Translation of "Siyasetçi" in English

0.005 sec.

Examples of using "Siyasetçi" in a sentence and their english translations:

O siyasetçi eski bir tilki.

That politician is an old fox.

Brezilya önemli bir siyasetçi yitirdi.

Brazil lost a major politician.

Mary'nin kız arkadaşı bir siyasetçi.

Mary's girlfriend is a politician.

Bir siyasetçi olarak onun günleri sayılı.

His days as a politician are numbered.

İyi bir siyasetçi ve lider olmalı.

He must be a good politician and leader.

O büyük bir siyasetçi olarak kabul edilir.

He's considered to be a great politician.

- Politikacı istifasını ilan etti.
- Siyasetçi istifasını açıkladı.

The politician announced his resignation.

Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.

The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.

Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.

Lincoln was a good politician and a smart lawyer.

Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.

Several politicians exerted strong pressure on the committee.

- Politikacı kongreye değişiklikler yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reform yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reformlar önerdi.
- Politikacı kongreye değişiklikler önerdi.

The politician proposed reforms to Congress.

O büyük bir siyasetçi ve dahası iyi bir bilgin.

He is a great politician, and, what is more, a good scholar.

Çoğu iklim bilimci veya çevreci siyasetçi bile dünyanın her yerine

Even most climate scientists or green politicians

Bu siyasetçi bir yolsuzluk skandalıyla bağlantılı olduktan sonra istifa etti.

This politician resigned after being linked to a corruption scandal.

O, genişleyen bir rüşvet skandalıyla ithaf edilen ilk ulusal siyasetçi.

He is the first national politician to be named in a widening corruption scandal.

Birçok siyasetçi rüşvet, seçmen dolandırıcılığı ve kamu parasının çalınması ile suçlandı.

Many politicians were accused of corruption, voter fraud and theft of public money.

- Tom'u bir siyasetçi olarak kafamda canlandıramıyorum.
- Tom'u bir politikacı olarak hayal edemiyorum.

I can't quite picture Tom as a politician.