Translation of "Sorusuna" in English

David'in sorusuna gelince

To David's question,

Sorusuna çok şaşırdım.

- I was terribly confused by his question.
- I was awfully confused by his question.

Tom'un sorusuna cevap vermedim.

I didn't answer Tom's question.

Ben onun sorusuna yanıt verebilirim.

I can respond to his question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap veremedi.

- Tom wasn't able to answer Mary's question.
- Tom was unable to answer Mary's question.
- Tom couldn't answer Mary's question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermedi.

Tom didn't answer Mary's question.

Tom'un sorusuna cevap vermeyi reddettim.

I refused to answer Tom's question.

Tom'un sorusuna cevap vermek istemedim.

I didn't want to answer Tom's question.

Onlar öğretmenlerinin sorusuna güçlükle cevap verdi.

They answered their teacher's question with difficulty.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermekten kaçındı.

Tom avoided answering Mary's question.

Tom, Mary'nin sorusuna cevap vermek istemedi.

Tom didn't want to answer Mary's question.

Onun sorusuna nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.

I didn't know how to answer his question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermeyi reddetti.

Tom refused to answer Mary's questions.

Tom'un, Mary'nin sorusuna verecek cevabı yok.

Tom doesn't have the answer to Mary's question.

Tom Mary'nin sorusuna hiç cevap vermedi.

Tom never answered Mary's question.

Tom'un Mary'nin sorusuna cevap vermesi gerekmiyordu.

Tom didn't need to answer Mary's question.

Onun beklenmedik sorusuna nasıl cevap vereceğimi şaşırdım.

I was at a loss how to answer his unexpected question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermeme izin vermedi.

Tom didn't let me answer Mary's question.

Tom Mary'nin sorusuna nasıl cevap vereceğini bilmiyordu.

Tom didn't know how to answer Mary's question.

Tom'un sorusuna nasıl cevap vereceğinden emin değildim.

I wasn't sure how to answer Tom's question.

Tom'un sorusuna nasıl cevap vereceğimden emin değilim.

I'm not sure how to respond to Tom's question.

Tom Mary'nin sorusuna cevap vermek zorunda değildi.

Tom didn't have to answer Mary's question.

Tom Mary'nin sorusuna nasıl cevap vereceğinden emin değildi.

Tom wasn't sure how to respond to Mary's question.

Tom Mary'nin onun sorusuna cevap vereceğini gerçekten beklemiyordu.

Tom didn't really expect Mary to answer his question.

Iııı. Öğretmenin sorusuna nasıl cevap vereceğime dair fikrim yok.

Ummm. I have no idea how to answer the teacher's question.

Ve daha da kötüsü “Medya da bunun konuşulduğunu duyudunuz mu?" sorusuna.

And even worse, when you say, "Do you hear the media talk about this?"

- Tom Mary'nin sorusuna hemen cevap verdi.
- Tom Mary'nin sorusunu hemen cevapladı.

Tom answered Mary's question immediately.

- Mary öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.
- Mary öğretmenin sorusuna cevap veriyor.
- Mary öğretmenin sorusunu cevaplıyor.

Mary is answering the teacher's question.