Translation of "çalışmayı" in French

0.014 sec.

Examples of using "çalışmayı" in a sentence and their french translations:

- Ben çalışmayı seviyorum.
- Çalışmayı seviyorum.

J'aime travailler.

Çalışmayı kes!

- Arrête d'étudier !
- Arrêtez les études !
- Arrêtez d'étudier !
- Laisse tomber les études !

Çalışmayı bırakmayacağım.

Je ne vais pas m'arrêter de travailler.

Çalışmayı seviyorum.

J'aime travailler.

- Nihayet çalışmayı sona erdirdiler.
- Sonunda çalışmayı bıraktılar.

Ils cessèrent enfin de travailler.

Tom çalışmayı reddediyor.

Tom refuse de travailler.

Tarih çalışmayı severim.

J'aime étudier l'histoire.

Seninle çalışmayı seviyorum.

- J'apprécie de travailler avec toi.
- J'apprécie de travailler avec vous.
- J'aime travailler avec toi.
- J'aime travailler avec vous.

Ben çalışmayı reddediyorum.

Je refuse de travailler.

Kadınlar çalışmayı bıraktı.

Les femmes ont arrêté de travailler.

Seninle çalışmayı sevdim.

- J'ai apprécié de travailler avec vous.
- J'ai apprécié de travailler avec toi.
- J'appréciai de travailler avec vous.
- J'appréciai de travailler avec toi.

Burada çalışmayı seviyorum.

J'aime travailler ici.

Fransızca çalışmayı severim.

J'aime étudier le français.

Çalışmayı sever misin?

- Aimes-tu étudier ?
- Aimez-vous étudier ?

Makine çalışmayı kesti.

La machine a cessé de fonctionner.

Burada çalışmayı sevmiyorum.

Je n'aime pas travailler ici.

Ben çalışmayı yaptım.

J'ai fait mon travail.

Herkes çalışmayı bıraktı.

Tout le monde a cessé de travailler.

Baskı altında çalışmayı öğrendik.

Nous avons appris à nous entraîner sous pression.

O, bahçede çalışmayı sever.

Il aime travailler au jardin.

Bilgisayarım aniden çalışmayı durdurdu.

Mon ordinateur a soudain cessé de fonctionner.

Bu sıcaklıkta çalışmayı sevmiyorum.

Je n'aime pas étudier par cette chaleur.

Bir genelevde çalışmayı planlıyorum.

Je prévois de travailler dans une maison close.

Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

- Ils s'accordèrent pour travailler ensemble.
- Elles s'accordèrent pour travailler ensemble.
- Ils s'accordèrent pour travailler de concert.

Seninle burada çalışmayı sevdim.

- J'ai adoré travailler ici avec vous.
- J'ai adoré travailler ici avec toi.

Burada çalışmayı gerçekten sevdim.

J'ai vraiment adoré travailler ici.

Çalışmayı bitirdiniz, değil mi?

- Vous avez fini de travailler, non ?
- Tu as fini de travailler, non ?

Biraz uyumaya çalışmayı öneriyorum.

Je suggère d'essayer de prendre un peu de sommeil.

Ben dil çalışmayı severim.

J'adore étudier les langues.

Tom müzik çalışmayı sever.

Tom aime étudier la musique.

Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.

- Je préfère travailler seul.
- Je préfère travailler seule.

Hafta sonlarında çalışmayı sevmiyorum.

Je n'aime pas travailler le week-end.

Tom bahçede çalışmayı sevmiyor.

Tom n'aime pas travailler dans le jardin.

Onlarla birlikte çalışmayı seviyorum.

- J'aime travailler avec eux.
- Cela me plaît de travailler avec eux.

Geceleri çalışmayı tercih ederim.

Je préfère travailler la nuit.

Çok çalışmayı sürdürmek zorundayız.

Nous devons continuer de travailler dur.

Bu klavye çalışmayı durdurdu.

Ce clavier ne fonctionne plus.

Odaklanmayı ve çalışmayı sürdürmeyi zorlaştırır

Ça rend compliqué de se concentrer, et de conserver un emploi,

çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .

travailler et marcher dans l'espace.

Çıkmaktan çok çalışmayı tercih ederim.

Je préfère travailler que de me promener.

Sizinle dost olmaya çalışmayı durduracağım.

- Je vais arrêter d'essayer d'être amical avec toi.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amicale avec toi.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amical avec vous.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amicale avec vous.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amical à votre égard.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amicale à votre égard.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amical à ton égard.
- Je vais arrêter d'essayer d'être amicale à ton égard.

Hiç Fransızca çalışmayı düşündün mü?

