Translation of "Yerlerde" in English

0.009 sec.

Examples of using "Yerlerde" in a sentence and their english translations:

yerlerde bulunanlardan farklı.

we can find elsewhere.

Tom kapalı yerlerde çalıştı.

Tom worked indoors.

Tom buralarda bir yerlerde.

Tom is somewhere around here.

Buralarda bir yerlerde oturuyor.

She lives around here somewhere.

Seçkin askerler gizli yerlerde eğitilebilir.

Elite soldiers might be trained in secret locations.

Onunla bir yerlerde karşılaştığımı hatırlıyorum.

I remember meeting him somewhere.

Hala yüksek yerlerde arkadaşlarım var.

I still have friends in high places.

Onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.

I remember having seen her some place.

Başka yerlerde, mamut meteorları keşfedildi

Elsewhere, mammoth meteorites have been discovered

Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.

Cats can see even in dark places.

Bazı yerlerde, insanlar açlıktan öldü.

In some places, people died of hunger.

Tom'un yüksek yerlerde arkadaşları var.

Tom has friends in high places.

Biz hep yanlış yerlerde arıyoruz.

We've been looking in the wrong places.

Sağ eldivenimi bir yerlerde unuttum.

I have lost my right glove somewhere.

Muhtemelen bir yerlerde onu duydum.

I've probably heard of him somewhere.

Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.

Tom lives somewhere around here.

Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.

Tom has friends in influential places.

Artık rahat ama oturmuyor bir yerlerde.

Now he is peaceful, but he does not stay in some place.

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.

They are so common in some places, incredible numbers.

Latin Amerika'nın favelalarında gibi yerlerde yaşıyor.

the slums of Mumbai, the favelas of Latin America.

Ben de çok farklı yerlerde olurdum

I would be in many different places

Tom sığ yerlerde su sıçratmaya gitti.

Tom went splashing through the shallows.

Bence Tom buralarda bir yerlerde yaşıyor.

I think that Tom lives somewhere around here.

Biz hep tüm yanlış yerlerde arıyoruz.

We've been looking in all the wrong places.

O hâlâ bir yerlerde hayatta olabilir.

He could still be alive somewhere.

Genelde bu tür yerlerde yemek yemem.

I don't usually eat at places like this.

Anahtarlarımın buralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum.

I know my keys are here somewhere.

Biz çıkışa en yakın yerlerde oturduk.

We situated ourselves in the seats nearest the exit.

Tom hâlâ bir yerlerde yaşıyor olabilir.

Tom could still be alive somewhere.

Artık halka açık yerlerde sigara içemezsiniz.

You can't smoke in public places anymore.

O, Santiago ve başka yerlerde görülmüştür.

He was seen in Santiago and elsewhere.

Sami aşkı tamamen yanlış yerlerde arıyordu.

Sami was looking for love in all the wrong places.

Tom gözlüğünü bahçede bir yerlerde kaybetti.

Tom lost his glasses somewhere in the garden.

- Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten imtina edin.
- Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten kaçının.

Please refrain from smoking in public places.

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

Look, these sort of the crevices up here are just the sort of place you'd find a scorpion.

Bazı yerlerde 60 km ilerledikçe, 200.000 esir.

Kuvvetli rüzgar farklı yerlerde elektrik tellerini kesti.

- The strong wind cut the electric wires in several places.
- A strong wind severed the electric wires in several places.

İki sene önce onu bir yerlerde gördüm.

I saw her somewhere two years ago.

Daha önce onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.

I remember having seen him somewhere before.

Yüzünüzü daha önce bir yerlerde gördüğümü biliyorum.

- I know I've seen your face somewhere before.
- I know that I've seen your face somewhere before.

Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.

It must be nice to have friends in high places.

Tom kesinlikle kapalı yerlerde çok zaman harcıyor.

Tom certainly spends a lot of time indoors.

Sami ve Leyla rastgele yerlerde seks yaptılar.

Sami and Layla had sex in random places.

