Translation of "Ancak" in Dutch

0.011 sec.

Examples of using "Ancak" in a sentence and their dutch translations:

Ancak şunu düşünün,

Maar bedenk wat er gebeurt

ancak karanlık çöktüğünde

bereikte toen de duisternis viel.

Ancak benim yönelteceğim sorular,

De vragen die ik jullie ga stellen

Ancak bugünkü amacımız doğrultusunda

Maar laat ik het er voor vandaag bij houden

Ancak bugün, düzenleme yokluğunda

Maar we weten wel dat vandaag, bij gebrek aan regulering,

Ancak bazı riskler vardır.

Maar ze hebben wel een risico.

Ancak hiç yalan söylemezdi.

Maar hij loog nooit.

Ancak okyanus plastiğini engellemek

Maar het voorkomen van oceaanplastic

Ancak ilk korku geçtiğinde,

Maar als de eerste angst is weggeëbd,

Ancak yalnızca sabit değil.

Het is niet statisch.

Oğlan ancak üç yaşındaydı.

Hij was slechts drie jaar oud.

Ancak bir şey oldu,

Maar er gebeurde iets

O, ancak bir çocuk.

Hij is maar een kind.

Tom ancak bir amatördür.

Tom is maar een amateur.

ancak çok az insan var.

maar weinig mensen doen dit.

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

Maar een paar cellen overleven.

Ancak bulgu bile kanıt olmayabilir.

Maar zelfs bewijs is soms geen bewijs.

Ancak doğru ise gerçek olabilir.

Alleen als het waar is, kan het een feit zijn.

Ancak evde sağlık bakımı, Niels --

Maar thuisgezondheidszorg, Niels --

Ancak alacakaranlık bölgesi neredeyse araştırılmıyor.

Toch is de schemerzone vrijwel onontdekt.

Cesaret verici ancak birazcık şüpheciydi.

hij was bemoedigend maar toch een beetje sceptisch -

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

De duisternis is haar enige bescherming tegen roofdieren.

Ancak gerçek çok daha akıcı

De realiteit is flexibeler.

Ancak çoğu onun tahtını aradı.

Maar velen zochten zijn troon.

ancak orduları büyük kayıplara uğradı.

Bu kolay, ancak aşikar değil.

Dat is eenvoudig, maar niet voor de hand liggend.

Ancak şansın rüzgarları daima oradadır,

Maar de winden van geluk zijn er altijd

Ancak Covid-19 çok yeni.

Maar het coronavirus is helemaal nieuw.

Böyle giderse, ancak akşama varırız.

Als het zo doorgaat, kunnen we pas in de avond aankomen.

Ben Liechtensteinlı değilim ancak İsviçreliyim.

Ik ben geen Liechtensteiner, maar een Zwitser.

ancak bu yeni yöntemleri uygulamadan önce

Maar voor we nieuwe behandelingen kunnen toepassen,

Ancak kitaplarıma daha derinden bakmayı öğrendikçe,

Maar ik merkte dat hoe dieper ik opging in mijn boeken

Ancak dairemizin sessizliğinde, öğretmenimin bakışlarının dışında

Maar in de stilte van mijn eigen huis, waar de lerares me niet kon zien,

Umut ancak o zaman ortaya çıkar.

Dan, en pas dan, komt er hoop.

Cecile emekli oldu ancak Kongo mültecilerini

Cecile was gepensioneerd, maar ze vond een nieuw levensdoel

Ancak inandığım bir mutluluk hakikati var.

Maar er is één soort welvaartsevangelie waar ik in geloof.

ancak ne ölçüde olduğu hala saptanamamıştır.

maar er was nooit een goede manier om het te meten.

Ancak Pekin'deki tüm kömür santrallerini kapattılar.

Maar ze hebben alle kolencentrales rond Beijing gesloten.

ancak kendimi nefret dolu görüşlerden uzaklaştırırken

maar ik heb geleerd afstand te nemen van de haatdragende denkbeelden

Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.

Maar vandaag weet ik dat de realiteit anders is.

Ancak bir de bariz cevap var:

Maar er is een duidelijk antwoord:

Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf,

Maar een stabiel klimaat op lange termijn is vreemd,

Ancak bu etkileyici otçullar yüzyıllardır avlanıyor.

Er wordt al eeuwen gejaagd op deze indrukwekkende herbivoren.

ancak sanatçıların büyük çoğunluğu bundan habersiz.

maar de meeste kunstenaars hebben geen notie van deze mogelijkheden.

Prusya Ordusu geri çekilir; ancak dağılmaz.

De Pruisen trekken terug, maar is niet verslagen.

Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...

Op dit moment... ...slapen de meeste mensen...

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

Maar de kleine dingen zijn belangrijk.

Ancak bu kayıp buzul havzasından gelen

Maar dit verlies kan teniet gedaan worden

Ancak İspanya'daki genel durum giderek kötüleşiyordu.

Maar de algemene situatie in Spanje verslechterde gestaag.

Ancak Hjörungavágr'da Jarl Hakon ve oğlu

Maar bij Hjörungavágr leden ze een verpletterende nederlaag door Jarl Hakon en zijn

Ancak Covid-19 bunu tersine çeviriyor.

Maar het coronavirus is dat duidelijk niet.

Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.

Ik zou het je kunnen uitleggen maar je hersens zouden exploderen.

Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.

We zijn geen goden, maar gewoon mensen.

George fakirdir ancak her zaman mutludur.

George is arm maar altijd blij.

