Translation of "Ancak" in Portuguese

0.111 sec.

Examples of using "Ancak" in a sentence and their portuguese translations:

Ancak cesaretini kaybetmemelisin.

Todavia, você não deve perder a coragem.

Ancak o artık değişti.

Mas ele mudou,

Ancak bir sorun vardı.

Mas havia um problema.

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

A escuridão é a única proteção contra os predadores.

Ancak çoğu onun tahtını aradı.

Mas muitos buscaram seu trono.

ancak orduları büyük kayıplara uğradı.

Ancak Koalisyon juggernaut olamazdı durdu.

Mas o juggernaut da Coalizão não poderia ser parado.

Ahşap yüzer, ancak demir batar.

Madeira flutua, mas ferro afunda.

Ancak Covid-19 çok yeni.

Mas o Covid-19 é totalmente novo.

Yazı severim ancak sıcağa katlanamam.

Eu gosto do verão, mas eu não suporto o calor.

Mary'yi aradım, ancak hat meşguldü.

Telefonei à Mary mas estava ocupado.

Ancak bu bir tartışma değil!

Mas isso não é argumento!

Vücut ölümlüdür ancak ruh ölümsüzdür.

O corpo é mortal, a alma é imortal.

Konsept iyi, ancak uygulama berbat.

O conceito é bom, mas a implementação é péssima.

ancak ne ölçüde olduğu hala saptanamamıştır.

mas nunca houve um bom jeito de medir isso.

Ancak bu etkileyici otçullar yüzyıllardır avlanıyor.

Mas estes herbívoros impressionantes têm sido caçados durante séculos.

Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...

Só agora... ... quando a maioria das pessoas está na cama...

Ancak Hjörungavágr'da Jarl Hakon ve oğlu

Mas em Hjörungavágr, eles sofreram uma derrota esmagadora nas mãos de Jarl Hakon e seu

Kediler ağaçlara tırmanabilir, ancak köpekler tırmanamaz.

Gatos podem subir em árvores, porém cachorros não podem.

Ancak Covid-19 bunu tersine çeviriyor.

Mas o Covid-19 inverte isso completamente.

Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.

- Eu explicaria para você, mas seu cérebro iria explodir.
- Eu te explicaria para, mas teu cérebro iria explodir.

Noel ancak yılda bir kez gelir.

Nem todo dia é Domingo.

Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.

Nós não somos deuses, mas simples homens.

Ancak hiç kimse bana yardım edemedi.

De qualquer maneira, ninguém pode me ajudar.

Eğitimin kökleri acıdır, ancak meyveleri tatlıdır.

As raízes da educação são amargas, mas os frutos são doces.

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

Mas o tempo para encontrar uma solução para o conflito está a esgotar-se,

Ancak Gansu bölgesindeki küçük tarım köyüne vardığında,

Mas, quando chega à pequena aldeia da província de Gansu,

Ancak büyük olasılıkla dünyadaki diğer teknoloji merkezlerindeki

mas nunca chegou a uma escala verdadeiramente transformadora,

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Mas os especialistas argumentam que não são assassinos naturais.

Ancak dişiyi etkilemeye çalışan sadece o değil.

Mas não é o único a competir pelo afeto dela.

Hava seyahati hızlı ancak deniz seyahati huzurlu.

Viajar de avião é rápido; viajar pelo mar, porém, é relaxante.

Biraz süt istiyorum, ancak buzdolabında hiç yok.

Queria um pouco de leite, mas não há nenhum na geladeira.

98 yolcudan ancak 3'ü hayatta kaldı.

Apenas 3 dos 98 passageiros sobreviveram.

O, elinden geleni yaptı, ancak başarısız oldu.

Ele fez o melhor que pôde, mas fracassou.

Gördüklerinin ancak yarısına inan. Duyduklarının ise hiçbirine.

Não acredite em nada do que ouve e apenas na metade do que vê.

Bugün günüm oldukça güzel ancak yorucu geçti.

Hoje o dia foi bom, mas cansativo.

Ancak bilim adamları bu sayının artmasını bekliyor.

Mas os cientistas esperam que esse número aumente...

Daireler şekillerini korur ancak kutupları yaklaştırdığınızda genişler.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

Ancak bir hafta yeterli içme suyumuz vardı.

A água potável de que eu dispunha mal daria para uma semana.

Bir hatip yapılır, ancak bir şair doğar.

