Translation of "Sami" in French

0.006 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their french translations:

- Sami kel.
- Sami keldir.

Sami est chauve.

- Sami kaka yaptı.
- Sami kakasını yaptı.
- Sami sıçtı.

Sami a fait caca.

- Sami Sünni Müslüman.
- Sami Sünni.

Sami est un musulman sunnite.

- Sami Şii Müslüman.
- Sami Şii.

Sami est un musulman chiite.

Sami biliyordu.

- Sami le savait.
- Sami savait.

Sami öldürüldü.

Sami a été assassiné.

Sami saklandı.

Sami s'est caché.

Sami aradı.

Sami a appelé.

Sami kovulacak.

Sami est renvoyé.

Sami oradaydı.

Sami était là.

Sami çıldırdı.

- Sami est devenu fou.
- Sami devint fou.
- Sami devenait fou.

Sami hapsedildi.

Sami a été incarcéré.

Sami yataktaydı.

Sami était au lit.

Sami şaşırdı.

Sami fut surpris.

Sami kaçtı.

Sami s'est échappé.

Sami yanıtladı.

Sami a répondu.

Sami insandır.

Sami est un humain.

- Sami yeniden evlendi.
- Sami tekrar evlendi.

Sami s'est remarié.

- Sami kaka yaptı.
- Sami kakasını yaptı.

Sami a fait caca.

- Sami yalnız davrandı.
- Sami yalnız hareket ediyordu.

Sami a agi seul.

- Sami çalışmaya geldi.
- Sami çalışmak için geldi.

Sami est venu au travail.

- Sami uygulamayı indirdi.
- Sami uygulamayı download etti.

Sami a téléchargé l'application.

- Sami bugün oruçlu.
- Sami bugün oruç tutuyor.

Sami jeûne aujourd'hui.

Sami kovulmak istemiyordu.

Sami n'avait pas envie d'être licencié.

Sami doğruyu söylüyor.

Sami dit la vérité.

Sami bunları arıyordu.

Sami les cherchait.

Sami çok zekiydi.

- Sami était très intelligent.
- Sami fut très intelligent.

Sami nedenini bilmiyor.

Sami ne sait pas pourquoi.

Sami terk etti.

Sami est parti.

Sami şikayette bulundu.

Sami s'est plaint.

Sami hayatta kaldı.

Sami a survécu.

Sami karşıt görüşteydi.

Sami était en désaccord.

Sami, Leyla'yı koruyordu.

Sami protégeait Layla.

Sami emekli oldu.

Sami a pris sa retraite.

Sami geri döndü.

Sami est revenu.

Sami konuşmayı reddetti.

- Sami refusait de parler.
- Sami refusa de parler.

Sami kumar oynuyordu.

Sami jouait.

Sami silahı gizledi.

Sami a caché le pistolet.

Sami ayağa kalktı.

- Sami se leva.
- Sami s'est levé.

Sami yemek yapıyor.

Sami cuisine.

Sami sorunu çözdü.

Sami a résolu le problème.

Sami onu kanıtlayamaz.

Sami ne peut pas le prouver.

Sami altmıştan fazla.

Sami a plus de soixante ans.

Sami vahşice öldürüldü.

Sami a été sauvagement assassiné.

Sami misilleme yaptı.

- Sami a riposté.
- Sami a répliqué.

Sami çadırında uyudu.

Sami a dormi dans sa tente.

Sami onu açıklayamaz.

Sami ne peut pas l'expliquer.

Sami çiçekler dikti.

Sami planta des fleurs.

Sami hasta oldu.

- Sami est tombé malade.
- Sami devenait malade.

Sami cinayet planlıyordu.

Sami préparait un meurtre.

Sami loto oynadı.

Sami a joué au loto.

Sami yere kusuyordu.

Sami a vomi par terre.

Sami hayatını kaybetti.

Sami a perdu la vie.

Sami ortadan kayboldu.

- Sami a disparu.
- Sami disparut.

Sami duş alıyordu.

- Sami était en train de se doucher.
- Sami était en train de prendre une douche.
- Sami se douchait.
- Sami prenait une douche.