Her yere baktım, ancak onu bulamıyorum.

Ik heb overal gezocht, maar ik kan het niet vinden.

Noel ancak yılda bir kez gelir.

Kerstmis komt maar één keer per jaar.

Çok çalıştı, ancak pek başarılı olamadı.

Ze heeft hard gewerkt, maar kon niet zo succesvol worden.

Tom solaktır, ancak sağ eliyle yazar.

Tom is linkshandig, maar hij schrijft met zijn rechterhand.

Şimdi Boston'da yaşıyorum, ancak aslen Chicagoluyum.

Ik woon nu in Boston, maar ik kom oorspronkelijk uit Chicago.

ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

maar het werkt niet altijd op lange termijn.

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

Maar de tijd raakt op voor een oplossing voor dit conflict...

ancak Washington'da, bu öneri basitçe gücünü kaybetti.

maar in Washington bleef het bij dit voorstel.

Ancak, ilk kez, bu beni umutsuzlukla doldurmadı.

Maar, voor de eerste keer, vulde het me niet met wanhoop.

Ancak haftanın muhtemelen hatırlamaya en değer anı

Maar het meest memorabele moment van de week

ancak benim için bir nevi ilham kaynağı.

maar vertegenwoordigt voor mij een soort inspiratie.

Ancak bunların çoğu bizlerin görebildiği olaylar değil.

Toch blijven deze gebeurtenissen meestal onzichtbaar voor ons.

Ancak bunların büyük bölümü çoğunlukla bize görünmezdir.

Dit alles is echter meestal onzichtbaar voor ons.

Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan

En alleen met bewijs kunnen we van een post-waarheid-wereld

ancak BM ile çalışmanın başarıya götüreceğini söyleyebilirim.

maar ik kan je vertellen dat het werken met de VN kan leiden tot succes.

Ancak bir şey korkunç şekilde ters gitti.

Maar er is iets vreselijk misgegaan.

Ancak uzmanlar, gergedanların doğuştan katil olmadığını savunur.

Maar experts zeggen dat neushoorns van nature geen moordenaars zijn.

Ancak dişiyi etkilemeye çalışan sadece o değil.

Hij is niet de enige die haar genegenheid wenst.

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

Maar dit zijn vaardigheden die ze vooral uit leerboeken geleerd hebben

Yönetti, ancak mümkün olduğunca sert önlemlerden kaçındı.

in Sevilla, hoewel hij waar mogelijk harde maatregelen vermeed.

Ancak bu çaba tamamen başarılı olmasa bile,

Maar zelfs als dit initiatief niet volledig succesvol is,

Ancak bu rüzgarlar ilk etapta beklemediğimiz rüzgarlardı.

Maar het waren de winden waar we helemaal niet op hadden gerekend.

ancak bilinçli bir yanlış bilgilendirme olduğunu ispatladık.

maar van opzettelijk verkeerd inlichten.

Hava seyahati hızlı ancak deniz seyahati huzurlu.

Met het vliegtuig reizen is vlug. Maar met de boot is het ontspannend.

Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.

De aarde kan voorzien in onze behoeften, maar niet in onze hebzucht.

Mary arkadaş canlısı gözükmez ancak iyi kalplidir.

Mary ziet er niet zo erg vriendelijk uit, maar ze heeft het hart op de juiste plaats.

Ancak bilim adamları bu sayının artmasını bekliyor.

Maar wetenschappers voorspellen dat dat nummer omhoog gaat

Barış şiddetin yokluğu değildir ancak adaletin varlığıdır.

Vrede is niet de afwezigheid van geweld maar de aanwezigheid van rechtvaardigheid.

Ancak, golfün bir sorunu olabileceğini de gösterdi.

Maar het toonde ook aan dat golf mogelijks een probleem heeft.

Ancak, herkes bu fikir için mutlu değil.

Niet iedereen is echter blij met dit idee.

Daireler şekillerini korur ancak kutupları yaklaştırdığınızda genişler.

De cirkels behouden hun vorm maar vergroten naarmate je dichter bij de polen komt.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

Maar de vormen zijn nu duidelijk uitgerokken.

Ancak sana teşekkür etmesi gereken kişi benim.

Maar ik ben degene die jou zou moeten bedanken.

ancak Soult 20.000 adamla kuzeye yürüdü ve Badajoz'u ele geçirdi… ancak Barrosa yakınlarında bir düşman inişinin

maar toch marcheerde Soult met 20.000 man naar het noorden om Badajoz te veroveren… maar trok zich terug toen hij het nieuws ontving

Ancak bu tür bir teknolojiyi pazarlamaktan rahatsız olmadı.

Maar hij zat er niet mee in om die technologie te verkopen.

ancak nadiren geleneksel silahlara verilen araştırma türü ile.

maar zelden met het soort controle zoals bij traditionele wapens.

Ancak bu, kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, ne söylediğimizi

Dat betekent erkennen dat technologie die volgt wie we zijn,

Ancak simülatör aracılığıyla daha çok riske tabi tutulduklarında

Hoe meer ze echter blootgesteld werden aan de gesimuleerde risico's,

Ancak şiir gibi, bu çok narin bir süreç,

Maar net als bij poëzie is dat een heel fragiel proces,

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

Maar het luipaard, duidelijk in paniek, heeft andere ideeën.

Ancak avın gürültüsü serin gecede çok ilerilerden duyuluyor.

Maar het geluid van de jacht reist ver door de koele nachtlucht.