Translation of "Yaramadı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Yaramadı" in a sentence and their english translations:

İşe yaramadı.

- It didn't work.
- This didn't work.

Fren işe yaramadı.

The brake didn't work.

Niçin işe yaramadı?

Why didn't it work?

O işe yaramadı.

It didn't work out.

Yemek ona yaramadı.

The food disagreed with him.

Hiç işe yaramadı.

It didn't work at all.

Terapi işe yaramadı.

Therapy didn't work.

Bu işe yaramadı.

This didn't work.

Fakat hiçbiri işe yaramadı.

and nothing helped.

Ancak hiçbiri işe yaramadı.

and nothing helped.

Fakat hiçbiri işe yaramadı.

none of which worked.

Onun şakaları işe yaramadı.

Her jokes fell flat.

Bizim planımız işe yaramadı.

Our plan didn't work.

İlaç hiç işe yaramadı.

The medicine didn't help at all.

Bu strateji işe yaramadı.

That strategy hasn't worked.

Bazı şeyler işe yaramadı.

Some things didn't work out.

O bir işe yaramadı.

It didn't do any good.

Planımız pratikte işe yaramadı.

Our plan didn't work in practice.

O yöntem işe yaramadı.

That method didn't work.

Gerçekten hiçbir şey işe yaramadı.

Nothing really worked.

Komünizm pratikte hiç işe yaramadı.

Communism has never worked in practice.

O işe yaramadı, değil mi?

It didn't work out, did it?

Başkan Reagan'ın vergi programı işe yaramadı.

President Reagan's tax program has not worked.

Görünüşe bakılırsa, onların eylemleri işe yaramadı.

To all appearances, their actions haven't borne fruit.

- Yemek ona yaramadı.
- Yiyecek ona dokundu.

The food disagreed with him.

O benim için de işe yaramadı.

It didn't work for me either.

Dün gece yediğim istiridyeler bana yaramadı.

Those oysters I ate last night didn't agree with me.

O strateji belli ki işe yaramadı.

That strategy obviously didn't work.

- Hâlâ çalışmıyor.
- Gene de işe yaramadı.

It still doesn't work.

Elimizden geleni yapmamıza rağmen, işe yaramadı.

Even though we tried our best, it was useless.

Ve işe yaramadı çünkü çok az sattı.

And it didn't work out, because we were subscale.

İki kez denedim fakat hiçbiri işe yaramadı.

I tried twice, but neither try worked.

Sorunu çözmeye çalışma tarzımız bir işe yaramadı.

The way we tried to solve the problem didn't work.

Birkaç şey denedik, ama bir işe yaramadı.

We tried several things, but nothing worked.

Dan'ın psikolojik savaş teknikleri Linda ile işe yaramadı.

Dan's psychological warfare techniques never worked with Linda.

Tom'un kırık sandalyeyi tamir etme fikri işe yaramadı.

Tom's idea on how to fix the broken chair didn't work.

- Tavsiyesinin hiç faydası olmadı.
- Önerisi hiç işe yaramadı.

Her advice didn't help at all.

Politikaları sürdürmede inatçı kalıcılığı defalarca işe yaramadı gösterildi - bir

stubborn persistence in keeping policies that have repeatedly been shown not to work--an

Mary, "işe yaramadı." diye düşündü ve John'u aramaya gitti.

"It didn't work," thought Mary, and went to call John.

Onun reformları işe yaramadı ve ofiste herkes stresten şişmanlıyor.

Her reforms didn't work and everyone in the office is getting fat from the stress.

Sami o numarayı geri aramaya çalıştı ama işe yaramadı.

Sami tried to call that number back but it didn't work.

Biz bunu son kez senin yönteminle denedik ve işe yaramadı.

We tried it your way last time and it didn't work.

Tom otobanda çok hızlı araba kullanarak Mary'yi etkilemeye çalıştı ama işe yaramadı.

Tom tried to impress Mary by driving very fast on the Autobahn, but it didn't work.

O, sevgilisinin arzuların tatmin etmek için her şeyi yaptı ama hiçbiri işe yaramadı.

He had done everything to satisfy his beloved's desires, but nothing worked.

İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.

In hopes of attaining superhuman powers, Christopher Columbus once stared at the sun for five minutes straight. It didn't work.