Sami, Leyla'yı gördü.

- Sami vit Layla.
- Sami a vu Layla.

Sami konuyu değiştirdi.

Sami a changé de sujet.

Sami çok aşık.

Sami est tellement amoureux.

Sami, Leyla'nın babasıdır.

Sami est le père de Layla.

Sami çığlık duydu.

Sami entendit crier.

Sami flört ediyordu.

Sami avait un rencard.

Sami alkol kokuyordu.

Sami empestait l'alcool.

- Sami hayatı için savaşıyordu.
- Sami hayat mücadelesi veriyordu.

Sami luttait pour sa vie.

- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.

- Sami a étudié l'Islam.
- Sami étudiait l'Islam.

- Sami Allah'a dua ediyor.
- Sami Allah'a ibadet eder.

Sami prie Allah.

- Sami ayrılmak zorunda kalacak.
- Sami gitmek zorunda kalacak.
- Sami terk etmek zorunda kalacak.

Sami va devoir partir.

Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.

- Sami voulait donner son nom à son fils : Sami Bakir II.
- Sami a voulu donner son nom à son fils : Sami Bakir II.

Sami, günü kızıyla geçirdi.

Sami a passé la journée avec sa fille.

Sami, Leyla'nın kayığını çaldı.

Sami a volé le bateau de Layla.

Sami fotoğraftaki adamı tanıdı.

Sami a reconnu l'homme sur la photo.

Sami, Leyla'yı dövmeye başladı.

Sami s'est mis à battre Layla.

Sami kumarı çok seviyordu.

Sami aimait jouer.

Sami çıplak görünmek istemedi.

Sami ne voulait pas être vu nu.

Sami okulu asmaya başladı.

Sami commença à sauter l'école.

Sami, Ferit'in yeni ortağıydı.

Sami était le nouvel associé de Farid.

Sami kendini kötü hissediyordu.

Sami se sentait mal.

Sami korkunç şeyler yaptı.

Sam a fait des choses horribles.

Sami senin yüzünü unutmayacak.

- Sami n'est pas prêt d'oublier ton visage.
- Sami n'est pas prêt d'oublier votre visage.

Sami altı bira içti.

Sami a bu six bières.

Sami gerçekten yalnız hissediyordu.

Sami se sentit vraiment seul.

Sami bunu görmek istiyor.

Sami veut voir cela.

Sami televizyonda olmak istemiyor.

Sami ne veut pas apparaître à la télé.

Sami patolojik bir yalancıdır.

- Sami est un mythomane.
- Sami est un menteur pathologique.

Sami her şeyi gördü.

Sami a tout vu.

Sami, Leyla'ya telefon etti.

- Sami a téléphoné à Layla.
- Sami téléphona à Layla.

Sami yanlış adamı öldürdü.

Sami a tué la mauvaise personne.

Sami çok para kazanıyor.

Sami gagne beaucoup d'argent.

Sami bir kahraman gibiydi.

Sami était comme un héros.

Sami anahtarı cebine koydu.

- Sami a mis la clé dans sa poche.
- Sami mit la clé dans sa poche.

Sami hücresinde kendini astı.

Sami s'est pendu dans sa cellule.

Sami asla boşanmak istemedi.

Sami n'a jamais voulu d'un divorce.

Sami kahve sipariş etti.

- Sami a commandé du café.
- Sami commanda du café.

Sami, İsa'ya inanmaya başladı.

Sami a commencé à croire en Jésus.

Sami onunla başa çıkacak.

Sami va s'occuper de ça.

Sami sonunda evet dedi.

Sami a finalement dit oui.

Sami yiğit bir adamdır.

Sami est un homme courageux.

Sami ölüm odasına götürüldü.

Sami a été envoyé à la chambre à gaz.

Sami, noel'i ailesiyle kutladı.

Sami a célébré Noël avec sa famille.

Sami olağanüstü bir çocuktu.

Sami était un enfant extraordinaire.

Sami evde yalnız kalabilir.

Sami peut rester seul chez lui.