Translation of "Bilmeyen" in French

0.006 sec.

Examples of using "Bilmeyen" in a sentence and their french translations:

Tom bilmeyen tek kişi.

Tom est le seul qui ne sache pas.

Geçmek bilmeyen izleri ele alacak.

contre les femmes.

Onu bilmeyen az erkek var.

Il y a peu d'hommes qui ne savent pas ça.

Bitmek bilmeyen bir tatminsizliğin var!

Tu n'es jamais content !

O, Fransızca bilmeyen bir yabancıdır.

C'est un étranger qui ne parle pas français.

Böylelikle şifreyi bilmeyen o linki olsa dahi

donc même s'il a ce lien qui ne connaît pas le mot de passe

Artık İncil'i bilmeyen insanlarla tanışmak oldukça yaygın.

Il est fréquent de rencontrer aujourd'hui des jeunes gens qui n'ont point connaissance de la Bible.

Suriye cumhurbaşkanının eşi olacağını asla bilmeyen bir kız ,

su qu'elle serait l'épouse du président syrien, car c'est la fille qui

Sen bile ne zaman vazgeçeceğini bilmeyen bir adamsın.

- Même toi, tu es un type qui ne sait pas quand laisser tomber.
- Même vous, vous êtes un type qui ne sait pas quand laisser tomber.

Dan'ın şiddete karşı doymak bilmeyen bir iştahı vardı.

Dan avait un appétit insatiable pour la violence.

Ağustos böceği ile karıncanın hikayesini bilmeyen yoktur her halde

Tout le monde connaît l'histoire des fourmis et des cigales chaque état

Bu onun bitmek tükenmek bilmeyen beni çok bunaltan hikayesidir.

C'est son récit interminable qui m'a ennuyé à mourir.

Nasıl sessiz kalacağını bilmeyen biri nasıl konuşacağını da bilmez.

Celui qui ne sait pas se taire, il ne sait pas non plus parler.

Lola'yı hiç bilmeyen sen, nasıl aşktan konuşmaya cüret ediyorsun?

Comment oses-tu parler d'amour, toi qui n'as pas connu Lola ?

Lütfen bilimin b sini bilmeyen insanlar bir şeyler bildiğini zannedip konuşmasın ya

S'il vous plaît, ne pensez pas que les gens qui ne connaissent pas la science savent qu'ils savent quelque chose.

Tom ikili bir hayat sürdü. Birbirleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen iki ailenin babasıydı.

Tom menait une double vie. Il était le père de deux familles qui ne connaissaient rien l'une de l'autre.

Ancak, parlak yönetimi ve yorulmak bilmeyen çalışmaları Napolyon'un askeri başarısının büyük bir kısmının temelini oluşturan

Mais il était «l'indispensable maréchal», dont la brillante administration et le travail inlassable

Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.

Des millions de gens qui désirent être immortels ne savent quoi faire un dimanche après-midi pluvieux.

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

Si quelqu'un qui ne connaît pas vos antécédents dit que vous parlez comme un locuteur natif, cela veut dire qu'il a probablement remarqué quelque chose à propos de votre élocution qui lui a fait prendre conscience que vous n'êtes pas un locuteur natif. En d'autres termes, vous ne parlez pas vraiment comme un locuteur natif.