Translation of "Yapılacağını" in English

0.011 sec.

Examples of using "Yapılacağını" in a sentence and their english translations:

Ne yapılacağını biliyorum.

I know the drill.

Nasıl yapılacağını biliyorum.

I know how to do it.

Onun nasıl yapılacağını biliyorum.

- I know how to do it.
- I know how to do this.

Nasıl alışveriş yapılacağını biliyor.

He knows how to do shopping.

Nasıl masaj yapılacağını bilir.

He knows how to massage.

Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.

She knows how to make candy.

Hiçbirimiz ne yapılacağını bilmiyorduk.

None of us knew what to do.

Herkes ne yapılacağını biliyordu.

Everyone knew what to do.

Gerçekten ne yapılacağını bilmiyorum.

I don't really know what to do.

Bunun nasıl yapılacağını hatırlayamıyorum.

I can't remember how to do this.

Ona nasıl yapılacağını söylemelisin.

You should tell him how to do it.

Onun nasıl yapılacağını öğreniyorum.

I'm learning how to do that.

Sanırım nasıl yapılacağını biliyorsun.

I take it that you know how to do that.

- Bunun nasıl yapılacağını nereden biliyorsun?
- Bunun nasıl yapılacağını nasıl biliyorsun?

How do you know how to do this?

- Ne yapılacağını Tom'a anlatman gerekmez.
- Ne yapılacağını Tom'a söylemene gerek yok.

You don't need to tell Tom what to do.

Öğretmen onun nasıl yapılacağını gösterecek.

The teacher will illustrate how to do it.

Onun nasıl yapılacağını bana öğret.

Teach me how to do that.

Bunun nasıl yapılacağını size öğretebilirim.

I can teach you how to do this.

O nasıl bahis yapılacağını bilir.

He knows how to bet.

Nasıl hokkabazlık yapılacağını biliyor musun?

Do you know how to juggle?

Nasıl kek yapılacağını bana açıkladı.

She explained to me how to make a cake.

Üzgünüm, başka ne yapılacağını bilmiyordum.

I'm sorry, I didn't know what else to do.

Üzgünüm ama ne yapılacağını bilmiyorum.

I'm sorry, but I don't know what to do.

Ne yapılacağını bana söylüyor musun?

Are you telling me what to do?

Onun ne zaman yapılacağını düşünüyorsun?

When do you think it'll be done?

Onun nasıl yapılacağını nasıl bildin?

How did you know how to do that?

Atom bombasının nasıl yapılacağını biliyorlar.

They know how to make an atomic bomb.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.

He knows how to make a radio.

Tom onun nasıl yapılacağını öğreniyor.

Tom is getting the hang of it.

Sonra ne yapılacağını Tom'a sor.

Ask Tom what to do next.

Bunun nasıl yapılacağını sana gösterebilirim.

I can show you how to do that.

O nasıl parti yapılacağını bilir.

He knows how to party.

Tom ne yapılacağını bilmediğini söylüyor.

Tom says he didn't know what to do.

Tom ne yapılacağını bilmediğini söyledi.

- Tom said that he doesn't know what to do.
- Tom said he doesn't know what to do.

Onun nasıl yapılacağını bulmaya çalışıyorum.

I'm trying to figure out how to do that.

Tom onun nasıl yapılacağını unuttu.

Tom has forgotten how to do that.

Tom'a onun nasıl yapılacağını gösterdim.

I showed Tom how to do that.

Bunun nasıl yapılacağını sana gösteremem.

I can't show you how to do that.

Hala onun nasıl yapılacağını öğreniyorum.

I'm still learning how to do that.

Sonunda onun nasıl yapılacağını öğrendim.

I've finally learned how to do that.

Sami nasıl hack yapılacağını bilmez.

Sami doesn't know how to hack.

Ne yapılacağını Tom'a söylüyor musun?

Do you tell Tom what to do?

Onun nasıl yapılacağını bize öğret.

Teach us how to do that.

Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.

The child does not even know how to add.

O bana nasıl kek yapılacağını gösterdi.

He showed me how to make a cake.

Tom'un bunun nasıl yapılacağını bildiğini düşünmüştüm.

- I thought Tom would know how to do that.
- I thought that Tom would know how to do that.

Tom'a onun nasıl yapılacağını öğretmeni istiyorum.

I want you to teach Tom how to do that.

Tom ne yapılacağını bilmiyor gibi gözüküyor.

Tom looks like he doesn't know what to do.

Tom bana nasıl pizza yapılacağını gösterdi?

Tom showed me how to make pizza.

Bunun nasıl yapılacağını tam olarak hatırlayamıyorum.

I can't remember exactly how to do this.

Bunun nasıl yapılacağını bize anlatabileceğinizi umuyorduk.

We were hoping you could tell us how to do this.

