Translation of "Bıraktı" in Chinese

0.005 sec.

Examples of using "Bıraktı" in a sentence and their chinese translations:

Sigarayı bıraktı.

他已經不抽煙了。

- O, sigarayı bıraktı mı?
- O, sigarayı bıraktı.

她停下來抽煙。

Gazete okumayı bıraktı.

他停止了读报。

Bagajını istasyonda bıraktı.

他把他的行李留在車站。

Kalbim atmayı bıraktı.

我的心臟停止了跳動。

Babam sigarayı bıraktı.

我父亲戒烟了。

Babam içmeyi bıraktı.

父亲戒酒了。

O, işini bıraktı.

他辞职了。

Şemsiyesini otobüste bıraktı.

她把她的傘留在公車上了。

Lincoln köleleri serbest bıraktı.

林肯釋放了奴隸。

Brian eşyalarını geride bıraktı.

Brian 丢下了自己的财产。

Brian kapıyı açık bıraktı.

布賴恩讓門開著。

Oğlunu arabada yalnız bıraktı.

她把她兒子忘在車裡。

Tom kuşu serbest bıraktı.

Tom將鳥放走。

O, şemsiyesini trende bıraktı.

她把她的雨傘留在火車上了。

Mike içmeyi bıraktı mı?

邁克已經戒酒了嗎?

Kuşu kafesten özgür bıraktı.

她把小鸟从笼子里释放出来。

Tom kurşun kalemini bıraktı.

汤姆放下他的铅笔。

Babam sigara içmeyi bıraktı.

我父亲戒烟了。

Tom sonunda sigarayı bıraktı.

汤姆终于戒烟了。

O, gözlüklerini meknımızda bıraktı.

他把眼镜落在我们这里了。

Biri şemsiyesini salonda bıraktı.

有人把他们的雨伞落在走道里。

O, kitabı masaya bıraktı.

他在桌子上留下了這本書。

O, eldivenlerini arabada bıraktı.

她把她的手套留在車上了。

Tom şemsiyesini otobüste bıraktı.

- 汤姆把伞落在了巴士上。
- 汤姆把他的雨伞忘在了公交车上。

O bir izlenim bıraktı.

那留下了印象。

Babam içki içmeyi bıraktı.

父亲戒酒了。

Bebek nihayet ağlamayı bıraktı.

婴儿终于不哭了。

Tom, şemsiyeyi otobüste bıraktı.

汤姆把伞落在了巴士上。

Balık bu nehirde yaşamayı bıraktı.

這條河裏已經沒有魚了。

Tom sonunda sigara içmeyi bıraktı.

汤姆终于戒烟了。

Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.

女孩把鳥兒從籠中放了出來。

Kaza onu kocasından yoksun bıraktı.

事故使她失去了丈夫。

Oğluna büyük bir servet bıraktı.

他留給了他的兒子一大筆財富。

Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.

他故意令她陷入险境。

Annem bana bir mesaj bıraktı.

我媽媽留了口信給我。

Kızına büyük bir servet bıraktı.

他留给他女儿一大笔财产。

Tom sigara içmeyi hemen bıraktı.

汤姆突然戒烟了。

Islak vazo masada bir iz bıraktı.

花瓶在桌上留下了水跡。

Portakal ağzımda garip bir tat bıraktı.

橙子在我嘴里留下了一种奇怪的味道。

O, oğluna bir sürü hediye bıraktı.

她留了很多钱给她儿子。

Fred eşine büyük bir servet bıraktı.

弗雷留給了他的妻子一大筆財富。

Söylediğin bende derin bir izlenim bıraktı.

你说的话给我留下了很深刻的印象。

O vasiyetinde tüm servetini karısına bıraktı.

他在遺囑裏說要把他的財產全部留給他的妻子。

O, kazasından sonra meydanda görünmeyi bıraktı.

發生了那次意外以後,她就沒有再公開露面了。

Ona ipi bırakmamasını söyledim ama bıraktı.

我叫她不要松开绳子,但是她做了。

Bu savaş Napolyon'u Avrupa'nin efendisi bıraktı.

這場戰役讓拿破崙稱霸了整個歐洲。

O gün bende derin bir etki bıraktı.

我对那天的印象很深刻。

Frank gizli bir şifre vasıtasıyla bir mesaj bıraktı.

法蘭克用暗號留下了一則訊息。

Babam sigara içmeyi ve içki içmeyi zaten bıraktı.

我爸爸已经戒烟戒酒了。

O, beni yapacak bir ton zor işle bıraktı.

他把那么难做的活儿丢给我。

On üçüncü doğum gününden birkaç gün sonra Tony de okulu bıraktı.

在他13歲生日後幾天,湯尼也離開了學校。

Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.

現代的北京给了我深刻的印象,也激起了我的好奇心。

Tom'un acelesi vardı bu yüzden kahvaltısını sadece yarısı yenmiş olarak bıraktı.

Tom趕時間,所以早餐只吃了一半。