O orador se faz, o poeta nasce feito.

Tom Mary'yi seviyor ancak Mary John'ı seviyor.

O Tom gosta da Mary, mas a Mary gosta do John.

Tom Mary'den hoşlanıyor, ancak Mary onu sevmiyor.

O Tom gosta da Mary, mas a Mary não gosta dela.

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

Mas o leopardo, em pânico, tem outra ideia.

Ancak avın gürültüsü serin gecede çok ilerilerden duyuluyor.

Mas o som da caçada chega longe no ar fresco da noite.

Bu avı ancak baharda birkaç gece yakalamaya çalışabilirler.

Só podem tentar esta captura em algumas noites da primavera.

Ancak daha sonra, bir tesadüfi keşifle uyarılan arkeologlar,

Mas então os arqueólogos, alertados por uma descoberta casual, começaram a olhar para o

Ancak olasılıklar Kral Olaf ve adamlarına karşı yığılmıştı.

Mas as probabilidades estavam contra o rei Olaf e seus homens.

Ancak Barclay, kuşatmadan korkarak, başka bir geri çekilme.

Mas Barclay, temendo cercar, ordenou outro retiro.

Para iyi bir hizmetkar, ancak kötü bir ustadır.

O dinheiro é um bom servidor, mas um mau senhor.

Onun sığır olduğunu söyledin. Ancak, sanırım o domuz.

Você disse que era carne de boi, mas eu acho que é carne de porco.

Ancak 12, hatta 14 güne kadar da sürebilir.

Mas pode demorar até 12 ou mesmo 14 dias.

Ancak gripte ölüm oranı daha da düşük: %0.1.

Mas a taxa de mortalidade da gripe é ainda mais baixa... 0,1%.

Her şeyin güzelliği vardır, ancak herkes bunu göremez.

Cada coisa tem sua beleza, mas nem todos podem vê-la.

Tom otobüsle okula gider, ancak genellikle eve yürür.

Tom vai para escola de ônibus, mas ele geralmente vai caminhando para casa.

Ancak, bugün Hyphasis Nehri’nde bilinen Beas, ordusu isyan etti.

Mas no rio Hyphasis, conhecido hoje como o Beas, seu exército se amotinou.

Beş mahkûm yeniden tutuklandı, ancak diğer üçü hâlâ serbest.

Cinco prisioneiros foram recapturados, mas outros três ainda estão foragidos.

- Tom ancak kendini suçlayabilir.
- Tom sadece kendini suçlamak zorunda.

Tom só tem a si mesmo para culpar.

Mary görünüş olarak annesini benzer, ancak kişilik olarak değil.

Mary se parece com a mãe na fisionomia, mas não na personalidade.

Duygularınıza zarar vermiş olabilirim, ancak bu benim niyetim değildi.

Posso ter ferido seus sentimentos, mas essa não foi a minha intenção.

Her savaşı kazanmak mümkündür, ancak yine de savaşı kaybedersiniz.

É possível vencer todas as batalhas, mas ainda perder a guerra.

O yaşlı görünüyor, ancak o henüz 30'a ulaşmadı.

Ele parece velho, mas ainda não tem 30 anos.

Ancak Merkatör projeksiyonunun asıl amacı navigasyon görevi görmektir; Okyanusda

Mas o propósito real da projeção de Mercator era a navegação -- ela preserva a direção

Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

Todos os animais são iguais, mas alguns são mais iguais do que outros.

O yalnız kalmaktan hoşlanmaz, ancak ben öyle tercih ederim.

Ela não gosta de ficar sozinha, mas eu prefiro assim.

Tatoeba geri döndü, ancak her şey mükemmel şekilde çalışmayacak.

Tatoeba voltou, mas nem tudo estará funcionando perfeitamente.

Bilmediğimiz birçok şey var, ancak her şeyi bildiğimizi düşünüyoruz.

Há muitas coisas que nós não sabemos, mas nós achamos que sabemos tudo.

Tom Mary'yi sevdiğini söylüyor; ancak gerçekte onun parasının peşinde.

O Tom diz que ama a Mary; na realidade, de qualquer das formas, ele apenas quer o dinheiro dela.

Tom bir kitap yazıyor, ancak henüz bir başlığı yok.

O Tom está a escrever um livro, mas ainda não tem um título.

Çocuk bir ay önce doğdu, ancak hâlâ adı yok.