Annem bana nasıl "osechi" yapılacağını öğretti.

My mother taught me how to make osechi.

Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?

Can you teach me how to steal?

Onlar büyük bir barajın yapılacağını söylüyorlar.

They say that a large dam will be built.

Ne yapılacağını bilemeyince onun tavsiyesini istedim.

Not knowing what to do, I asked him for advice.

O olaydan sonra ne yapılacağını bilmiyordum.

I didn't know what to do after that event.

Tom ne yapılacağını bilir, buna eminim.

I'm sure Tom will know what to do.

Lütfen nasıl kek yapılacağını göster bana.

Please show me how to make cakes.

Tom Meryem'e, ne yapılacağını zaten anlatmıştı.

Tom has already told Mary what to do.

Tom Meryem'e, ne yapılacağını bilmediğini söyledi.

Tom told Mary that he didn't know what to do.

Onlar büyük bir barajın yapılacağını söylüyor.

They say that a huge dam will be built.

Tom onun nasıl yapılacağını bize gösterdi.

Tom showed us how to do that.

Tom ne yapılacağını bize neden söylemedi?

Why didn't Tom tell us what to do?

Onun nasıl yapılacağını bilmediğimi zaten söyledim.

I've already said I don't know how to do it.

Tom bana onun nasıl yapılacağını anlattı.

- Tom told me how to do that.
- Tom told me how to do this.

Tom Mary'ye işlerin nasıl yapılacağını gösterdi.

Tom showed Mary the ropes.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

I wish I could figure out how to burn a DVD.

Tom nasıl hokkabazlık yapılacağını bana öğretti.

Tom taught me how to juggle.

Tom onun nasıl yapılacağını unuttuğunu söyledi.

- Tom said he's forgotten how to do that.
- Tom said that he's forgotten how to do that.

Tom'un bunun nasıl yapılacağını bileceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will know how to do that.
- I don't think that Tom will know how to do that.

Tom'a, ne yapılacağını zaten bildiğimi söyle.

Tell Tom that I already know what to do.

Lütfen bana onun nasıl yapılacağını göster.

Please show me how to do that.

Tom onun nasıl yapılacağını bilen kişidir.

Tom is the one who knows how to do that.

Bana onun nasıl yapılacağını gösterebilir misin?

Can you show me how to do that?

Tom sonunda onun nasıl yapılacağını öğrenecek.

Tom is going to learn how to do that, eventually.

Birçok insan onun nasıl yapılacağını bilmiyor.

A lot of people don't know how to do that.

Tom size onun nasıl yapılacağını söyleyecektir.

Tom will tell you how to do that.

Tom sana onun nasıl yapılacağını gösterecek.

Tom will show you how to do that.

Sanırım Tom'a bunun nasıl yapılacağını söylemeliyim.

I should probably tell Tom how to do that.

Tom bunu nasıl yapılacağını bilseydi yapardı.

Tom would do that if he knew how.

Bana bundan sonra ne yapılacağını söyle.

Tell me what to do next.

Tom sonunda bunun nasıl yapılacağını öğrenecek.

Tom will learn how to do that, eventually.

Tom'a onun nasıl yapılacağını göstermem gerekiyor.

I'm supposed to show Tom how to do that.

Sami onun nasıl yapılacağını kesinlikle bilir.

Sami would certainly know how to do that.

Onun nasıl yapılacağını bana söyleyebilir misiniz?

Can you tell me how to do that?

Sami tam olarak ne yapılacağını biliyordu.

Sami knew exactly what to do.

Onun nasıl yapılacağını yeni öğrenmeye başladım.

I've just started learning how to do that.

Çocukluğumdan beri onun nasıl yapılacağını biliyordum.

- I've known how to do that since I was a kid.
- I've known how to do that since I was a child.

Tom'a, zaten ne yapılacağını bildiğimi söyledim.

- I told Tom I already knew what to do.
- I told Tom that I already knew what to do.

- Bahse girerim Tom onun nasıl yapılacağını biliyor.
- Tom'un onun nasıl yapılacağını bildiğine bahse girerim.

I bet Tom knows how to do that.

Annem bana miso çorbasının nasıl yapılacağını öğretti.

My mother taught me how to make miso soup.

Buradaki birisi bunun nasıl yapılacağını biliyor mu?

Does someone here know how to do this?

Tom bana bir şeyin yapılacağını söz verdi.

Tom promised me something would be done.

Tom'un ne yapılacağını bize söylemesine ihtiyacımız yok.

We don't need Tom telling us what to do.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

My aunt showed me how to make good coffee.

Tom bunun nasıl yapılacağını bilmiyor gibi görünüyor.

It looks like Tom doesn't know how to do that.

Tom zaten onun nasıl yapılacağını bildiğini söylüyor.

Tom says he already knows how to do that.