Translation of "Zamana" in English

0.015 sec.

Examples of using "Zamana" in a sentence and their english translations:

Zamana değmez.

- It's not worth the time.
- It isn't worth the time.

Zamana ayak uydur.

Keep up with the times.

Zamana ayak uydurmalıyız.

We must keep up with the times.

Zamana ihtiyacım var.

I need time.

Zamana ihtiyacımız var.

We need time.

Ne zamana kadar?

Til when?

Zamana ihtiyacım vardı.

I needed time.

- Daha fazla zamana ihtiyacımız yok.
- Artık zamana ihtiyacımız yok.

We don't need any more time.

Biraz zamana ihtiyacım var.

- I need a little time.
- I need some time.
- I need a bit of time.

Saatlerimizi aynı zamana ayarlayalım.

Let's synchronize our watches.

Sadece zamana ihtiyacımız var.

We just need time.

Dinlenecek zamana ihtiyacın var.

You need time to rest.

O zamana kadar karanlıktı.

It was dark by then.

Çok zamana ihtiyacım var.

I need lots of time.

Hâlâ zamana ihtiyacım var.

I still need time.

O zamana kadar döneceğim.

I'll be back by then.

Biraz zamana ihtiyacım olacak.

I'll need some time.

Bizim zamana ihtiyacımız vardı.

We needed time.

Tom'un zamana ihtiyacı vardı.

Tom needed time.

Tom'un zamana ihtiyacı var.

Tom needs time.

Ne zamana kadar kalıyorsun?

Until when are you staying?

Bu zamana kadar gelmeliydiler.

He should have arrived by this time.

O zamana kadar bekleyeceğiz.

We'll wait till then.

O zamana ölmüş olurum.

I'll be dead by then.

Zamana karşı bir yarıştı.

It was a race against time.

- Ne kadar zamana ihtiyacın var?
- Ne kadar zamana ihtiyacınız var?

How much time do you need?

- Daha fazla zamana ihtiyacım var.
- Daha çok zamana ihtiyacım var.

I need more time.

O zamana dek... ...annelerine bağımlılar.

Until then, they are dependent on their mother.

Geçen zamana göre uygun boyuttaydı.

It was kind of the right size, the right time.

Dükkân ne zamana kadar açık?

When is the store open till?

Bu zamana kadar geri dönmeliydi.

He should have been back by this time.

Ne zamana kadar evde olacaksın?

Until when will you be home?

Biraz daha zamana ihtiyacımız var.

We need more time.

Ne zamana kadar orada saklanacaksın?

How long are you going to be hiding away there?

Sadece biraz zamana ihtiyacımız var.

We just need some time.

O zamana kadar bitirebilir misin?

Can you finish by then?

Düşünmek için zamana ihtiyacım var.

I need time to think.

Pasaportun ne zamana kadar geçerli?

When is your passport valid until?

Tom bu zamana kadar varmalıydı.

- Tom should've arrived by this time.
- Tom should have arrived by this time.

Daha fazla zamana ihtiyacım var.

I need more time.

Ne zamana kadar Japonya'da kalacaksın?

Until when will you stay in Japan?

Bu cümleler zamana göre farklı.

These sentences only differ with respect to tense.

Sadece biraz zamana ihtiyacım var.

I just need a moment.

Benim sadece zamana ihtiyacım var.

I just need time.

Biraz daha zamana ihtiyacım var.

I need a little more time.

Tom'la biraz zamana ihtiyacım var.

I need some time with Tom.

Hazırlanmak için zamana ihtiyacım var.

I need time to prepare.

Biraz daha zamana ihtiyacım olacak.

- I'm going to need a little more time.
- I'll need some more time.
- I'm going to need some more time.

Ne kadar zamana ihtiyacın olacak?

How much time will you need?

Zamana ayak uydurmak kolay değil.

- It's not easy to keep up with the times.
- It isn't easy to keep up with the times.

O zamana nalları dikmiş olurum.

I'll be six feet under by then.

O zamana kadar ne yaparım?

What do I do till then?

Daha fazla zamana ihtiyaçları var.

They need more time.

Onların sadece zamana ihtiyacı var.

They just need time.

Yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.

We need a little time alone.

Daha çok zamana ihtiyacımız var.

- We will need more time.
- We'll need more time.

Biz zamana karşı mücadele ediyoruz.

We're fighting against time.

Tom'un biraz zamana ihtiyacı vardı.

Tom needs some time.

O zamana kadar ne yapacaksın?

What'll you do then?

Biraz daha zamana ihtiyacımız olacak.

- We're going to need a little more time.
- We'll need some more time.

Sakinleşmek için zamana ihtiyacı var.

He needs time to relax.

Bu zamana kadar ne yaptın?

What did you do until such time?

Ne zamana kadar Japonya'da kalıyorsun?

When are you staying in Japan till?

O zamana kadar, infazı erteliyoruz.

Until then, we are postponing the execution.

O zamana kadar ne yapmalıyım?

What should I do until then?

Sana ne zamana kadar lazım?

When do you need it by?

Düşünmek için zamana ihtiyacım vardı.

I needed time to think.

O zamana kadar gitmiş olacağım.

I'll be gone by then.

Daha fazla zamana ihtiyacım vardı.

I needed more time.

Daha fazla zamana ihtiyacım yok.

I don't need any more time.

Biraz daha zamana ihtiyacım vardı.

I needed some more time.

Daha fazla zamana ihtiyaç var.

More time is needed.

Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.

The food supplies will not hold out till then.

Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.

You should read the newspapers in order to keep up with the times.

O zamana kadar ne işle meşguldü?

What was he up to then?

O zamana kadar biz televizyon izliyorduk.

Up to that time, we were watching TV.

O zamana kadar gerçekten korkmuş hissetmedim.

It wasn't until then that I felt really frightened.

Ne zamana kadar eczanen açık kalır?

Until what time does your pharmacy stay open?

Yarın bu zamana kadar Paris'te olmalıyız.

We should be in Paris by this time tomorrow.

Tom'un yalnız başına zamana ihtiyacı var.

Tom needs some alone time.

Tom'un biraz daha zamana ihtiyacı var.

Tom needs more time.

Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.

I need some time to think.

Bizim yalnızca biraz zamana ihtiyacımız var.

We just need a little time.