Translation of "Yapabilmek" in English

0.017 sec.

Examples of using "Yapabilmek" in a sentence and their english translations:

Bunu yapabilmek için şanslıydım.

I was fortunate to be able to do that.

O güç elindeyken bunu yapabilmek.

To be able to do this, when this power was in his hands.

Bunu yasal olarak yapabilmek istiyorum.

I want to be able to do it legally.

Iyi hikâyeler yapabilmek için bilmemiz lazım.

to craft good stories.

O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.

He works hard so that he can study abroad.

Bunu yapabilmek için bir nesnenin yakınına giderek

by hovering near an object to create

Ben de böyle bir şey yapabilmek istiyorum.

I'd like to be able to make something like this, too.

Bunu yapabilmek için çok küçük bir yardım alabiliriz.

We may just need a little help to do this.

Bunu tam olarak yapabilmek için ciddi bir çaba var.

And there is deliberate efforts to do exactly that.

O, üniversitede öğrenim yapabilmek için kısa-süreli bir işte çalıştı.

She got a part-time job so that she could study at college.

İnternet üzerinden ikamet değişikliği yapabilmek için taşınılacak evde kimsenin kayıtlı olmaması gerekiyormuş.

Apparently there mustn't be anyone registered at a house to which one plans to move, in order for one to be able to change one's address online.