Translation of "Varlık" in English

0.009 sec.

Examples of using "Varlık" in a sentence and their english translations:

Varlık, hareketin hikayelerini aynen yazar.

presence retweets the stories of the movement,

Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez

A common can't be sold, it can't be given away,

İyi ebeveynlik, varlık-yokluk arasında

Good parenting only reduced the educational gap

Zamanın kişiye göre varlık göstermesi

Time to exist according to the person

Wellington artık varlık tehlikesi altındaydı hapsolmuş.

Wellington himself was now in danger of being trapped.

O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.

She lives on another plane of existence.

Duyarlı bir varlık olduğumu nasıl biliyorsun?

How do you know I'm a sentient being?

Duyarlı bir varlık olduğunu nasıl biliyorum?

How do I know you're a sentient being?

Bunu inkar edemeyiz -- kültürde varlık imkân yaratır.

We cannot deny it -- presence creates possibility.

O "Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık" makalesini yazdı.

He wrote the article "Exobiological Presence in Alpha Centauri."

Bu duyarlı bir varlık, tıpkı senin gibi.

It's a sentient being, just like you.

Içten içe onu ilahî bir varlık gibi görüyorum.

deep down, I think it is divine.

UBS, Avrupa'daki en büyük özel varlık yönetimi bankasıdır.

UBS is the largest bank in private wealth management in Europe.

Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.

Human as a biological being belongs to the animal world.

Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?

How do I know that anyone else is a sentient being?

Düşünen yeni bir varlık türü ortaya meydana getirmeye çalışıyoruz.

We are trying to create a new type of a thinking being.

( Gittikçe büyüyen bankacılık dışı firmalar kendi varlık yönetimi ürünlerini pazarlıyor

“A growing number of nonbank financial firms also market their own wealth management products

Birçok kişi bugünlerde varlık açısından zengin ama zaman açısından fakir.

Many people these days are asset-rich but time-poor.

RAB Tanrı Adem'i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.

And the Lord God formed man of the slime of the earth: and breathed into his face the breath of life, and man became a living soul.

İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.