As-tu déjà envisagé d'étudier le français ?

Bu şirket için çalışmayı seviyorum.

J'aime travailler pour cette entreprise.

Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.

Ils s'accordèrent pour collaborer au projet.

Tom gerçekten Fransızca çalışmayı sevmiyordu.

- Tom n'a pas vraiment apprécié d'étudier le français.
- Tom ne prenait pas vraiment de plaisir à étudier le français.

Öğleden sonra çalışmayı tercih ediyorum.

Je préfère étudier l'après-midi.

Elleriyle değil kafasıyla çalışmayı sever.

Il travaille plutôt avec la tête qu'avec ses mains.

- 10:00'a kadar çalışmayı planlıyor musun?
- Saat ona kadar çalışmayı planlıyor musun?

Projetez-vous de travailler jusqu'à 10:00?

Insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

non seulement on pourra créer des lieux où les gens aimeront venir travailler,

Çalışmayı bırakalım ve bir süre dinlenelim.

Arrêtons de travailler et relaxons-nous un moment.

Geceleyin çalışmayı neredeyse tüm işçiler reddetti.

Presque tous les travailleurs ont refusé de travailler la nuit.

Her gün matematik çalışmayı prensip edinirim.

J'ai pour principe d'étudier les mathématiques chaque jour.

Ağabeyim bir ilaç fabrikasında çalışmayı planlıyor.

Mon frère aîné a l'intention de travailler dans une usine pharmaceutique.

- Ders çalışmayı sevmem.
- Ben eğitimi sevmiyorum.

- Je n'aime pas apprendre.
- Moi, j’aime pas étudier.

Bilgisayarım birkaç gün önce çalışmayı durdurdu.

Mon ordinateur a cessé de fonctionner il y a quelques jours.

Diğer bazı kitapları okumaya çalışmayı planlıyorum.

J'ai l'intention de lire quelques autres livres.

Başka bir deyişle, onunla çalışmayı sevmiyorum.

En d'autres mots, je n'aime pas travailler avec lui.

- Matematik okumayı seviyor.
- Matematik çalışmayı sever.

Il adore étudier les maths.

- O, ona çok fazla çalışmayı durdurmasını tavsiye etti.
- Çok fazla çalışmayı bırakmasını tavsiye etti.

- Elle lui a conseillé d'arrêter de travailler autant.
- Elle lui conseilla d'arrêter de travailler autant.

Doktor ona çok fazla çalışmayı bırakmasını önerdi.

Le docteur lui a conseillé d'arrêter de travailler autant.

O, çalışmayı bir şey yapmamaya tercih etti.

Il a préféré travailler plutôt que de ne rien faire.

Tom işe gitmeden önce bahçede çalışmayı sever.

Tom aime s'occuper de son jardin avant d'aller travailler.

Bu şirkette bu kadar uzun çalışmayı istememiştim.

Je n'avais pas l'intention de travailler aussi longtemps dans cette entreprise.

Bilgisayar otomatik sistem güncellemeden sonra çalışmayı durdurdu.

L'ordinateur a cessé de fonctionner après une mise à jour système automatique.

O bütün gece çalışmayı denedi, ama nafile.

Il essaya d'étudier toute la nuit, mais en vain.

Ben her zaman yalnız çalışmayı tercih ettim.

J'ai toujours préféré travailler seul.

Tom bana Mary ile çalışmayı sevdiğini söyledi.

Tom m'a dit qu'il aimait travailler avec Mary.

John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım.

Même si j'ai adoré travailler pour John, je n'ai pas vraiment réussi en politique.

O, ona çok fazla çalışmayı durdurmasını tavsiye etti.

- Elle lui a conseillé d'arrêter de travailler autant.
- Elle lui conseilla d'arrêter de travailler autant.

Yabancı bir dilde ustalaşmak uzun süre çalışmayı gerektirir.

Maîtriser une langue étrangère exige un dur labeur.

Eve vardıktan sonra bu öğleden sonra çalışmayı planlıyorum.

- Je prévois de bûcher cet après-midi, après être rentré chez moi.
- Je prévois de bûcher cet après-midi, après être rentrée chez moi.

Tom, Mary'ye Noel Günü'nde çalışmayı planlayıp planlamadığını sordu.

Tom a demandé à Marie si elle avait l'intention de travailler le jour de Noël.

- Dilleri çalışmayı severim.
- Dilleri öğrenmeyi seviyorum.
- Dil öğrenmeyi seviyorum.

J'aime apprendre les langues.

Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

Après le travail d'abattage que le patron a fait sur mes suggestions, je ne suis pas sûr de vouloir travailler encore longtemps ici.