A criança nasceu há um mês atrás, mas ainda não tem nome.

Tom arkadaşlarını etkilemek istedi, ancak kendisi aptal haline geldi.

Tom quis impressionar os amigos, mas apenas se tornou ridículo.

- İşe yaramasının tek yolu bu.
- Ancak bu şekilde olur.

- É a única maneira de funcionar.
- É a única forma de funcionar.

Ancak Anglo-Saksonlar ve Franklar dahil düşmanları gururlu savaşçı kültürlere

Mas seus inimigos, incluindo anglo-saxões e francos, pertenciam a orgulhosas culturas

Yağmur yağacağını sanmıyorum, ancak her ihtimale karşı bir şemsiye alacağım.

Eu não acho que vai chover, mas eu vou levar um guarda-chuva caso chova.

Teorik fizik, Einstein için çocuk oyuncağıydı, ancak gelir vergisini bulamadı.

Física teórica era brincadeira de criança para Einstein, mas ele não podia descobrir o seu imposto de renda.

Aşıklar dünyada yalnızca kendilerini görüyorlar, ancak dünyanın kendilerini gördüğünü unutuyorlar.

Os amantes só se vêem a eles próprios no mundo, mas eles esquecem-se que o mundo os vê.

Tüm yolcular öldü, ancak pilot ve yardımcı pilot hayatta kaldı.

Todos os passageiros morreram, mas o piloto e o copiloto sobreviveram.

Jura bölgesinde yaşıyorsanız %14 gelir vergisi vermeniz lazım ancak eğer

e vive na região de Jura, seu imposto sobre os rendimentos é de 14%. Mas se viver em

Çiftliğimi satmaya çalışıyorum, ancak şimdiye kadar herhangi bir teklif almadım.

Estou tentando vender minha fazenda, mas ainda não recebi nenhuma oferta.

Hasta olan sadece Jim değil ancak onun ebeveynleri de hasta.

Não é só o Jim que está doente, mas seus pais também.

O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.

Ela o visita bem frequentemente, mas nunca fica por muito tempo.

Tom bir dahi olduğunu düşünüyor, ancak onunla aynı fikirde değilim.

Tom pensa que é um gênio, mas eu não concordo com ele.

Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.

A razão nos promete ajuda, mas nem sempre cumpre suas promessas.

Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.

As focas são desajeitadas e estranhas em terra, mas muito graciosas na água.

A ve B arasında seçim yapmak zorundaydım, ancak C'yi istedim..

- Eu tinha de escolher entre A e B, mas eu queria C.
- Eu tive de escolher entre A e B, mas eu queria C.

Ancak bazıları için, bu kırkayağın zehri daha yıkıcı etkilere neden olabiliyor.

Mas, para alguns, o efeito da mordida tem efeitos mais devastadores.

İkisinin de tadı oldukça iğrenç ama ancak biri beni hasta edebilir.

As duas coisas terão um sabor nojento,  mas só uma pode fazer-me adoecer.

İkisinin de tadı oldukça iğrenç, ama ancak biri beni hasta edebilir.

As duas coisas terão um sabor nojento, mas só uma pode fazer-me adoecer.

Ancak son keşifler, Kral Hrolf'un hikayelerinin aslında bir temeli olduğunu gösteriyor.

Mas descobertas recentes sugerem que os contos do Rei Hrolf têm uma base real.

Liderin çıkabileceğini düşünebilir ancak yanlış düşünüyorsunuz çünkü İsviçre serbest piyasa ekonomisine

num sistema tão democrático. Mas, não se engane, Suíça é para o mercado livre,

Ancak %60 alkolle bile CDC, eğer imkan varsa sabun kullanmanızı öneriyor

Mas, mesmo tendo 60% de álcool, o CDC recomenda o sabão se possível.

Ancak, Google haritaları gibi birçok web eşleme aracı hala merkatör kullanıyor.

Ancak, düz haritalar kullandığımız sürece projeksiyonların saçmalıklaını ele alacağız, şunu unutmayın:

Mayıs ayında evlenecektik ancak evliliği Haziran ayına kadar ertelemek zorunda kaldık.

Nós íamos nos casar em maio, mas tivemos que adiar o casamento para junho.

O, ondan bir mektup aldı, ancak yalnızca birkaç soğuk söz içeriyordu.

Ela recebeu uma carta dela, mas só tinha algumas poucas palavras frias.