- Yanlış hatırlamıyorsam seninle daha önce bir yerlerde karşılaşmıştık.
- Yanlış hatırlamıyorsam sizinle daha önce bir yerlerde tanışmıştık.

If I'm not mistaken, I think I've met you somewhere before.

Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.

Tom and Mary show up at the strangest places.

Tom'un kesinlikle yüksek yerlerde çok sayıda arkadaşları var.

Tom certainly has a lot of friends in high places.

Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!

In some places, the ocean is deeper than the tallest mountains are high!

Tom, sigara içilmesi yasak yerlerde sigara içen insanlardan hoşlanmaz.

Tom doesn't like people who smoke in no smoking areas.

Kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.

and making laughter commonplace in non-common places.

Şu an dışarıda bir yerlerde böyle hisseden milyonlarca insan var.

There are millions of people out there, like me, right now, feeling that way.

- Sanırım bunu bir yerde okudum.
- Sanıyorum bunu bir yerlerde okumuştum.

I think I read that somewhere.

Bir düşünün, tüm o askerler bir yerlerde yemek yemek, alışveriş yapmak

Think about it, all those soldiers need to eat somewhere, do their shopping and have

Soğuk kış aylarında çoğu balık yavaşlar ve dibe yakın yerlerde dinlenir.

Most fish slow down and "rest" near the bottom during cold winter months.

- Mary'nin kafası başka yerlerde, değil mi?
- Mary hayalci biri, değil mi?

Mary is a dreamer, isn't she?

, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde

American cities of New York and Boston. Where the two cities will be submerged, making it

Solcu rockstar JOSE MUJICA ise bu savaşta ortada bir yerlerde yer alıyor.

JOSE MUJICA, the left wing rockstar, is somewhere in the middle.

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

I'm Bear Grylls, and I've survived in some of the harshest places on the planet.

" Yılanın nerede ?" "Ah, bilmiyorum. Birkaç gün onu görmedim. Onun bir yerlerde saklandığını düşünüyorum."

"Where's your snake?" "Oh, I don't know. I haven't seen him for a few days. I think he's hiding somewhere."

Hükümet edilemeyen yerlerde kontrol, silahlı milis grupların eline geçti ve toplum, ayrışmaya başladı.

Without a government, armed militias took control of Iraq, splintering the population.

Politikacılar her yerde aynıdır. Köprü inşa etmeye söz verirler. - nehir olmayan yerlerde bile.

Politicians everywhere are the same. They promise to build a bridge — even where there is no river.

Kırmızı ışıkta ya da yaya geçidi olmayan yerlerde karşıdan karşıya geçmekle ilgili burada bir yasa var mıdır?

Is there a law here about jaywalking?

- Tom Mary'nin muhtemelen hâlâ Boston'da bir yerde olduğunu düşündü.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala Boston'da bir yerlerde olduğunu sandı.

- Tom thought that Mary was probably still somewhere in Boston.
- Tom thought Mary was probably still somewhere in Boston.

- Yüzmede iyi olmadığımdan dolayı, boyumu aşan yerlerde yüzmekten kaçınırım.
- Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.

As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.

- Tom bir şeyleri yanlış yapıyordu.
- Tom bir şeyi yanlış yapıyordu.
- Tom bir yerde hata yapıyordu.
- Tom bir yerlerde hata yapıyordu.

Tom was doing something wrong.

İster Avrupalılaşmış Türkiye'de, ister liberal Bahreyn'de, federalist Birleşik Arap Emirlikleri'nde, mutlakiyetçi Katar'da, tarihi Ürdün'de, petrole bağımlı Umman'da olsun, tüm bu yerlerde, yalnızca dünyaya açılmanın onları daha iyi uluslara dönüştürebileceği inancı hakimdir.

Whether it be in Europeanized Turkey, liberal Bahrain, the federalist United Arab Emirates, absolutist Qatar, historical Jordan, oil-dependent Oman, in all of these places the belief prevails that only opening up to the world can transform them into better nations.