Translation of "Seyrek" in English

0.003 sec.

Examples of using "Seyrek" in a sentence and their english translations:

Veya en azından daha seyrek yıkamak olabilir.

or at least, washing them less often.

Tom çok seyrek olarak Mary'yi ziyarete gelir.

Tom very seldom comes to visit Mary.

Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.

Tom seldom sings, but I think he will tonight.

Yeni Zelanda nasıl bir yerdir? Avustralya kadar seyrek nüfuslu mudur?

What's New Zealand like? Is it as sparsely populated as Australia?

Tom seyrek şekilde döşenmiş bir dairede çok basit bir hayat yaşıyor.

Tom lives a very simple life in a sparsely furnished apartment.

Ben buraya seyrek olarak gelirim. Ben genellikle caddenin karşısında alışveriş yaparım.

I come here infrequently. I usually shop across the street.

Olaydan sonra, onların arkadaşları ve yakınları onları daha seyrek ziyaret etmeye başladı.

After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently.

- Seyrek olarak radyo dinlerim.
- Ayda yılda bir radyo dinlerim.
- Nadiren radyo dinlerim.

- Rarely do I listen to the radio.
- I rarely listen to the radio.
- I seldom listen to the radio.
- I almost never listen to the radio.

- O çok dikkatlidir bu nedenle seyrek hata yapar.
- O çok dikkatlidir bu yüzden pek hata yapmaz.

She is very careful, so she seldom makes mistakes.

- O, ayda yılda bir kiliseye gider.
- O, nadiren kiliseye gider.
- O seyrek olarak kiliseye gider.
- O, bayramdan bayrama kiliseye gider.

- He seldom goes to church.
- He rarely goes to church.