom entendit un coup de feu.

Sami büyük bir patlama duydu.

Sami entendit une forte détonation.

O, düşüncelere dalmışken, adının çağrıldığını duydu.

Perdu dans ses pensées, il entendit lorsque son nom fut appelé.

O, dakikliği üzerine kendisiyle gurur duydu.

Il faisait de sa ponctualité une fierté.

Tom, ağaçta bir kedinin miyavladığını duydu.

Tom entendit un chat miauler dans l'arbre.

Hatalarına rağmen herkes ona saygı duydu.

Malgré toutes ses fautes, il est respecté par tout le monde.

O, yardım çağrısı yapan birini duydu.

Elle entendit quelqu'un appeler à l'aide.

Tom onların söylediği her şeyi duydu.

Tom a entendu tout ce qu'ils ont dit.

O, gece yarısında onun ağladığını duydu.

Elle l'entendit pleurer au milieu de la nuit.

O onun gözde şarkısını söylediğini duydu.

Elle l'entendit chanter sa chanson préférée.

Tom yüksek sesle bir patlama duydu.

Tom entendit une forte détonation.

Tom birinin en sevdiği melodiyi mırıldadığını duydu.

Tom entendit quelqu'un fredonner sa chanson préférée.

Tom Mary'nin John'dan nefret ettiğini söylediğini duydu..

Tom a entendu Mary dire qu'elle haïssait John.

Tony onun sesini duydu ve piyano çalmaya durdurdu.

Tony entendit sa voix et arrêta de jouer du piano.

Dan, dairedeyken Matt ve Linda'nın koridorda tartıştıklarını duydu.

Dan se trouvait dans son appartement lorsqu'il entendit Matt et Linda se disputer dans le couloir.

O onun bağırdığını duydu, bu yüzden onun yatak odasına koştu.

- Elle l'entendit hurler et elle courut donc dans sa chambre.
- Elle l'a entendu hurler et a donc couru dans sa chambre.

Tom bir gürültü duydu ve onun ne olduğunu görmek için dışarı çıktı.

Tom a entendu un bruit et est sorti pour voir de quoi il s'agissait.